Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/11888
Karar No: 2021/4050
Karar Tarihi: 13.04.2021

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020/11888 Esas 2021/4050 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2020/11888 E.  ,  2021/4050 K.

    "İçtihat Metni"

    Davacı ... ile davalı ... arasındaki tazminat davasına dair Mersin 1. Aliye Hukuk Mahkemesinden verilen 11/02/2020 tarihli ve 2019/349 esas- 2020/24 karar sayılı hükmün onanması hakkında dairece verilen 30/09/2020 tarihli ve 2020/2924 esas- 2020/5077 karar sayılı ilama karşı taraflarca kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
    Her ne kadar, duruşma istemli olarak karar düzeltme talebinde bulunulmuş ise de; usul hükümlerine göre, karar düzeltme incelemesinde duruşma yapılamayacağından duruşma isteminin reddine karar verildi.
    Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı; davalı belediyeden 05.06.2007 tarihinde 5 yıl süre ile ahşap büfe kiraladığını, kiralananda fastfood tarzı yemek yaparak geçimini sağlamakta iken davalı belediyenin 11.08.2009 tarih ve 215 sayılı Encümen Kararı ile sözleşmeyi feshetmesi sonucu kiralanan yeri tahliye ettiğini, kira kontratı devam ederken taşınmaz malikinin, kiralananda çalışmasına engel olacak şekilde mermer ve diğer araç-gereçleri koyduğunu, davalı kurumun yeni bir yer tahsis etmeyerek üstüne düşen edimleri yerine getirmediğini, iş yerini boşaltması sebebiyle zarara uğradığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 5.000 TL maddi ve 5.000 TL manevi tazminatın davalı idareden tahsiline karar verilmesini istemiş, 30.06.2017 tarihinde dava değerini 1.047.643,00 TL olarak ıslah etmiştir.
    Davalı; Mersin 1. İdare Mahkemesinin 2005/257-400 sayılı kararı ile yapılan parselasyon işleminin iptaline karar verildiğini, buna göre davaya konu ahşap büfenin bulunduğu yerde belediyeye ait parsel kalmadığından iradesi dışında bir mahkeme hükmünü yerine getirmek amacıyla kira akdini feshettiklerini, sözleşmenin 25. maddesinin Belediyenin isteği dışında ve elinde olmayan zorunlu nedenlerle ahşap büfenin yerinin değiştirilmesi gerektiğinde, kiracının herhangi bir hak iddia edemeyeceği şartını taşıdığını, davacıdan alınan 2009-2010 yıllarına ait kira bedellerinin kendisine iade edildiğini, bu nedenle davacının herhangi bir zararının da söz konusu olmadığını beyanla açılan davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
    Mahkemece; davanın reddine yönelik olarak verilen karar, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 16/04/2013 tarih ve 2012/13991 esas-2013/6875 karar sayılı ilamı ile, davacının sair temyiz itirazları reddedilerek, maddi tazminata ilişkin sözleşmenin 25. maddesi de gözetilerek sözleşmenin fesih tarihinden itibaren davacının aynı işi yapabileceği bir büfeyi bulabileceği makul sürenin bilirkişi marifetiyle tespiti ile bu süre için uğradığı kazanç kaybına hükmedilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; davacının manevi tazminat talebinin reddine, maddi tazminat talebinin ise 30.06.2017 tarihli ıslah dilekçesi de dikkate alınarak kısmen kabulü ile 33.456,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline, davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden manevi tazminat talebinin reddi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 1.200,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. İşbu kararın taraflarca temyizi üzerine, bu defa Dairemizin 24/04/2019 tarih ve 2018/5706-2019/3750 E/K sayılı ilamı ile; davacının tüm, davalının sair temyiz itirazları reddedilerek, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunca alınan 06.05.2016 tarih ve 2015/1 Esas, 2016/1 Karar sayılı ilam doğrultusunda bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı gerekçesi ile hüküm bozulmuştur.
    Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; ‘Manevi Tazminat yönünden daha önce verilen karar kesinleşmiş olduğundan bu hususta yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, maddi tazminat talebi yönünden davanın kabulü ile 5.000,00 TL"nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin saklı tutulmasına, ’ karar verilmiş, tarafların temyizi üzerine Dairemizin 30.09.2020 günlü ve 2020/27924 esas-2020/5077 karar sayılı ilamı ile hükmün onanmasına karar verilmiştir.
    İlama karşı taraflarca kararın düzeltilmesi talep edilmiş olmakla yeniden yapılan incelemede;
    1-) Düzeltilmesi istenilen Yargıtay ilamında açıklanan gerekçelere ve özellikle 08.05.2018 tarihli mahkeme kararının 8. fıkrasında ‘davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden manevi tazminat talebinin reddi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 1.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesi’ ifadesi yazılması gerekirken ‘davalılardan müştereken ve müteselsilen’ ifadesi yazılmasının, mahallinde her zaman düzeltilebilir maddi hata olduğunun anlaşılmasına göre, HUMK’nın 440. maddesindeki yazılı hallerden hiç birisine uymayan davalının karar düzeltme istemleri yerinde değildir.
