3. Hukuk Dairesi 2018/7045 E. , 2019/7008 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle; daha önceden belirlenen, 24/09/2019 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; davacılardan ... geldi. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar vekili dilekçesi ile; müvekkili ..."in 22.11.2003 tarihinde kendilerine ait arazi içerisinde arkadaşlarıyla oyun oynarken yere çok yakın mesafede olan elektrik tellerine temas ettiğini ve elektrik akımına kapılarak sağ kolundan ve ayağından ağır şekilde yaralandığını ve sakat kaldığını, kolunu kullanabilmesi için protez takılması gerektiğini, tedavisinin halen devam ettiğini, tellerin mevzuata uygun yükseklikte olmadığından temasın gerçekleştiğini iddia ederek (fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla) davacılardan ... için 5.000,00 TL, baba ... için 500,00 TL, anne ... için 500,00 TL olmak üzere toplam 6.000,00 TL maddi tazminat ile tedavi giderlerinin olay tarihinden itibaren işleyen yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacılara verilmesini talep etmiş, 11.04.2013 havale tarihli dilekçesi ile dava değerini 228.100,90 TL olarak ıslah etmiş, 27.02.2013 tarihli duruşmada ise protez taleplerinden vazgeçtiklerini beyan etmiştir.
Birleşen davada ise; davacı ... için 74.000,00 TL, davacı baba ... ve anne ... için ayrı ayrı 12.000,00 TL olmak üzere toplam 98.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davaya konu olayın davacı ..."in kusurundan kaynaklandığını, müvekkili kurumun doğrudan veya dolaylı hiçbir kusurunun bulunmadığını, zamanaşımı süresinin dolduğunu, müvekkili kurumda olaya ilişkin hiçbir bilgi ve belgenin bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece asıl davada, davalının % 50 kusurlu olduğu, davacı ..."in olay nedeniyle meslekte kazanma oranında %44,0 oranında azalma olduğu gerekçesiyle; davanın kabulü ile 228.072,40 TL iş gücü kaybından doğan tazminat ile 28,50 TL Tedavi gideri olmak üzere 228.100,90 TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyen yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine karar verilmiş, davalı tarafın temyizi üzerine Dairemizin 2013/20238 esas 2014/5605 karar sayılı 08/04/2014 tarihli ilamıyla;
“ 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- ... Somut olaya gelince; mahkemece, yargılama sırasında bilgisine başvurulan Aktüerya uzmanı olmayan bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmiştir. .......Dava dosyasının Aktüerya uzmanı olan bilirkişiye gönderilip davacının iş görememezlik zararının hesaplanmasında, halen okuduğu 2 yıllık İlahiyat ön lisans programından mezun olduktan sonra devlet memuru olarak başlayacağı, kadro ve derece durumunu tespit edildikten sonra barem cetveli hazırlayarak askerde geçireceği yıllarar ilişkin iş gücü kaybına dair gelir mahrumiyetinden çıkarılmak suretiyle hazırlanacak bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporuna dayanak yapılarak hüküm verilmesi doğru görülmemiştir. Gerekçesiyle bozulmuştur.
