20. Hukuk Dairesi 2016/7833 E. , 2018/3367 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVACILAR : ... ve Ark.
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 02/04/2015 havale tarihli dilekçesi ile müvekilleri adına tapuda kayıtlı bulunan ... ili, ... ilçesi, ... köyü 104 ada 20 parsel numaralı taşınmazın ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/20 E. - 2012/105 K. sayılı dosyası ile orman vasfında olduğu gerekçesi ile tapusunun iptal edildiğini, müvekkillerine ait tapu kaydının herhangi bir bedel ödenmeden iptal edildiğinden müvekkillerinin zarara uğradıklarını, bu nedenle müvekkillerinin uğramış olduğu zararların tazmini için şimdilik her bir davacı için 5.000 TL olmak üzere toplam 20.000 TL (Fazlaya dair hakları saklı olmak üzere) maddi tazminatın, dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile müvekkillerine ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar vekili 29/02/2016 tarihli harçlandırılmış ıslah dilekçesiyle talebini 138.710,058 TL"ye yükselterek 10/05/2013 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucu davacının davasının kabulüne, toplam 138.710,58 TL tazminat (orman nedeniyle tapunun iptalinden kaynaklı) bedelinin, orman nedeniyle tapunun iptalinin kesinleştiği tarih olan 10/05/2013 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptali nedeniyle 4721 sayılı Tük Medenî Kanununun 1007. maddesine göre açılan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan inceleme, araştırma ve uygulama hükme yeterli değildir. Şöyle ki; dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişmeli 379 parselin 1954 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında kişiler adına tespit edildiği, aynı yıl hükmen gerçek kişiler adına tapuya kaydedildiği, satış ve inkaller sonrası davacılar adına 16/11/2005 tarihinde tescil edilmiş iken, yenileme çalışması ile 104 ada 20 parsel olan taşınmazın tapu kaydının Hazine ve Orman Yönetimi tarafından açılan dava sonucu 104 ada 20 parselin 10/05/2013 kesinleşme tarihli Ünye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/20 E. - 2012/105 K. sayılı kararı ile orman olduğu gerekçesiyle iptali ile orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verildiği, eldeki davanın ise 02/04/2015 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı).
-2-
2016/7833 - 2018/3367
Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. 4721 sayılı TMK’nın 705/2. maddesi uyarınca tapu iptali ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır. Dolayısıyla bu tür bir dava, taşınmazların mülkiyetlerinin yitirilmesine ilişkin iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarihten sonra açılabileceğinden, mülkiyetin kaybedildiği tarih itibariyle de taşınmazların değerinin tespit edilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Zararın meydana geldiği tarihe göre, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise gelir metodu yöntemi ile, arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
Bu bilgiler ışığında somut olaya bakıldığında; Devlet ormanları özel mülkiyete konu olamayacak ise de, genel arazi kadastrosu sırasında taşınmaz hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenerek tapu kütüğünün gerçek kişiler adına oluşturulduğu, bu şekilde tapu sicili hatalı olarak tutulduğundan, TMK"nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacıların gerçek zararının tazmininin gerektiği açıktır.
Tapusu iptal edilen taşınmazın arazi niteliğinde olduğu hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ancak, hükme dayanak yapılan raporda çekişmeli taşınmazda yer alan ağaçların dikme olmayıp doğal yollarla oluşan orman ağaçlarının bulunduğu belirtildiği halde anılan kesimin arazi niteliği itibariyle çevredeki ekilebilir ürünler araştırılıp net gelir metodu ile gerçek değerinin tespit edilmesi gerekirken, orman ağaçlarının kerestelik tomruk geliri ve yakacak odun geliri üzerinden m² birim fiyatının belirlenmesi doğru görülmemiştir.
O halde, çekişmeli taşınmaz arazi niteliğinde olduğundan çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, değerlendirme tarihindeki toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtildikten sonra konunun uzmanı bilirkişiler aracılığıyla yeniden keşif yapılarak, taşınmazların sulu-kuru olup olmadıkları, bitki örtüsü, yerleşim alanlarına uzaklıkları, iklim şartları, arazilerin toprak ve topoğrafik yapıları ve bölgelerindeki konumları gözetilerek ağaçlık olan bölümler yönünden tarla niteliği itibariyle, kapama fındık bahçesi kısımların fındıklık olarak, kapama fındık bahçesi niteliğinde değil ise tarla niteliği itibariyle çevredeki ekilebilir ürünler araştırılıp elde edilen verilere uygun biçimde değerlendirme yapılıp net gelir yöntemiyle üzerindeki fındık ağaçlarının ise değerlendirme tarihindeki ilçe tarım müdürlüğü verilerine göre maktu değerlerinin tespit edilmesi, tapu iptali ve tescil davalarında verilen kararların kesinleştiği tarihteki gerçek değerlerinin hesaplattırılması, taşınmazın kuru ya da sulu tarım arazisi olup olmadığına göre kapitalizasyon faiz oranının belirlenmesi, taşınmazların varsa mütemmim cüzleri, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerleri bayındırlık birim fiyatları ve yıpranma oranları gözetilerek değerlendirme tarihine göre tespit ettirilmesi, bu şekilde tapusu iptal edilen taşınmazların zemin değeri, var ise üzerindeki mütemmim cüz, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerleri esas alınarak tapu sahibinin oluşan gerçek zararının saptanması gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 03/05/2018 günü oy birliği ile karar verildi.