Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/4344
Karar No: 2019/5753
Karar Tarihi: 11.11.2019

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2019/4344 Esas 2019/5753 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2019/4344 E.  ,  2019/5753 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
    -KARAR-
    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacılar, mirasbırakanları ...’nin ... parsel sayılı taşınmazını satış göstermek suretiyle oğlu olan davalı ...’e devrettiğini, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, murisin mal satmaya ihtiyacı olmadığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
    Davalı, taşınmazın babasına ait olmadığını, satın alınırken ve üzerindeki evin yapımında mirasbırakan babasının hiçbir katkısının bulunmadığını, şehir dışında olduğundan resmi işleri yürütmesi amacı ile babası adına tescil edildiğini, satış işleminin taşınmazın gerçek sahibine iadesi olduğunu ancak yine de babasına isteği doğrultusunda bir miktar ödeme yaptığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece; " ... tüm davacıları temsilen davayı açan avukat 20.10.2010 tarihli oturumda vekillikten çekildiğini bildirmiş ve onun yerine yeni vekil Avukat ... davacı ... dışındaki davacılardan vekaletname alarak davayı takip etmiştir. Dosyadaki belgelerden davacı ..."nin yargılama sırasında 12.02.2010 tarihinde öldüğü görülmektedir. Ne varki, mirasçıları yöntemine uygun biçimde davaya dahil edilmedikleri gibi herhangi bir şekilde davada temsilde edilmemişlerdir. Bilindiği gibi 6100 sayılı HMK.nun 27. (1086 sayılı HUMK.nun 73.) maddesi gereğince taraf teşkili sağlanmadan yargılamaya devam olunamaz. Hal böyle olunca öncelikle yukarıda değinilen usuli işlemlerin yerine getirilmesi ondan sonra işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken anılan hususun gözardı edilmesi nedeniyle davalının temyiz itirazı yerindedir.’’ gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1935 doğumlu mirasbırakan ..."nin 19.02.2009 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak davacı çocukları ..., ..., ..., ...., ... ve ..., davalı oğlu ... ile dava dışı oğlu ..."in kaldıkları, davacılardan ..."nin yargılama sırasında 12.02.2010 tarihinde öldüğü, geride mirasçıları ..., ..., ..."nün kaldıkları ve davaya davacı olarak devam ettikleri, mirasbırakan ..."ın çekişme konusu ... parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 olan payının tamamını 16.05.2005 tarihinde satış suretiyle davalı olan oğlu ..."e temlik ettiği anlaşılmaktadır.
    Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Öte yandan, bilindiği ve Türk Medeni Kanunu"nun 6. maddesinde düzenlendiği üzere "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." Yine 6100 sayılı HMK"nun 190/1. maddesi gereğince "ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
    Somut olaya gelince; dinlenen tanıklar temlikin mal kaçırma amacıyla yapıldığı yönünde açıklayıcı beyanda bulunmamışlar, toplanan deliller yukarıdaki ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde davacı taraf muvazaa iddiasını ispatlayamamıştır.
    Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
    Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.11.2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
    -KARŞI OY-
    Dava muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil davasıdır.
    Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Somut olaya gelince; muris dava konusu ... parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 payını 16.05.2005 tarihinde satış suretiyle devretmiş; davalı savunmasında taşınmazın annesi, anneannesi ve kendi birikimleriyle akrabası ..."dan satın alındığını ancak tapuda muris adına tescil edildiğini belirterek sonradan murisin yaptığı temlikin hakkın devri niteliğinde olduğunu beyan etmiştir. Davalı savunmasını yazılı delil ile ispatlayamamıştır. Ayrıca murisin 10.02.2009 tarihinde ... parsel sayılı taşınmazı davalıya satış suretiyle temliki de ayrı bir davanın konusu olmuş, dava kabul edilip kesinleşmiştir.
    Dosya içeriği ve tüm delillerden; murisin mal satmaya ihtiyacının olmadığı, kanser teşhisi konulmasından sonra, beraber yaşadığı ..."dan olma oğlu lehine kazandırmalarda bulunduğu yapılan temlikin de diğer mirasçılardan mal kaçırma amaçlı muvazaalı olduğu sonucuna varılmaktadır. Mahkeme kararı doğrudur. Onanmalıdır. Çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi