4. Hukuk Dairesi 2017/1993 E. , 2018/2261 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : .... Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi
Davacılar ... ve diğerleri vekili Avukat ....tarafından, davalı .... aleyhine 07/10/2015 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat, birleşen davada davacı....vekili Avukat ... tarafından aynı davalı aleyhine 25/02/2016 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen 20/09/2016 günlü karara karşı davalının istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 353/1-b (2) maddesi gereğince düzelterek yeniden esas hakkında karar verilerek asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen 11/01/2017 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacılar vekili ve katılma yoluyla davalı vekili tarafından istenilmekle dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1- Davacıların temyiz dilekçesi yönünden;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-a maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 6763 sayılı Kanunun 44. maddesiyle HMK’ya eklenen Ek-Madde 1’de öngörülen yeniden değerleme oranı dikkate alındığında 2017 yılı için 41.530,00 TL dir.
HMK 362/1-a ve 362/2. maddeleri gereğince temyiz edenin sıfatına göre hükmedilen ya da mahkemece kabul edilmeyen bölümünün miktar veya değeri 41.530,00 TL’yi geçmeyen davalara ilişkin bölge adliye mahkeme kararlarının temyizi kabil değildir.
Somut olayda, asıl ve birleşen davada istemler basın yoluyla kişilik haklarının ihlalinden kaynaklanan manevi tazminata ilişkindir. İlk derece mahkemesince asıl davada davacılar ... ve ... lehine 8.000,00’er TL, davacılar ..., ..., ... lehine 3.000,00’er TL, birleşen davada davacı İlkay Acar lehine 22.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiş, bu karara karşı davalının istinaf başvurusu Bölge Adliye Mahkemesince kısmen kabul edilerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiş, bu karara karşı da davacılar vekili ile katılma yoluyla davalı vekili temyiz yoluna başvurmuşlardır.
Davacılar ilk derece mahkemesince verilen karara karşı istinaf başvurusunda bulunmayarak, ilk derece mahkemesince hükmedilen miktarlara bir itirazları olmadığını göstermişler ve istemlerini ilk derece mahkemesince hükmedilen miktarlarla sınırlamışlardır. Ayrıca, ihtiyari dava arkadaşı olan davacılar yönünden temyiz sınırı her dava arkadaşının davası için ayrı ayrı belirlenecektir. Şu halde, temyize konu edilen miktarlar, asıl ve birleşen davada her bir davacı için yukarıda belirtilen temyiz kesinlik sınırının altında kalmaktadır. Bu nedenle, davacılar vekilinin temyiz dilekçesinin reddi gerekmiştir.
2- Davalının temyiz dilekçesi yönünden;
Katılma yolu ile temyiz, asıl temyiz talebine sıkı sıkıya bağlıdır ve ona tabidir. Asıl tarafın temyiz ettiği kararın temyizi kabil değilse (HMK m.362), karşı (kendi temyiz süresini geçirmiş olan taraf) taraf cevap dilekçesi (katılma yolu) ile hükmü temyiz edemez. Temyiz yoluna başvuranın temyiz talebi Yargıtay tarafından esasa girilmeden reddedilirse, katılma yolu ile başvuranın temyiz talebi de reddedilir. (HMK. m.366, 348/2)
Asıl ve birleşen davada davacılar vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar verildiğine göre, katılma yolu ile kararı temyiz eden davalı vekilinin de 6100 sayılı HMK’nun 348. maddesi gereğince temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz dilekçesinin 362/1-a madesi gereğince REDDİNE, davalının temyiz dilekçesinin ise (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle REDDİNE ve temyiz eden taraflardan peşin alınan harçların istekleri halinde geri verilmesine 26/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.