Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/13240
Karar No: 2019/5874

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/13240 Esas 2019/5874 Karar Sayılı İlamı

Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)


Tapu iptali ve tescil davasıyla ilgili olarak açılan davanın kısmen kabul edilmesi üzerine yapılan görüşmelerde, dava konusu olan bazı parsellerde hangi hissenin ne oranda iptal edileceği açıkça belirtilmediği, bu nedenle hükmün infaz edilemediği belirtilmiştir. Mahkeme, tavzih yoluyla hükmün değiştirilemeyeceği gerekçesiyle talebin reddine karar vermiştir. Ancak buna rağmen, mahkemenin hükmü infaz edilemediği için tavzih talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu nedenle, dava konusu parseller hakkında infaza uygun şekilde yeniden hüküm kurulması gerektiği ifade edilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 305. maddesinde hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir. Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez. Aynı kanunun 306. m
1. Hukuk Dairesi         2016/13240 E.  ,  2019/5874 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen kararın tavzihine ilişkin talebin reddine dair verilen ek karar davacı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
    -KARAR-
    Dava, tapu iptali ve tescil hükmünün tavzihi isteğine ilişkindir.
    Davacı ..., 24.12.2014 tarihli dilekçesi ile, tapu iptali ve tescil istemiyle açtıkları davanın kısmen kabul edildiğini, ancak mahkemenin gerekçeli kararında kabul kapsamına alınan bir kısım parseller bakımından hangi hissenin ne oranda iptal-tescil edileceğinin açıkça belirtilmediğini, Yargıtay bozma ilamına atıf yapılarak bu parseller yönünden yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğini, bu durumun infaz sırasında tereddüte yol açtığını, hükmün tapuda infaz edilemediğini ileri sürerek, mahkemenin 16.01.2013 tarih 2011/202 Esas ve 2012/3 Karar sayılı hükmün tavzihine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece, tavzih yoluyla hükmün değiştirilemeyeceği gerekçesi ile HMK 305. maddesi gereğince talebin reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden; mahkemece, davanın reddine ilişkin olarak verilen ilk karar, Dairece; “…somut olayda, elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet söz konusu olup, dava dışı ortaklar bulunmaktadır. Hal böyle olunca, davaya katılmayan ortakların olurlarının alınması yada miras şirketine Türk Medeni Kanununun 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek yazılı olduğu üzere davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne dair verilen karar Dairece bu kez; “..Çekişme konusu ... parsel sayılı taşınmazda davalılara miras bırakan ... tarafından yapılan bir temlik bulunmadığı gibi, ... parselin ifrazı sırasında da bu parselin muris dışındaki paydaşlara özgülendiği gözetildiğinde, ... parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın reddine karar verilmiş olması doğrudur. Davacıların bu parsele yönelik temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine, Bir kısım davalıların temyiz itirazına gelince, Miras bırakan tarafından, çekişme konusu taşınmazlarda satış suretiyle davalılara yapılan temliklerin, mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu belirlenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Ancak, ... parsel sayılı taşınmazda miras bırakan ...’in maliki olduğu 4/5 payı temlik etmesine karşın, taşınmazın tamamı tasarrufa konu edilmiş gibi değerlendirme yapıldığı, keza ... parsel sayılı taşınmazda davacıların payına karşılık gelen payların yanlış belirlendiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece yapılacak iş, dosyanın bilirkişiye tevdii ile anılan taşınmazlarda miras bırakandan intikal edip de, iptal ve tescile konu edilecek payların ayrı ayrı hesaplattırılması ve o doğrultuda hüküm oluşturulmasından ibarettir. O halde, denetimi kabil olmayan şekilde karar verilmiş olması doğru değildir. Kabule göre de, ... parsel sayılı taşınmazın, yargılamanın devamı sırasında 04.12.2000 tarihinde dava dışı kişiye satış suretiyle temlik edilmiş olduğu, davacılar vekilinin 13.09.2004 tarihli celsede bu parsel yönünden davayı, tazminat davası olarak devam ettirdiklerini beyan etmesine karşın, davada taraf olmayan kişi aleyhine iptal-tescil kararı verilmiş olması doğru olmadığı gibi, ifraz işlemi nedeniyle kaydı kapatılan ... parsel sayılı taşınmaz hakkında, oluşan ifraz parselleriyle ilgili olarak karar verilmiş olduğu gözetilmeksizin ayrıca davanın reddine karar verilmiş olması da yerinde değildir...” gerekçesi ile bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, mahkemece 2004/21 Esas 2008/80 Karar sayılı ilamın davanın reddine dair 2, 3 ve 4 nolu hüküm fıkraları ile davanın kabulüne ilişkin 6, 8, 9, 10, 12, 13 ve 14 nolu hüküm fıkraları bozma ilamı kapsamına alınmadığından bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına, ifraz sonucu kaydı kapatılan ... parsel sayılı taşınmaz yönünden karar verilmesine yer olmadığına, ... ve ... parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın kabulüne, yargılama aşamasında üçüncü kişiye devredilen ... parsel yönünden ise iptal-tescil isteğinin reddi ile terditli talep olan tazminat isteğinin kabulüne karar verilmiş, hükmün henüz kesinleşmediği anlaşılmıştır.
    6100 sayılı HMK"nun 305. maddesinde; “Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir. Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez” denilmiş, aynı yasanın 306. maddesinde ise “Tavzih, dilekçeye tarafların sayısı kadar nüsha eklenmek suretiyle hükmü veren mahkemeden istenebilir. Dilekçenin bir nüshası, cevap süresi mahkemece belirlenerek karşı tarafa tebliğ edilir. Cevap, tavzih talebinde bulunan tarafa tebliğ olunur. Mahkeme, cevap verilmemiş olsa bile dosya üzerinde inceleme yaparak karar verir; ancak gerekli görürse iki tarafı sözlü açıklamalarını yapabilmeleri için davet edebilir. Mahkeme tavzih talebini yerinde gördüğü takdirde 304 üncü madde uyarınca işlem yapar” düzenlemesine yer verilmiştir.
    Öte yandan, 6100 sayılı HMK’nın 297/2. maddesinde “hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi yer almaktadır. Kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır. Yasa maddesinin bu açık hükmüne göre, mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır.
    Somut olayda, tavzihi istenen hükmün 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesi uyarınca infaza elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır.
    Şöyle ki, mahkemece bozma sonrası oluşturulan yeni hükümde, kabul kapsamına alınan dava konusu ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... parsel sayılı taşınmazlar ile reddedilen ..., ..., ... nolu parseller yönünden, bozma kapsamı dışında bırakıldığı ve kararın kesinleştiğinden bahisle yeniden karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm verilmesi ile yetinilmiştir. Bu durumda infazda şüphe uyandıracak şekilde hüküm kurulduğu açıktır.
    Hâl böyle olunca, 6100 sayılı HMK"nun 305. ve 306. maddeleri gereğince, tavzih isteğinin kabulüne karar verilmesi, dava konusu edilen her bir parsel hakkında infaza elverişli şekilde yeniden hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, tavzih talebinin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
    Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine 18/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi