4. Hukuk Dairesi 2016/5874 E. , 2018/2312 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve ... aleyhine 04/10/2013 gününde verilen dilekçe ile internet yoluyla kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davalı ..."a karşı açılan davada karar verilmesine yer olmadığına, davalı ..."a karşı açılan davada ise kısmen kabulüne dair verilen 21/01/2016 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı ... vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, internet yolu ile kişilik haklarının ihlalinden kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davalı ... yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davalı ... yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili; davalıya ait olan www.medyagundem.com adlı internet adresinde 01/09/2013 tarihinde "www.medyagundem.com/erdem-yavuz-istanbuldaki-bizim-matahariyi-
yazdi" sayfasında yayınlanmış olan "..." isimli makalede, televizyon programcılığı ve sunuculuk yapan, genç yaşta milletvekili adayı olması ve ... Üniversitesi mezunu olup bağlantıları ile ... zirvesine katılması, uluslararası siyaset, finans, sosyal gündem konularında birçok programda ev sahipliği yapması nedeniyle kamuoyuna mal olmuş meşhur bir kişi olan müvekkilinin şahsiyet haklarını hiçe sayıp düşünce ve basın özgürlüğü korumasına sığınarak müvekkilinin kişilik haklarına saldırdığını belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalı ... vekili cevabında; müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, dava konusu yazının basın özgürlüğü kapsamında kaldığını, kamu yararı, güncel, toplumsal ilgi, görünür gerçek ve özle biçim arasındaki dengenin korunarak yazıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu yazıda davacının, casusluk-jurnalcilikle itham edildiği, özel hayata ilişkin bilgileri tehdit ve şantaj yolu ile elde ederek artık suç örgütü olarak bilinen ve bağlantısı olduğu ileri sürülen cemaate ilettiği yönündeki beyanların yazarın kendi değer yargısı olarak kabul edilemeyeceği, eleştirinin, gerçek olan olgularda yapılabileceği halde yazıdaki iddiaların gerçekliği kanıtlanmadığı, eleştiriden de söz edilemeyeceğinden yazıdaki ifadelerin davacının kişilik haklarına saldırı oluşturduğu teşkil edeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İnsan Hakları Avrupa Sözlşmesi"nin 10. maddesi bakımından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yerleşik içtihatlarıyla oluşturulan ilkelerden biri de ifade özgürlüğüne ilişkindir. Buna göre ifade özgürlüğü, demokratik bir toplumun esaslı temellerinden birini ve toplumun ilerlemesi ve her bir bireyin gelişimi için temel koşullardan birini oluşturur. İfade özgürlüğü sadece lehte olduğu kabul edilen veya zararsız görülen veya ilgilenmeye değmez bulunan "haber" ve "düşünceler" için değil, aynı zamanda aleyhte olan, çarpıcı gelen ve rahatsız eden haber ve düşünceler için de uygulanır. Sözleşmenin 10. maddesnde belirtildiği üzere bu özgürlüğün istisnaları vardır; ancak bu istisnalar dar yorumlanmalı ve bir kısıtlama ihtiyacının bulunduğu inandırıcı bir şekilde ortaya konmalıdır. (Prof.Dr.Osman Doğru-Dr.Atilla Nalbant; İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi Açıklama ve Önemli Kararlar, Cilt:2, s.365, Nilsen ve Johnsen [BD] 43). Bir siyasetçiye yönelik eleştirilerin kabul edilebilir sınırları, özel bir şahsa yönelik eleştirinin sınırlarına göre daha geniştir. Bir siyasetçi özel şahıstan farklı olarak, her sözünü ve eylemini bilerek ve kaçınılmaz bir biçimde, gazetecilerin ve halkın yakın denetimine açar; bu nedenle daha geniş bir hoşgörü göstermek zorundadır. (Lingens ve Avusturya davası) İfade özgürlüğü ayrıca herkesin, demokratik bir toplumun özünde yer alan görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahip olması anlamına gelmektedir.
Davaya konu yazı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; görünür gerçeğe uygun ve güncel olduğu, özle biçim arasındaki dengenin bozulmadığı, yazının kaleme alındığı tarihlerde ülke gündeminde önemli bir yer tuttuğu, eleştiri sınırlarının aşılmadığı, hukuka uygun bulunduğu, davacının kişilik haklarına saldırı amacı taşımadığı anlaşıldığından istemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile davalının sorumluluğuna karar verilmesi doğru görülmemiş ve hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 26/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.