1. Hukuk Dairesi 2016/10753 E. , 2019/5849 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 14.11.2019 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ... vekili gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakanı ...’nın ... parsel sayılı taşınmazdaki 5 nolu bağımsız bölümü ile ... ve ... parsel sayılı taşınmazlarını davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, işlemin mirastan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek miras payı oranında tapu iptali ve tescil istemiştir.
Davalı, taşınmazları bedellerini ödeyip satın aldığını, temlikin muvazaalı olmadığını, davacının halen oturmakta olduğu evin mirasbırakan tarafından verildiğini belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, mirasbırakanın temliklerdeki amacının mal kaçırmak olmayıp kendisine baktırmak olduğu, başkaca taşınmazlarının bulunduğu, davacının da mirasbırakanın ölümünden önce dedesinden kalan evi aldığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ..."nın 30.04.2010 tarihinde ... parseldeki ... nolu bağımsız bölümü davalı ..."e, 1 ve 4 nolu bağımsız bölümleri dava dışı ..."e, ... ve .... nolu bağımsız bölümleri dava dışı ..."e, 3 nolu nolu bağımsız bölümü dava dışı ..."e; 12.01.2012 tarihinde ise ... ve ... parsel sayılı taşınmazları davalıya, ..., ..., ... ve ... parsel sayılı taşınmazları dava dışı ..."ye satış suretiyle temlik ettiği, 1923 doğumlu mirasbırakanın 27.07.2013 tarihinde öldüğü, geriye mirasçıları olarak ilk eşinden olma oğlu davacı ... ile, 21.08.1953 tarihinde evlendiği ikinci eşi ... ve ondan olma çocukları davalı ..., dava dışı ..., ..., ..."in kaldığı kayden sabittir.
Hemen belirtilmelidir ki dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre ve özellikle davacı tarafından aynı hukuki nedenle ... numaralı bağımsız bölüm yönünden ... aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasında ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/53 Esas, 2016/155 Karar sayılı 15.04.2016 tarihli derecattan geçerek kesinleşen ilamıyla temlikin muvazaalı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen kararın eldeki davada güçlü delil teşkil ettiği gözetilerek ... numaralı bağımsız bölüm yönünden davanın reddi doğrudur. Davacının bu yönlere değinen temyiz itirazı yerinde görülmediğinden reddine. Davacının ... ve ... parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazına gelince;
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısın miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olayda, tanık beyanlarından mirasbırakanın ekonomik durumunun iyi olup, mal satmayı gerektirecek bir ihtiyacının olmadığı, çok küçük yaşta annesi ölen davacının dedesinin (mirasbırakanın babası) yanında büyüdüğü, mirasbırakanın 2. eşi ve ondan olma çocukları ile ölene kadar aynı apartmanda yaşadığı, davacı ile mirasbırakanın görüşmedikleri, aralarının açık olduğu, mirasbırakanın davacıya çok kırgın öldüğü, her ne kadar mirasbırakana ait başkaca taşınmazlar var ise de değersiz oldukları anlaşılmaktadır.
Belirlenen bu olgular, yukarıda açıklanan ilkeler ile birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu ... ve ... parsel sayılı taşınmazların mirasbırakan tarafından davalıya temlikinin muvazaalı olduğu sonucuna varılmaktadır.
Hal böyle olunca; bu iki taşınmaz bakımından davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi isabetsizdir.
Açıklanan nedenlerle davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 2.037.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.