Davacı işçi, iş sözleşmesinin feshinin geçersizliğine dair kesinleşen mahkeme kararından sonra süresi içinde başvurduğunu, davalı işverenin 31.07.2008 tarihli ihtarla 04.08.2008 tarihinde işyeri servisinde hazır bulunduğu takdirde işe başlatılacağını bildirdiğini, fesihten önce ...Fabrikasında harman vardiya sorumlusu olarak çalıştığını, belirtilen günde serviste hazır bulunduğunu, servisin kendisinin daha önce çalıştığı fabrikaya değil ....Fabrikasının inşaat alanına götürdüğünü, yetkililerin kendisine “çalışacaksan burada çalışacaksın, bu formları imzalayacaksın” dediklerini, yapılan çağrının haksız ve kötü niyetli olduğunu bu nedenle işe başlamadığını ileri sürerek boşta geçen süre ücreti ve işe başlatmama tazminatının hüküm altına alınmasını istemiştir.
Davalı işveren yazılı cevap vermemiş, duruşmadaki beyanında davacının süresinde işe davet edildiğini ancak kendisinin başlamadığını, bu sebeple feshin geçerli hale geldiğini belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece işverenin faaliyette bulunan eski işyerinde davacıyı işe başlatması mümkünken farklı işyerinde ve önceki görev unvanıyla bağdaşmayan inşaat işinde işe başlatmak istemesi nedeniyle davacının işe başlamama hakkını kullandığı gerekçesiyle istekler hüküm altına alınmıştır.
Hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 21. maddesinin 5. fıkrasına göre, işçi kesinleşen mahkeme kararının kendisine tebliğinden itibaren 10 iş günü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır. Aksi halde işverence yapılan fesih geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur. İşçinin işe iade yönündeki başvurusu ciddi ve samimi olmalıdır. İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilemez.
4857 sayılı Kanun"un 21. maddesine göre işveren işe iade için başvuran işçiyi bir ay içinde işe başlatmak zorundadır. Aksi halde feshin geçersizliği davasında belirlenen iş
güvencesi tazminatı ile çalıştırılmadığı en çok dört aylık süre ücret ve diğer hakları ödenmelidir. İşverenin işe davete dair beyanının da ciddi ve samimi olması gerekir. İşverenin işe başlatma amacı olmadığı halde işe başlatmama tazminatı ödememek için yapmış olduğu çağrı, gerçek bir işe başlatma daveti olarak değerlendirilemez.
İşçinin işe iade sonrasında başvurusuna rağmen işe başlatılmaması halinde, işe başlatılmayacağının sözlü ya da eylemli olarak açıklandığı tarihte veya bir aylık başlatma süresinin sonunda iş sözleşmesi işverence feshedilmiş sayılır. İhbar ve kıdem tazminatı ile iş güvencesi tazminatı belirtilen fesih tarihindeki emsal işçi ücretine hesaplanır.
İş sözleşmesi geçersiz nedenle feshedilen işçinin süresinde başvurusuna rağmen işe başlatılmaması veya başlatılması halinde çalıştırılmadığı en çok dört aylık süre ücret ve diğer hakları geçersiz sayılan feshi izleyen dönem ücretine göre hesaplanmalıdır.
Somut olayda, taraf vekillerine iddia ve savunmalarını kanıtlayan delillerini bildirmeleri için usulüne uygun kesin süre verilip taraf delilleri toplanmadan, varsa olaya ilişkin tanıklar dinlenmeden, davacının işe başlama başvurusunun ve davalının işe davetinin samimi olup olmadığı araştırılıp belirlenmeden eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de, davacının işverene gönderdiği işe başlama ihtarında dava konusu alacakların da ödenmesi talep edilmediği veya ayrıca bir ihtarla davalı temerrüde düşürülmediği halde hüküm altına alınan miktarlara dava ve ıslah tarihi yerine boşta geçen süre ücretine başvuru, işe başlatmama tazminatına başlatmama tarihinden faiz yürütülmesi hatalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 20.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.