1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı vekili, işe iade davasının kesinleşmesinin ardından işverene süresinde başvurulduğu halde işçinin işe başlatılmadığını belirterek kıdem tazminatı alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece, dosya içeriği ve bilirkişi raporunda yer alan hesaplamalara göre alacak hüküm altına alınmıştır.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 120. maddesi yollamasıyla yürürlükte olan 1475 sayılı Kanun"un 14. maddesinde iş sözleşmesinin kıdem tazminatına hak edilebilecek şekilde son bulduğu haller sayılarak, hizmet sözleşmesinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödeneceği düzenlenmiştir.
Somut olayda, kesinleşen işe iade davasının ardından, süresinde başvuran davacı işçi işverence işe başlatılmamıştır. Davacı, şube müdürü ve kapsam dışı personeldir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, kıdem tazminatı alacağı, “..4857 sayılı Kanun"un 120. maddesi ve 1475 sayılı Kanun"un 14. maddesi gereği” açıklamasıyla, yıllık 45 gün üzerinden hesaplanmıştır. Belirtilen kanun hükmü karşısında, her tam yıl için 45 gün üzerinden hesaplama yapılmasının sebebi dosya arasında bulunan belgelere göre denetlenememektedir. Davacının iş sözleşmesi dosyada yer almamaktadır. Mahkemece, iş sözleşmesi de getirtilerek, davacıya her çalışma yılı için 45 günlük ücretten kıdem tazminatı ödemesi yapılmasını gerektirir bir sözleşme hükmü bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Taraflar arasında bu tür bir düzenleme yer almıyorsa, kıdem tazminatı alacağı kanun düzenlemesinde yer aldığı şekilde yaptırılarak hüküm altına alınmalıdır. Denetlenemeyen bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 22.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.