20. Hukuk Dairesi 2016/8312 E. , 2018/3435 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVACILAR : ... ve Ark.
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili 14/05/2015 havale tarihli dilekçesinde özetle; ...ili, ...ilçesi, ... mevkii, 970 sayılı parselin davacıların murisi ... a ait iken ...1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/295 E. - 2010/70 K. sayılı dosyasında verilen karar ile tapusu iptal edilerek Hazine adına tesciline karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini belirterek dava konusu taşınmazın rayiç bedelinin fazlaya dair haklarının saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00.-TL"sinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 30/12/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile talep ettikleri tazminat miktarını 123765,298.-TL’ye artırmış, alacağın tamamına tapu iptal ve tescil kararının kesinleştiği tarihten faiz işletilmesini istemiş, ıslah harcını da aynı gün yatırmıştır.
Mahkemece; davanın kabulüne, 123765,30.-TL"nin 20.12.2010 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK’nın 1007. maddesine dayalı olarak açılan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece kurulan hüküm usul ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; dosya içeriği ve toplanan delillerden; ...ilçesi, ... mevkiinde bulunan 970 parsel sayılı taşınmazın 1958 yılında yapılan kadastro sırasında; 1000 m2 yüzölçümü ve tarla vasfı ile davacıların murisi Salih Savaş adına tespit ve tescil edildiği, Orman Yönetimi tarafından açılan dava sonucu ...1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/295 E. - 2010/70 K. sayılı ilamıyla taşınmazın tamamının tapusunun iptaline ve orman vasfı ile tesciline karar verildiği, yenileme kadastrosu sırasında taşınmazın 487 ada 1 parsel sayısı, 969,83 m2 yüzölçümü ve orman vasfı ile Hazine adına tescil edildiği, tapu iptal ve tescil hükmünün 23/12/2010 tarihinde kesinleştiği, 14/05/2015 tarihinde ise eldeki dava açıldığı anlaşılmıştır.
4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.;
- 2 -
2016/8312 - 2018/3435
29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı). Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. 4721 sayılı TMK’nın 705/2. maddesi uyarınca tapu iptali ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır. Dolayısıyla bu tür bir dava, taşınmazların mülkiyetlerinin yitirilmesine ilişkin iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarihten sonra açılabileceğinden, mülkiyetin kaybedildiği tarih itibariyle de taşınmazların değerinin tespit edilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Zararın meydana geldiği tarihe göre, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliğinin arazi olduğu ve değerinin gelir metodu yöntemi hesaplanması noktasında taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Ancak; tazminata konu taşınmaza tapu iptal kararının kesinleştiği tarih olan 23/12/2010 tarihi ilçe tarım müdürlüğünün o yörede ekilen münavebe ürünlerine ilişkin gelir gider tablosu esas alınmak suretiyle değer biçilmesi gerekirken, bu husus gözetilmeden, 2014 yılı resmi verilerine göre tespit edilen metrekare birim fiyatına endeks uygulanmak suretiyle değer biçen bilirkişi kurulu raporu doğrultusunda hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, tazminata konu taşınmazın konumu ve bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özellikleri nedeni ile % 420 oranında objektif değer artışı uygulanmasına rağmen şehir haritası üzerinde taşınmazın konumunu gösteren bilirkişi raporu alınmak sureti ile bu değer artışı oranının yüksek olup olmadığı, taşınmazın imar parsellerine yakın olup olmadığı denetlenmeden hüküm kurulmuş olması da doğru değildir.
O halde mahkemece, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda, net gelir yöntemine göre ve tapu iptaline ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği tarih itibarıyla taşınmazda meydana gelen gerçek zarar miktarı belirlenmeli, değerlendirme tarihi olan tapu iptal kararının kesinleştiği 2010 yılına ait ürün maliyet ve verim cetvelleri de ilçe tarım müdürlüğünden getirtilerek ve bilirkişilerden uygulanacak objektif değer artışını gerekçelendirdikleri, taşınmazın konumunu ve çevresindeki yakın imar parsellerini de gösterecekleri kroki hazırlamaları istenerek raporu denetleme imkanı sağlanmalı ve oluşacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 03/05/2018 günü oy birliğiyle karar verildi.