Söz konusu bozma ilamı uyarınca asıl ve birleşen davalar hakkında yapılan yargılama neticesinde asıl davanın kısmen kabulü ile davacı ... için 102.185,76 TL iş güç kaybından doğan tazminat ile davacılar ... ve ... için 28,50 TL tedavi gideri olmak üzere toplam 102.214,26 TL tazminatın olay tarihi olan 22/11/2003 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalı Tedaş"tan tahsili ile davacılara verilmesine, Davalı ...ın taraf olmaktan çıkarılmasına, birleşen Van 2 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/301 esas sayılı dosyası yönünden; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, davalı Vedaş"ın taraf olmaktan çıkarılmasına, karar verilmiş, tarafların temyizi üzerine kararın Dairemizce onandığı, davacıların karar düzeltme başvurusu üzerine, Dairemizin 2015/10172-16941 e-k sayılı 28/10/2015 tarihli ilamıyla;
“.....Eldeki davada, davacı taraf, ilk davada maddi tazminatın hüküm altına almasını istemişse de, manevi tazminat istemini ilk davada istememiş, manevi tazminatı bölmek yerine zararının belirli olduğu ve tamamını öğrendiği, Adli Tıp Kurumu raporunu öğrendiği tarihten itibaren bir yıllık yasal sürede ve birleşen dava ile istemiştir. Bu nedenle, davacı küçüğün gelişen zararını, bu gelişmenin son bulduğu tarihte öğrenmiş olacağı gözetilerek, maluliyet oranının son ve kesin olarak belirlendiği raporun öğrenilme tarihinden itibaren bir yıl içinde açılan manevi tazminat davasına yönelik zamanaşımı def"inin reddine karar verilerek işin esasının incelenmesi gerekirken, birleşen davanın zamanaşımından reddi doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuştur. Bozma ilamına karşı mahkemece direnilmiş, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/3-2786 esas 2017/2016 karar sayılı 20/12/2017 tarihli ilamıyla, direnme kararının bozulmasına hükmedilmiştir
Mahkemece, son olarak asıl dava yönünden; davanın kısmen kabulü ile davacı ... için 102.185,76 TL iş gücü kaybından doğan tazminat ile davacılar ... ve ... için 28,50 TL tedavi gideri olmak üzere toplam 102,214,26 TL tazminatın olay tarihi olan 22/11/2003 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizii ile birlikte davalı TEDAŞ"dan tahsili ile davacılara verilmesine, Davalı ..."ın taraf olmaktan çıkartılmasına, birleşen dava yönünden, davanın kısmen kabulü ile, davacı ... için 50.000 TL, davacı ... için 5000 TL, ... için 5000 TL olmak üzere toplam 60.000 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 22/11/2003 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı TEDAŞ"dan alınarak davacılara verilmesine,davalı ..."ın taraf olmaktan çıkartılmasına karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre tarafların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Davacıların kabul edilen temyiz itirazının incelenmesinde;
Mahkemece; bozma kararına uyması sonucunda bozma ilamında gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esaslar çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir. (9.5.1960 gün 1/9 sayılı YİBK).
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile, bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak oluşabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak durumu doğabilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir.
Bozma kararına uymuş olan mahkeme, kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak oluşturmaktadır (4.2.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Dosya incelendiğinde, dava dilekçesinde davalı olarak ... ’ın taraf gösterildiği, verilen 2. hükümde ...’ın taraf olmaktan çıkarılmasına karar verildiği, hükümde sadece ... gösterildiği ve ...gölü ... lehine vekalet ücretine hükmedilmediği, aynı şekilde 3. hükümde de vekalet ücretine hükmedilmediği, bu yönden herhangi bir bozma gerekçesi belirtilmediğinden davacı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu görülmekle vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3- Davalı tarafın kabul edilen temyiz itirazının incelenmesinde;
Yukarıda belirtildiği gibi; bozma kararına uymuş olan mahkeme, kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak oluşturmaktadır (4.2.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Asıl dava yönünden verilen hükmün yargılama sırasında bozma konusu yapılmayarak kesinleştiği, bu kapsamda davacılar lehine hükmedilen vekalet ücretinin kesinleşmesine karşın, son hükümde artırıma gidilerek 12.367,14 TL vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki, bu 2. ve 3. bentte belirtilen yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK"nun 438/7. maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle asıl ve birleşen davalara ilişkin hükmün taraf olmaktan çıkarılan ... lehine hükmedilen vekalet ücretlerine ilişkin 5. bentlerinin hükümden çıkarılması suretiyle davacılar yararına, üçüncü bentte açıklanan nedenlerle asıl davaya ilişkin hükmün davacılar lehine vekalet ücretini içeren A-3. Bendindeki "12.367,14 TL” rakamının hükümden çıkarılarak yerine “10.927,14 TL” rakamının yazılması suretiyle davalı yararına hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.09.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.