20. Hukuk Dairesi 2016/9422 E. , 2018/3371 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVACILAR : ... ve Ark.
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili dava dilekçesi ile, müvekkillerinin murisi ...in... ilçesi, ...mahallesi,... mevkiinde 757 ada 2 parselde buluşan taşınmazı 27.10.1965 yılında tapu senedi ile iktisap ettiğini, davalı Hazine tarafından taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kaldığından ...Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/518 E. - 2013/138 K. sayılı dosyası ile açtıkları dava sonunda tamamının özel mülkiyete konu olamayacağı, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu gerekçesi ile tapunun iptali ile Hazine adına tesciline karar verildiğini, taşınmazın muris tarafından yapılan iktisapla özel mal durumuna geldiğini, tazminat davasının dayanağının mülkiyet hakkının kutsallığı ve Devletin kusursuz sorumluluk ilkesi olduğunu, davacıların uğramış olduğu maddi zararın en azından bir kısmınıın tazminin olduğunu, dava konusu yerin güncel değerinin belli olmaması nedeniyle yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemeleri ile tespit edilecek rakamlara göre mirasçılar lehine 750.000,00.-TL maddi tazminata hükmedilmesini, ayrıca dava tarihinden itibaren bankalarca uygulanan en yüksek reeskont faizin uygulanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece davanın kabulü ile; TMK 1007. maddesi uyarınca ... ili, ... ilçesi, ...mahallesi değeri 160.981,85 olarak tespit edilen 757 ada 2 parsel sayılı taşınmazın davacıların 10/12 hissesine denk gelen 134.151,54.-TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsili ile davacılara miras hisseleri oranında ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesine göre tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; 492 sayılı Harçlar Kanununun 16. maddesinde “Değer ölçüsüne göre harca tâbi işlemlerde (1) sayılı tarifede yazılı değerler esastır…” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlenme karşısında tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davalar belirsiz alacak davası niteliğinde olmayıp nispi harca tâbi davalardandır.
492 sayılı Harçlar Kanununun “Harcı Ödenmeyen İşlemler" başlığını taşıyan 32. maddesinde ise "Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak, ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır." hükmüne yer verilmiştir.
- 2 -
2016/9422 - 2018/3371
Dolayısıyla harç alınması veya tamamlanması yanların isteğine bırakılmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re"sen) gözetilmesi hükme bağlanmış ve yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmıştır.
Davacı taraf, 492 sayılı Kanun kapsamında kendisi harçtan muaf olmadığı gibi, işlemi de yargı harçlarından müstesna değildir.
Nitekim vurgulanan bu ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 12.10.2011 gün ve E: 2011/3-629, K: 20 11/613 ile 23.10.2013 gün ve E: 2013/7-31, K: 2013/1481 sayılı ilâmlarında da benimsenmiştir.
Davacının yargı harçlarını ödeme yükümü altında olduğu anlaşıldığına göre, dava dilekçesinde belirtilen miktar üzerinden nisbi peşin harcı ödenmedikçe eldeki davaya devam etme olanağı bulunmamaktadır. Davalı taraf harçtan muaf olsa dahi nispi peşin harcının alınması gerekir.
Ne var ki; davacı vekili dava dilekçesinde belirtilen dava değeri üzerinden peşin nispi harcını ödememiştir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ortaya konulan ilkeler gözardı edilerek dava dilekçesinde belirtilen dava değeri üzerinden nisbi peşin harç alınmadan yargılamaya devamla işin esası hakkında hüküm kurulmuştur.
Bu durumda mahkemece; yürürlükteki Harçlar Tarifesi uyarınca dava dilekçesinde belirtilen dava değeri üzerinden nispi peşin harcını ödemesi konusunda davacıya usulünce süre verilip harcı ödenen miktar üzerinden hüküm kurulması gerekirken, harcı yatırılmayan dava dilekçesine değer verilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına 03/05/2018 gününde oy birliği ile karar verildi.