Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/6617
Karar No: 2018/3434

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/6617 Esas 2018/3434 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2016/6617 E.  ,  2018/3434 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:


    K A R A R


    Davacı vekili 05/08/2014 havale tarihli dilekçesi ile; tapuda ...ili, ... ilçesi ... köyü 111 ada 44 nolu parselin ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/139 Esas 2007/313 Karar sayılı kararı ile orman vasfında olduğu gerekçesi ile iptal edildiğini, kararların kesinleştiğini, müvekkiline ait tapu kaydının herhangi bir bedel ödenmeden iptal edildiğinden zarara uğradıklarını, bu nedenle davalarının kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile; şimdilik 20000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile yargılama giderlerinin ve kanunu vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davacı vekilinin 29/02/2016 tarihli dilekçesi ile dava dilekçelerinde talep edilen 20000 TL dava değerini toplam 131611,27 TL olarak ıslah ettiklerini, tapu iptal ve tescil dosyasının kesinleştiği 27/05/2008 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ettiği, ıslah harcını yatırdığı anlaşılmıştır.
    Mahkemece yapılan yargılama sonucu davacının davasının kabulüne,
    Buna göre; toplam 131611,27 TL tazminat bedelinin, 20000,00 TL"sinin dava tarihinden, bakiye kısmına ıslah dilekçesinin harçlandırıldığı 29/02/2016 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, TMK"nın 1007. maddesi gereğince tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkemece yapılan inceleme, araştırma ve uygulama hükme yeterli değildir. Şöyle ki; dosya içeriği ve toplanan delillerden; tazminat istemine dayanak yapılan eski 422 parsel 17750 m2 yüzölçümü ve tarla vasfı ile 1964 yılında Mustafa Ergin adına tescil edilmiş, 25.01.1965 tarihinde ... adına adına tescil edilmiş, 2005 yılında 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi gereğince yapılan çalışmalar sonucu; 111 ada 44 parsel sayılı ve 14987 m2 yüzölçümü ile davacı adına tescil edilmiş, daha sonra Orman Yönetimi tarafından açılan, Hazinece müdahil olunan ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/139 Esas 2007/313 Karar sayılı ilamı sonucu (C) harfli 11524,63 kısmının orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verilmiş hüküm 27/05/2008 tarihinde kesinleşmiş, eldeki dava ise 05/08/2014 tarihinde açılmıştır.
    4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında
    -2- 2016/6617-2018/3434


    meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı). Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. 4721 sayılı TMK’nın 705/2. maddesi uyarınca tapu iptali ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır. Dolayısıyla bu tür bir dava, taşınmazların mülkiyetlerinin yitirilmesine ilişkin iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarihten sonra açılabileceğinden, mülkiyetin kaybedildiği tarih itibariyle de taşınmazların değerinin tespit edilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Zararın meydana geldiği tarihe göre, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise gelir metodu yöntemi ile, arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
    Bu bilgiler ışığında somut olaya bakıldığında; Devlet ormanları özel mülkiyete konu olamayacak ise de, genel arazi kadastrosu sırasında taşınmaz hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenerek tapu kütüğünün gerçek kişi adına oluşturulduğu, bu şekilde tapu sicili hatalı olarak tutulduğundan, TMK"nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacının gerçek zararının tazmininin gerektiği açıktır. Tapusu iptal edilen taşınmazların arazi niteliğinde oldukları hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ancak, gerçek zararın, tapu iptal kararının kesinleşme günündeki net gelir metoduna göre hesaplanması zorunlu iken, mahkemece dava tarihi olan 2014 yılı resmî rakamları esas alınarak yapılan değerlendirme sonucu bulunan değerin tapu iptal kararın kesinleştiği 2008 yılına endekslemek sureti ile bulunan değere göre hüküm kurulması doğru değildir.
    Diğer taraftan hükme dayanak yapılan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen raporda; çekişmeli taşınmazın arsa niteliğinde bulunmadığı,taşınmazın kısmen meşe, gürgen, kayın vb. orman ağaçları, kısmen kapama fındık ağaçlarının yer aldığı açıklanıp orman ağaçlarının bulunduğu alanın orman ağaçlarının kerestelik tomruk geliri ve yakacak odun geliri üzerinden, kalan kesimi için fındıklık geliri üzerinden değerleri belirlenmiştir. Çekişmeli taşınmazda bulunan orman ağaçların dikme olmayıp doğal yollarla oluşan orman ağaçlarının bulunduğu belirtildiği halde anılan kesimin arazi niteliği itibariyle çevredeki ekilebilir ürünler araştırılıp net gelir metodu ile gerçek değerinin tespit edilmesi gerekirken orman ağaçlarının kerestelik tomruk geliri ve yakacak odun geliri üzerinden m2 birim fiyatının belirlenmesi de doğru görülmemiştir.
    O halde çekişmeli taşınmaz arazi niteliğinde olduğundan çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtildikten sonra konunun uzmanı bilirkişiler aracılığıyla yeniden keşif yapılarak, taşınmazın sulu-kuru olup olmadıkları, bitki örtüsü, yerleşim alanlarına uzaklıkları, iklim şartları, arazilerin toprak ve topoğrafik yapıları ve bölgelerindeki konumları gözetilerek taşınmazın ağaçlık olan bölümü yönünden tarla niteliği itibariyle, kapama fındık bahçesi ise fındıklık olarak, kapama fındık bahçesi niteliğinde değil ise tarla niteliği itibariyle çevredeki ekilebilir ürünler araştırılıp elde edilen verilere uygun biçimde değerlendirme yapılıp net gelir yöntemiyle üzerindeki fındık ağaçların ise değerlendirme tarihindeki ilçe tarım müdürlüğü verilerine göre maktu değerlerinin tespit edilmesi, taşınmazın sulu kuru olup olmadığı da araştırılarak uygulanacak kapital faiz oranının belirlenmesi,tapu iptali ve tescil davalarının kesinleştiği tarihteki gerçek değerlerinin hesaplattırılması, taşınmazların varsa mütemmim cüzleri, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerleri bayındırlık birim fiyatları ve yıpranma oranları gözetilerek değerlendirme tarihine göre tespit ettirilmesi, bu


    -3- 2016/6617-2018/3434

    şekilde tapusu iptal edilen taşınmazların zemin değeri, var ise üzerindeki mütemmim cüz, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerleri esas alınarak tapu sahibinin oluşan gerçek zararının saptanması gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 03/05/2018 günü oy birliği ile karar verildi.










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi