Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/3236
Karar No: 2018/2317
Karar Tarihi: 27.03.2018

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2017/3236 Esas 2018/2317 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2017/3236 E.  ,  2018/2317 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :...Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi

    Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... ... aleyhine 25/03/2016 gününde verilen dilekçe ile kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 13/12/2016 günlü karara karşı davacı tarafın istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen 23/03/2017 günlü kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    Davalının adının karar başlığında .... şeklinde yanlış yazılmış olması mahallinde düzeltilebilir maddi hata olarak değerlendirilmiştir.
    Dava, kişilik haklarının ihlalinden kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir.
    Davacı vekili; müvekkilinin... Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı Başkanlığından emekli olan bir öğretim üyesi olduğunu, 11/01/2016 tarihinde kamuoyuna duyurulan “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildirinin 1128 imzacısından biri olduğunu, bildiride Hükümetin ülkenin Güneydoğusunda yürüttüğü operasyonların eleştirildiğini, devletin barış ve çözüm politikaları geliştirmesi gerektiğine işaret edildiğini, bildirinin yayımlanmasının ardından davalının, müvekkilinin de aralarında bulunduğu akademisyenlere yönelik birtakım nitelemelerde bulunarak kişilik haklarına saldırıda bulunduğunu belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
    Davalı vekili; davaya konu bildirinin yayınlanmasının ardından müvekkilinin yaptığı konuşmalarda davacının şahsına yönelik bir ifade kullanmadığını, düşünce açıklaması mahiyetinde sözler kullandığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
    İlk Derece Mahkemesince; davalı tarafın bu konuşmalarda doğrudan davacının kişiliğine yönelik herhangi bir söz söylemediği, davacının isminin hiçbir yerde zikredilmediği, manevi tazminat talep etme hakkının kural olarak eylemden doğrudan zarar gören kişiye tanınmış olduğu, belirli bir grup içinde yer alan bazı kişilere söylenen sözlerin o grup içinde yer alanların tamamını kapsayacağının düşünülemeyeceği, konuşma içeriğinde istisnalardan bahsedildiği, bu istisnanın davacıyı kapsayıp kapsamadığı konusunda açıklık bulunmadığı, ayrıca Cumhurbaşkanı sıfatını haiz davalı tarafından bildiriye karşı eleştiri ve karşı görüş bildirme hakkının kullanıldığının kabulünün gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince; davacının bildiriyi imzaladığını beyan ve ilan etmesi nedeniyle davalının açıkça bu bildiriye yönelik açıklamalarının davacı yönünden matufiyet unsurunu oluşturabileceği, ancak davalının Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olması nedeniyle Devlet tüzel kişiliğine, güvenlik güçlerine yönelik ağır eleştirilere cevap hakkının bulunduğu, davalının tüm açıklamalarının Anayasanın 25. maddesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. maddesi kapsam ve sınırları içinde kaldığı, dolayısıyla manevi tazminat koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Matufiyet kelime anlamı olarak, "yöneliklik, yönelmiş olmaklık" olarak tarif edilmektedir. Özellikle kişilik haklarına saldırı nedeniyle tazminat istemini içeren davalarda söz konusu olan matufiyet şartı, açıkça kanunda yer almamakla birlikte, Yargıtay içtihatlarıyla hukukumuza girmiştir. Matufiyet şartı içtihatlarda adı, sanı, kimliği belli olmasa da ona yöneldiği konusunda kuşku bırakmayacak şekilde ithamlara, yönelimlere yer veren ifadeler olarak kabul edilmektedir.
    Matufiyet yargısal kararlarda, yayın ile şeref ve haysiyetine veya özel yaşamına dolayısıyla kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu iddia eden yönünden varlığı aranan önemli bir koşul olarak tarif edilmiş, matufiyetin varlığını kabul için o yayında veya konuşmada, ya kişinin adından açıkça söz edilmesi ya da konumunun, sıfatının gösterilmesi veya bunlardan söz edilmese dahi yayın içeriğinden bu kişinin amaçlandığı, sözlerin ona yönelik olduğunun anlaşılması veya anlaşılabilir olması şartları aranmıştır.
    Hukuka aykırı eylemde bulunan kişi mağdurun ismini açıkça belirtmemiş veya isnat ettiği fiili üstü kapalı bir biçimde geçiştirmişse, isnadın mahiyetinde ve mağdurun şahsına matufiyetinde tereddüt edilmeyecek derecede karineler varsa, hem isim zikredilmiş, hem de hakaret vaki olmuş sayılır (Hukuk Genel Kurulu 16/09/2015 gün ve 2014/4-85 E 2015/1774 K- 07/07/2010 gün ve 2010/4-377 E 2010/365 K).
    Bu ilke ve açıklamalar kapsamında; davaya konu söz ve ifadelerde, davacının isminin açıkça zikredilmediği anlaşıldığından, başka bir deyişle davaya konu açıklamalarda davacının kastedildiği anlaşılamadığından davalının eyleminin davacıya matuf olmadığının kabulü gerekir.
    O halde, Bölge Adliye Mahkemesinin esastan redde ilişkin kararı, matufiyet unsurunun gerçekleşmediği gerekçesiyle ve sonuç itibariyle doğru olduğundan davacı vekilinin yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün HMK 370/1. maddesi gereğince ONANMASINA, HMK 302/5 ve 373. maddeleri uyarınca dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine ve aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 27/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.












    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi