Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/1431
Karar No: 2012/6796

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2011/1431 Esas 2012/6796 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2011/1431 E.  ,  2012/6796 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi
    Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
    Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, davacı ile davalılardan ... Başkanlığı vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Davacı, davalılardan şirkete ait ... semtlerindeki mağazalarda Temmuz 1994 – Nisan 2002 tarihleri arasından tezgâhtar olarak kesintisiz çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, 01.03.1999 tarihi öncesi dönem yönünden hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine, davacının 01.03.1999 – 19.04.2002 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
    Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun geçici 7/1’nci maddesi uyarınca uygulama alanı bulan mülga 506 sayılı Kanunun 79’uncu maddesidir. Anılan maddenin 10’ncu fıkrası (eski 8) hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen veya Kurumca tespit edilemeyen çalışmaların, sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesi amacıyla açılacak davaların, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içinde açılması gerekir. 506 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte beş yıl olan hak düşürücü süre 09.07.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3395 sayılı Kanunla on yıla çıkarılmış, ancak 07.06.1994 tarihinde yürürlüğe giren 3995 sayılı Kanunla tekrar beş yıla indirilmiştir.
    Söz konusu hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi ya da çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez.
    Somut olayda; Mahkemece, celbedilen sigorta sicil dosyasındaki 16.03.1998 tarihinde işe girdiğine ilişkin işe giriş bildirgesi öncesinde işe giriş bildirgesi veya yönetmelikle tespit edilen belgelerden herhangi biri bulunmadığı gerekçesiyle hak düşürücü süre geçtiği kabul edilmiş ise de; 08.04.1995 ve 26.09.1996 tarihlerinde ...tarafından yapılan denetimde davacının işyerinde çalıştığı ve 01.08.1994 tarihinden itibaren çalışmaya başladığı tespit edildiği, ancak bu konuda Kurumca herhangi bir işlem yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda hak düşürücü sürenin geçtiğinden bahsedilemeyeceğinden söz konusu dönem yönünden de işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    Öte yandan; taraf ehliyeti, davada taraf olabilme yeteneği olup, medeni (maddi) hukuktaki medeni haklardan yararlanma (hak) ehliyetinin medeni usûl hukukunda büründüğü şekildir. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 38’inci(6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 51) maddesinde davaya ehliyetin Medeni Kanun ile belirlendiği belirtilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 48’inci maddesi hükmüne göre tüzel kişiler hak ehliyetine sahiptirler ve dolayısıyla davada taraf olabilme ehliyeti de ancak, tüzel kişiliği bulunan yapılanmalar için geçerlidir. Tüzel kişiliğin son bulması ile artık eski tüzel kişinin taraf ehliyetinin de son bulacağı tartışmasızdır. Taraf ehliyeti kamu düzeni ile ilgili olduğundan hâkimin bu hususu re’sen göz önünde bulundurması zorunludur.
    506 sayılı Kanun’un 4’üncü maddesi ile “işveren; ...sigortalıları çalıştıran... kişiler...” olarak tanımlanmış olup, hizmet tespitine yönelik davalarda, çalışma ilişkisinin nitelik ve süresinin belirlenmesinde, bu yöndeki işyeri bilgi ve belgelerine ulaşılmasında, bir başka deyişle, davanın sübutu, kanıtlama yükümlülüğü ve verilen kararın infazı açısından, işverene husumet yöneltilmesi zorunludur.
    Davaya konu somut olayda; dava dilekçesi tebliğ edilen ve usulüne uygun olarak davada temsil edilen davalı ... karar tarihinden önceki bir tarih olan 21.10.2008 tarihi itibariyle feshedildiği ve bu feshin 27.11.2008 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği anlaşılmaktadır. Tüzel kişilik ticaret sicilindeki kaydın terkini ile sona ermekte ise de; tüzel kişiliğin sona erdiğinin hukuk açısından kabul edilebilmesi için tasfiye işleminin eksiksiz tamamlanmış olması gerekmektedir. Eğer tasfiye işlemleri gerçek olarak tamamlanmamış ve tasfiyede gereken hususlar eksik bırakılmışsa tüzel kişilik ticaret sicilinden terkin edilse bile şirketin tüzel kişiliğinin sona erdiğinden söz edilemez. Ne var ki; çalışma ilişkisinin nitelik ve süresinin belirlenmesi için gerekli işyeri bilgi ve belgelerine ulaşıldığından feshedilen söz konusu şirketin ihya edilip yeniden tüzel kişilik sağlanmasına gerek olmaksızın, yapılacak yargılama sonucuna göre bir karar verilmelidir.
    O halde, davacı ile davalılardan ... Başkanlığı vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 05.04.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi