Davacı vekili; davacının davalı belediyede işçi olarak çalıştığını, müvekkilinin İş Kanunu’na aykırı olarak işten çıkarıldığını, davacının çalışmaya başladığından itibaren maaş ve Toplu İş Sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarının eksik ödendiğini, buna dayanarak dava açtığını, davalı belediyede bu davadan dolayı müvekkilinin kötü niyetli olarak işten çıkarıldığını, davalı belediyenin müvekkilini işten çıkarırken toplu iş sözleşmesinde belirtilen şartlara aykırı olarak işten çıkarıldığını, iş akdinin haklı neden olmadan feshedildiğini, disiplin kurulu kararı olmadan işten çıkarıldığını ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücret ve diğer haklarının belirlenmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının devamsızlık yaparak işe gelmediğini, işe devam etmesi için ihbarname gönderildiğini, ancak yine de işe dönmediğini, bu nedenle meclis kararı alıp davacı ve davacı ile birlikte devamsızlık yapan çalışanların iş sözleşmelerine son verdiklerini, belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece davalı belediye tarafından iş sözleşmesinin feshinin geçerli bir nedene dayandığının ispat edilemediği gerekçesiyle feshin geçersizliğine ve davacı işçinin işe iadesine karar verilmiştir.
Hüküm davalı kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İşçinin emeğinin karşılığı olan ücret işçi için en önemli hak, işveren için en temel borçtur. 4857 sayılı İş Kanunu"nun 32. maddesinin dördüncü fıkrasında, ücretin en geç ayda bir ödeneceği kurala bağlanmıştır. 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun"un 14. maddesinin aksine, 4857 sayılı Kanun"da ücretin peşin ödeneceği yönünde bir hüküm bulunmamaktadır. Buna göre, aksi bireysel ya da toplu iş sözleşmesinde kararlaştırılmadığı sürece işçinin ücreti bir ay çalışıldıktan sonra ödenmelidir.
Ücreti ödenmeyen işçinin, bu ücretini işverenden dava ya da icra takibi gibi kanuni yollardan talep etmesi mümkündür.
1475 sayılı Kanun döneminde, toplu olarak hareket etmemek ve kanun dışı grev kapsamında sayılmamak kaydıyla 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 81. maddesi uyarınca ücreti ödeninceye kadar iş görme edimini ifa etmekten, yani çalışmaktan kaçınabileceği kabul edilmekteydi. 4857 sayılı Kanun"da ise ücret daha fazla güvence altına alınmış ve işçi ücretinin yirmi gün içinde ödenmemesi durumunda, işçinin iş görme edimini yerine getirmekten kaçınabileceği açıkça düzenlenmiş, toplu bir nitelik kazanması halinde dahi bunun kanun dışı grev sayılamayacağı yine 4857 sayılı Kanun"un 25. maddesinin (II) numaralı bendinin (g) alt bendinde, “işçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmemesi” halinde, işverenin haklı fesih imkanının bulunduğu kurala bağlanmıştır.
Somut olayda davacının iş sözleşmesi davalı işveren tarafından belediye meclisinin 05.05.2011 günlü kararı ile devamsızlık nedeniyle feshedildiği 09.05.2011 günlü fesih bildirimi ile feshedilmiştir.
Dosya içeriğine göre davacının ücretinin ödenmemesi nedeni ile işgörme edimini yerine getirmediğine ilişkin davalı belediyeye hitaben yazdığı dilekçeler mevcut ise de davalı belediye tarafından davacı işçi hakkında devamsızlık tutanakları tutulduğu, davacı hakkında devamsızlık nedeni ile davacının ücretinden ücret kesintisi yapıldığı, davacının işe dönmesi için ihtarname tebliğ edildiği, buna rağmen davacının işe devam etmemesi üzerine iş sözleşmesinin devamsızlık nedeni ile feshedildiği anlaşılmaktadır. Yine davalı Belediye davacının ikramiye alacağı olduğu bildirilmiş ancak sözkonusu ikramiyenin hangi döneme ilişkin olduğu dosya içeriğinden anlaşılamamaktadır.
Mahkemece davalının feshin geçerli nedene dayandığı ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulü yönünde karar verilmiş ise de yapılan araştırma hüküm kurmaya elverişli değildir.
Buna göre mahkemece yapılacak iş fesih tarihi itibari ile davacının davalı işyerinden ücret alacağı bulunup bulunmadığı, işveren tarafından bildirilen ikramiyelerin hangi döneme ilişkin olduğu, işyerinde ikramiyelerin ödeme tarihleri belirlenmeli, işçinin ödenmeyen ücret alacağın bulunduğunun tespit edilmesi halinde işveren tarafından tutulan devamsızlık tutanakları ve dosyadaki diğer tüm deliller yeniden bir değerlendirmeye tabi tutularak sonucuna göre bir karar verilmesinden ibarettir.
Mahkemece davalı dosyadaki devamsızlık tutanakları ve tarafların karşılıklı ihtarnameleri karar yerinde tartışılmaksızın sadece kanun ve toplu iş sözleşmelerinin hükümlerine değinerek davanın kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 21/02/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.