1. Hukuk Dairesi 2019/781 E. , 2019/5836 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil- tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 12.09.2019 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacılardan asil ... ve vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, sözleşme gereği intikali yapılmayan taşınmazın tapusunun iptali ve tescil olmadığı takdirde bedel isteğine ilişkindir.
Davacılar, çekişme konusu ... parsel sayılı taşınmazın davalılardan ..."e satış suretiyle temlik edildiğini, ondan da diğer davalıya devredildiğini, ancak satış bedelinin kendilerine ödenmediğini ileri sürerek, tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat istemişlerdir.
Davalı, bedelin ödendiğini, buna ilişkin ibranamenin bulunduğunu belirtip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairece ‘...gerek Türk Medeni Kanununun 706 gerek Borçlar Kanununun 213 ve gerekse Tapu Kanununun 26.maddesi hükmü karşısında, davacı tarafa taşınmaz devrini öngören harici sözleşmeye mülkiyetin nakli anlamında hukuksal değer yüklenemez. Ne var ki, aynı sözleşmede davalı ... tarafından da inkar edilmeyen gerçek satış bedelinin 140.000 DM olduğu açıklanmış; ibraname ile de 40.000 DM ödendiği belirlenmiştir. Öte yandan, davalılar bazı taşınmazları üçüncü kişilerden satın almak suretiyle davacılara verdiklerini ve 30.11.2005 tarihli dilekçe ile ..."deki iki parça taşınmazın devrine hazır olduklarını bildirmişlerdir. Hal böyle olunca, yanlarca kararlaştırılan gerçek satış bedeline karşılık olmak üzere yapıldığı kabul edilen miktar da gözetilmek suretiyle, davacı tarafa, gerek doğrudan ve gerekse üçüncü kişilerden satın alınarak taşınmaz devrinin sağlanıp sağlanmadığının tespiti, iki taşınmaz yönünden davalının devre hazır olduğu yönündeki beyanının değerlendirilmesi; ondan sonra Borçlar Kanununun 83.maddesi hükmü gereğince davacı tarafa ödenmesi gereken Türk parası karşılığı bir alacağın mevcut olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddedilmesi doğru değildir.’ gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece, davalı tarafın sözleşme edimini gereğince yerine getirmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne dair verilen karar bu kez de, Dairece, “... davalı tarafça ‘Mukavele’ başlıklı belgede ‘800 m2 ...’ olarak ifade edilen taşınmazın, yine aynı yerde ... parsel sayılı taşınmazın 19/07/2001 tarihinde, ‘... 700 m2’lik taşınmazın 29/06/2001’de davacı ...’a devredilerek, davalıların mukaveledeki koşulları aynen yerine getirdikleri savunulmuştur. Hal böyle olunca; mahkemece, taşınmazların yüzölçüm, yer ve devir tarihleri göz önünde bulundurularak, mukalavedeki edimleri yerine getirme amacıyla devredilip devredilmedikleri hususunun ve davalı tanıklarının ölüp ölmediğinin araştırılması, ölmüş olması halinde; davalıya adil yargılama ilkesi gereği tanık bildirme hakkının tanınması, toplanan ve toplanacak delillere göre sonuca gidilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir...” gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozmaya uyulduğu belirtilerek yapılan yargılama neticesinde yine aynı gerekçeyle (davalı tarafın sözleşme edimini yerine getirmediği gerekçesiyle) davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Somut olayda, taraflarca düzenlenen tarihsiz “mukavele” başlıklı sözleşmede davacıya devredileceği belirtilen ...’de bulunan 9.600 m² ve 4.300 m² yüzölçümlü, ...’de bulunan 2.200 m², 800 m² ve 5.600 m² yüzölçümlü, ...’de bulunan 800 m² ve 700 m² yüzölçümlü taşınmazların tapu kayıtlarının davacıya intikalinin sağlanacağı taahhüt edilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık sözkonusu taşınmazların tapu kayıtlarının bahse konu sözleşme gereğince davacıya intikal edip etmediği noktasında toplanmaktadır.
Dosyadaki tapu kayıtlarından ...’de bulunan .... parsel sayılı (5.600 m²) ve aynı yerdeki 1922 parsel sayılı (1.000 m²), ...’de bulunan ... parsel sayılı (800 m²) ve aynı yerdeki ... parsel sayılı (700 m²) taşınmazların 19.07.2001 tarihinde, ...(Arnavutköy)’de bulunan ... parsel sayılı (962 m²) ve aynı yerdeki ... parsel sayılı (457 m²) taşınmazların ise 29.06.2001 tarihinde davacıya intikal ettiği anlaşılmaktadır. Davacılar bahse konu taşınmazlardan Arnavutköy’de bulunan ... ve ... parsel sayılı taşınmazların davalıların yakınlarından intikal eden Bağcılar’daki bir daire ve bir dükkan alındığını savunmuş, diğer parselleri ise davalılar dışındaki üçüncü kişilerden aldıklarını iddia etmişlerdir. Davalılar ise, anılan taşınmazların tamamının eldeki davanın konusu villa karşılığı verildiği savunmasını getirmişlerdir.
Öte yandan, davacı tanığı (aynı zamanda sözleşme tanığı) olan ..."den sözleşmede geçen ve davacılara intikal eden parsellerin hangi sebeple devredildiği hususunda açıklayıcı bir bilgi alınmamıştır.
Hal böyle olunca; mahkemece iş, öncelikle tarafları isticvap etmek ve davacı tanığı ...’ü de yeniden dinlemek suretiyle sözleşmede geçen ve miktarı ile yeri belirtilen taşınmazların hangi parseller olduğu açıkça belirlendikten sonra, bu parsellerden davacıya temlik edilen bir taşınmaz varsa hangi sebeple devredildiği, sözleşmedeki edimleri yerine getirme amacıyla devredilip devredilmediklerinin belirlenmesi, devredilen taşınmazların sözleşme tarihi itibariyle Alman Markı karşılığı değerinin tespit edilmesi, devredilmeyen taşınmaz varsa bu taşınmazların da sözleşme tarihi itibariyle Alman Markı karşılığı bulunduktan sonra, bu karşılığın Türk Lirasına çevrilmek suretiyle bulunan miktar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir.
Davalıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 2.037.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.