    2-) Davacının karar düzeltme talebi yönünden yapılan incelemede;
    6100 Sayılı HMK’nın 141/1. maddesinde tarafların yargılamada iddia ve savunmalarını ne zamana kadar değiştirebilecekleri düzenlenmiştir. Buna göre, taraflar cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Bu düzenleme ile kural olarak dilekçeler aşamasında tarafların iddia ve savunmalarını sunmaları istenmektedir. İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi yasağının ancak ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati ile aşılabileceği yine HMK’nın 144/2. maddesinde belirtilmiştir. Karşı tarafın rızasının olmadığı durumlarda ıslah, iddia ve savunma yasağının kapsamına giren taraf usul işlemlerini tamamen veya kısmen düzeltmeye yarayan bir hukukî imkândır (HMK 176.md.).
    HMK"da ıslahla ilgili öngörülen koşullardan biri de zamanla ilgilidir. HMK"nın 177/1. maddesinde tahkikatın sona ermesine kadar ıslaha başvurulabileceği düzenlenmiştir. Bu noktada hem yazılı hem de basit yargılama usulünde ön inceleme aşamasının sona ermesi üzerine başlayan tahkikat aşaması HMK"nın 184 ve 185. maddelerinde açıklandığı gibi; tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığında mahkemenin tahkikatın bittiğini taraflara tefhimi ile tahkikat aşamasının bitiminin gerçekleşeceği de kabul olunmaktadır.
    Bu bağlamda, 28.07.2020 yürürlük tarihli 7251 Sayılı Kanun ile değişen 6100 Sayılı HMK’nın 177/2. maddesinde; “Yargıtay’ın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması halinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz.” düzenlemesine yer verilerek bozmadan sonra ıslah konusuna yasal açıklık getirilmiştir.
    Bu noktada aydınlatılması gereken bir husus da usule ilişkin kazanılmış hak kavramıdır. Bu konuda HMK"da bir hüküm olmamakla beraber Yargıtay uygulamaları ve öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun ana ilkelerinden biri haline gelmiş olup; mahkemenin Yargıtay"ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usule ilişkin kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Ancak mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir İçtihadı Birleştirme Kararı ya da geçmişe etkili yeni bir kanun çıkması karşısında usuli kazanılmış hak kavramının istisnasının uygulanacağının gözden kaçırılmaması gerekir. Kaldı ki usul hukuku alanında geçerli temel ilke, yargılamaya ilişkin kanun hükümlerinin derhal yürürlüğe girmesidir.
    Bu açıklamalar ışığında, mahkemece verilen ilk kararın Yargıtay 6. Hukuk Dairesince bozulduğu; bozma ilamına uyulmak sureti ile mahkemece tahkikata dair işlemler tesis edildiği, bu doğrultuda davacının talebini 30.06.2017 tarihli ıslah dilekçesi ile arttırdığı ve mahkemece ıslaha itibar edilerek karar verildiği, kararın taraflarca temyizi üzerine bu defa Dairemizin 24/04/2019 tarih ve 2018/5706-2019/3750 E/K sayılı ilamı ile Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunca alınan 06.05.2016 tarih ve 2015/1 Esas, 2016/1 Karar sayılı ilam doğrultusunda bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı gerekçesi ile hükmün bozulduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar mahkemece bozma kararına uyularak davanın ıslah edilmemiş hali ile kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; usule ilişkin olan hükümlerin derhal uygulanması gerektiği, 28.07.2020 yürürlük tarihli 7251 Sayılı Kanun ile değişen 6100 sayılı HMK’nın 177/2. maddesi ile Yargıtay’ın bozma kararından sonra tahkikata ilişkin bir işlem yapılması halinde, tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabileceğine dair açık düzenleme yapıldığı gözetilerek, usule ilişkin kazanılmış hakkın istisnası niteliğindeki yasa değişikliği uyarınca davacının ıslah dilekçesinin kabul edilmesi gerekmekte olup, bu husus gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesis edilmesinin doğru olmadığı, hükmün bu nedenle bozulması gerekirken zuhulen onandığı bu defaki incelemeden anlaşılmakla, davacının karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizin 30.09.2020 günlü ve 2020/27924 esas-2020/5077 karar sayılı onama ilamının kaldırılarak mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda bir numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalının karar düzeltme istemlerinin REDDİNE, 490,00 TL para cezası ile 10,30 TL bakiye karar düzeltme harcının düzeltme isteyen davalıdan alınarak hazineye gelir kaydettirilmesine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacının karar düzeltme talebinin kabulü ile, dairemizin 30.09.2020 günlü ve 2020/27924 esas-2020/5077 karar sayılı onama ilamının kaldırılmasına ve mahkeme kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan karar düzeltme harcının istek halinde düzeltme isteyen davacıya iadesine, 13/04/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi