3. Hukuk Dairesi 2019/3224 E. , 2019/6764 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki yoksulluk nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların Zonguldak 2. Aile Mahkemesinin 01.07.2014 tarih, 2014/161 E. 2014/338 K. sayılı ilamı ile boşandıklarını, söz konusu karar ile müvekkili lehine yoksuluk nafakasına hükmedilmediğini, müvekkilinin ev hanımı olup gelirinin bulunmadığını, ailesinin yardımı ile geçindiği, aradan geçen sürede müvekkilinin ihtiyaçlarının arttığını, bu nedenle 500,00 TL yoksulluk nafakasının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Zonguldak 2. Aile Mahkemesinin 2014/161 E. 2014/338 K. sayılı boşanma ilamında her iki tarafın eşit kusurlu kabul edilmesinden ötürü, davacının yoksulluk nafakası talep edemeyeceğini, davacının maddi durumunun iyi olduğunu, bu nedenle davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; TMK 178. maddesi gereğince, davacı vekili tarafından açılan davanın boşanma hükmünün kesinleşmesi üzerinden bir yıl geçtikten sonra açıldığı ve zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, söz konusu karar Dairemizin 2016/1197 E. 2016/1783 K. sayılı kararıyla "Bu bağlamda, somut olayda, tarafların Zonguldak 2.Aile Mahkemesinin 01.07.2014 tarih, 2014/161 E. 2014/338 K. sayılı ilamı ile boşandıkları, kararın 10.09.2013 tarihinde kesinleştiği, yoksulluk nafakası istemini içerir bu dava ise; TMK 178.maddesi uyarınca bir yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra, 30.10.2014 tarihinde açılmıştır.
Dava konusu ihtilaf, basit yargılama usulüne tabi davalardan olup, zamanaşımı def"inin cevap dilekçesi ile verilmesi gerekecektir. Mahkemece, somut olayda davalı vekiline dava dilekçesi 13.11.2014 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı vekili ise 26.11.2014 tarihli cevap dilekçesi ile zamanaşımı def"i ileri sürmemiş, yasal cevap verme süresi dolduktan sonraki ileri tarihli beyan dilekçesinde zamanaşımı def"inde bulunmuştur.
Zamanaşımı def"inin süresinde yapılmaması durumunda, HMK 139/1 maddesine göre davacının ön inceleme duruşmasını takipsiz bırakması ve davalının buna rağmen davanın müracaata bırakılmasını istemek yerine, bu davayı takip edeceğini bildirerek, davaya devam yönünde alınacak kararla birlikte zamanaşımı def"inde bulunabilecektir. Ancak, somut olayda 21.01.2015 tarihli ön inceleme duruşmasına davacı taraf katılmamış olup, davalı vekili bu celsede zamanaşımı def"ini yinelemiş olsa da, davacının ön inceleme duruşmasına, davet tutanağının kendisine tebliğ edilmemesi nedeni ile katılamadığı anlaşılmış olup, davacı taraf 21.01.2015 tarihli ön inceleme duruşmasından sonra katıldığı ilk celsede davalının süresinden sonra yaptığı zamanaşımı define karşı koyarak, davalının savunmasını genişletilmesine muvafakat etmemiştir.
Hal böyle olunca, mahkemece; davacının yoksulluk nafakası talebinin, TMK 178.maddesi uyarınca bir yıllık zamanaşımına tabi bulunduğu, dava tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin dolduğu, ancak davalının zamanaşımı def"ini süresinde ileri sürmediği gözönünde bulundurularak, işin esasına girilmesi, ardından tüm taraf delilleri toplanarak hasıl olacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yukarıdaki gerekçe ve yanılgılı değerlendirme ile davanın reddi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama neticesinde; davanın kısmen kabulüne, dava tarihinden itibaren davacının işe giriş tarihi olan 06/10/2018 tarihine kadar geçerli olacak şekilde aylık 400,00-TL yoksulluk nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2)Dava, yoksulluk nafakası talebine ilişkindir.
TMK.nun 175.maddesi gereğince; boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında nafaka isteyebilir. Yoksulluk nafakası boşanma davası içerisinde istenebileceği gibi, o dava devam ederken ya da sonuçlandıktan sonra ayrı bir dava ile de istenilebilir.
Yoksulluk durumu; günün ekonomik koşulları ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları birlikte değerlendirilerek takdir edilmelidir. Yoksulluk nafakası, ahlaki ve sosyal düşüncelere dayanır. Onun içindir ki bilimsel öğretide: "Evlilik birliğinde eşler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da kısmen devamı niteliğindedir" şeklinde açıklamalara yer verilmiş bulunmaktadır (Akıntürk, Turgut: Aile Hukuku, 2. cilt, İst. 2002, sh.294).
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 2-656-688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.
Hakim, yoksulluk nafakasının takdirinde, nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile, nafaka yükümlüsü kocanın gelir durumu arasında bir oranlama yaparak, taraflar arasında sağlanan dengeyi koruyarak bir karar vermelidir. Bu verilecek karar da TMK.nun 4.maddesi kapsamında hakkaniyete uygun olmalıdır.
Somut olayda, tarafların 10/09/2013 tarihinde kesinleşen karar ile boşandıkları, boşanma davasında tarafların eşit kusurlu bulunduğu, davacı kadın lehine aylık 600,00 TLyoksulluk nafakasına hükmedilmiş ise de, kararın nafakaya ilişkin bölümünün davalı tarafından temyizi üzerine kararın Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 13.02.2014 tarihli, 2013/20495 E. 2014/2684 K. sayılı kararı ile istek dışına çıkılarak davacı yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle bozulduğu, kesinleşen boşanma ilamına göre davacı kadının yoksulluk nafakası talep hakkının bulunduğu ve eldeki davanın 30.10.2014 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda, tarafların kolluk tarafından yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırmasına göre dava tarihi itibariyle ev hanımı olan davacının babasından kalma aylık 300,00 TL maaşının bulunduğu, annesine ait evde annesi ile birlikte yaşadığı, davalının ise öğretmen olup aylık yaklaşık 2.400,00 TL gelirinin ve 400,00 TL kira giderinin olduğu tespit edilmiştir.
Tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına ve özellikle davalının gelirine göre takdir edilen tedbir nafakası miktarı hak ve nesafete uygun olmayacak şekilde yüksektir.
Mahkemece; davacı tarafın geçimi ve bakımı için gerekli, davalının geliri ile orantılı olacak şekilde, TMK"nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak, davacı eş yönünden daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17/09/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.