3. Hukuk Dairesi 2021/618 E. , 2021/4037 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hüküm, davacılar vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 13/04/2021 tarihinde davacılar vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar, davalı ile davacı ... arasında 01.08.2006 tarihinde avukatlık ücret sözleşmesi imzalandığını, her iki avukata da davalı tarafından vekaletname verildiğini ve her iki avukatın da sözleşme hükümleri çerçevesinde görevlerini ifa ettiklerini, haksız olarak vekalet görevinden azledildiklerini, Avukatlık Kanunu"nun 174. maddesi ve sözleşme hükümleri gereği takip edilen davalardan dolayı ücrete hak kazandıklarını, davalının alınan avansların iade edilmediğini ileri sürdüğünü, davalı tarafından bu hususa ilişkin başlatılan takibe vaki itirazın iptali davasının Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2010/1257 esas sayılı dosyası ile devam ettiğini, davalı ile yapılan 09.12.2009 tarihli toplantıda davaları takip etmemesinin istendiğini, üzerinde bulunan avans miktarı arasında ücret ve masraf alacağından dolayı hapis hakkının olduğunu, davalı aleyhine başlatılan icra takibinin davalı adına takip edilen dosya nedeniyle yapılan masraf ve hak edilen vekalet ücreti alacağına ilişkin olduğunu, azil tarihi olan 09.12.2009 tarihindeki taşınmazların değerinin bilirkişi aracılığıyla tespit edilerek davaya esas değerin belirleneceğini ileri sürerek, vaki itirazın iptaline ve % 40 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemişler; 17.12.2013 tarihli dilekçe ile davayı alacak davası olarak ıslah ettiklerini, 740.193,00-TL"nin azil tarihinden işleyecek ticari faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, davacının.... Noterliğinin 14.12.2009 tarih ve ... sayılı ihtarnamesi ile vekillik görevinden istifa ettiğini, bu nedenle haksız azlin söz konusu olmadığını, davacıların vekalet ücretine hak kazanmadığını, davacıların vekalet görevini yasaya ve aralarındaki sözleşmeye uygun şekilde yerine getirmediklerini, davacı ..."ün vekillik görevini icrası sırasında aldığı avans ve iade etmesi gereken harç iadeleri ile kooperatife ait uhdesinde tuttuğu bir kısım paraları iade etmediğini, bu nedenlerle azil olsa dahi haklı azil olduğunu savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine dair verilen karar davacıların temyizi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesince (kapatılan) verilen 25/04/2018 tarihli ve 2016/22132 E. 2018/5047 K. sayılı kararla "... Asıl hükmü değiştirerek, hüküm sonucunu bertaraf edecek tavzih kararı verilemez. Tavzih yoluyla hükmün kapsamı genişletilmeyeceği gibi, hükümle kazanılmış hakların ortadan kaldırılmasını sağlayacak şekilde de karar verilemez. Mahkemece 17.06.2016 tarihli düzeltme kararı hüküm fıkrasında yer alan paragrafların silinerek yerine hükmün sonucunu değiştirecek nitelikte yeni paragraf eklenmesi yolunda kurulan hüküm, asıl hükmü değiştirecek mahiyette usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir." gerekçesiyle, davacılar yararına bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Usuli kazanılmış hak, Yargıtay"ca bir kararın bozulması ve mahkemece bozma kararına uyulması ya da kararın bir kısmının temyiz edilmemesi halinde, temyiz edilmeyen kısmın veya bozulan kararın bozma sebeplerinin kapsamı dışında kalmış cihetlerinin kesinleşmiş sayılması ve bu yolla davaların uzamasını önlemek maksadıyla kabul edilmiş çok önemli bir usul hükmüdür.
Bir konunun kısmen temyiz edilmemiş ya da bozma sebebi sayılmamış ve başka sebeplere dayanan bozma kararına mahkemenin uymuş olması halinde, bu durum taraflardan birisi lehine usuli bir müktesep hak meydana getirir ki, kural olarak bu hakkı ne mahkeme ne de Yargıtay helale uğratabilir. Ne var ki, usuli kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bir durumun varlığı halinde taraflar yönünden kesinleşmiş olgulardan söz edilemeyeceğinden mahkeme de Yargıtay da bu istisnai durumu gözeterek sonuca varabilecektir.
Somut olayda; mahkemece verilen 11.05.2016 tarihli karar davalı tarafından temyiz edilmemiş olmakla davacılar aleyhine takdir edilen vekalet ücreti yönünden davacılar yararına usuli kazanılmış hak oluşturmuştur. Hal böyle olunca, mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, 11.05.2016 tarihli hüküm ile davacılar aleyhine hükmedilen vekalet ücreti konusunun davacılar lehine usuli kazanılmış hak oluşturduğu gözetilmeksizin, davacılar aleyhine olacak şekilde vekalet ücretinin yeniden hesaplanarak karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK"nun 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın hüküm bölümünün 5. fıkrasındaki "43.557,72-TL" yazı ve rakamlarının çıkartılarak, yerine "1.880,334-TL" ibaresinin eklenmesine, kararın düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, 3.050 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacılara verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/04/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.