Davacı vekili; müşteri temsilcisi olan davacının iş sözleşmesinin haklı veya geçerli sebep olmadan feshedildiğini belirterek, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücret ve diğer haklarının belirlenmesini istemiştir.
Davalı taraf duruşmaya gelmediği gibi cevap dilekçesi de vermemiştir.
Mahkemece usulüne uygun tebligata rağmen duruşmalara katılmayan cevap vermeyen davalının davasını ispatlayamadığından kabul kararı verilmiştir.
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; dava dilekçesi, ihtarlı müzekkere ve gerekçeli kararın usülüne uygun tebliğ edilmediğini, çağrı merkezi olarak hizmet veren şirketin haftanın yedi günü sabah 07.00- gece 02.00"ye kadar açık olduğunu, dava dilekçesinin muhatabın tevziat saatleri arasında kapalı olması sebebi ile muhtarlığa tebliğ edildiğini, ihtarlı müzekkerenin şirket çalışanı A. K."a tebliğ edildiğini, limited şirket olarak şirket yetkilisi, yoksa imzaya yetkili şirket çalışanına tebliğ edilmesi gerektiğini ancak A. K."ın şirket yetkilisi olmadığını, çalışanı olduğunu, gerekçeli kararın ise yetkili yok, D. B. beyanından anlaşılmıştır notunun düşüldüğünü ancak öyle bir çalışan olmadığını ve tebligatta belirtilen kişinin kim olduğunun bilinmediğini beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Tebligat yapılacak kişinin, tebliğ evrakında belirtilen adreste bulunmaması ve bu sebeple tebligat yapılamaması halinde adres araştırması yapılmalıdır.
Tebligatın muhatabı adresinde oturmakla birlikte, tebliğ yapıldığı sırada kendisi veya kendisi adına tebliği alacak kimseler adreste bulunmaz, kısaca adres kapalı ise, adreste bulunmama sebebinin komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti, meclis üyesi, zabıta veya memurlardan öğrenilmesi, tebliğ tutanağına yazılması ve beyanına başvurulan kişiye imzalatılması, imzadan çekinilmesi halinde tebliğ mazbatasına bunun da yazılması ve tebliğ evrakını dağıtan memurun imzalaması gerekir. Dağıtım saatinden sonra muhatap veya tebliği alacak kimseler dönecek ise, tebliğin 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21. maddesine göre, birkaç gün adreste yoklar ise aynı Kanun"un 20. maddesine göre yapılacaktır. 21. maddeye göre yapılan tebligatta, 2 numaralı ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih tebliğ tarihi sayılırken, 20. maddeye göre tebliğde, tebliğ 2 numaralı ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihten itibaren onbeş gün sonra tebliğ edilmiş sayılacaktır. 2 numaralı ihbarname kapıya asılması dışında tebliğ evrakının dağıtım yapan memur tarafından muhtar, ihtiyar heyeti üyeleri, zabıta amir veya memurlarından birine imza karşılığı teslim edilmelidir. Kapıya yapıştırılan ihbarnameye de tebliğ evrakının teslim edildiği görevlinin adı ve soyadı yazılmalıdır. Tebliğ evrakını alan bu kişiler, tebligat evrakını muhataba teslim etmelidir.
Ayrıca bu işlemlerden sonra tebliğ olunacak kişiye keyfiyetin haber verilmesi için en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya bildirim yapılması zorunludur. Tebligat işlemlerinde bu sıraya uyulmalıdır. Aksi halde tebliğ usulsüz ve geçersiz olur.
Tebligat yapılacak kişinin nereye gittiği ve ne zaman döneceği belli değilse, tebligatı alacak kişi ölmüş veya gösterilen adreste daimi olarak ayrılmış ve yeni adresi de tebligat memurunca saptanmamış ise tebligat evrakına bu durum açıkça yazılmalı ve tebligat evrakı bila tebliğ çıkış merciine iade edilmelidir.
7201 sayılı Kanun’un 35/son maddesi ile daha önce tebligat yapılamayan adrese de aynı madde uyarınca tebliğ yapılma olanağı getirilmiştir. Buna göre taraflar arasında yapılan, imzası resmi makamlar önünde ikrar olunmuş sözleşmelerde belirtilen adresler ile kamu kurum ve kuruluşları ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına, ticaret sicillerine ve esnaf ve sanatkârlar sicillerine verilen en son adreslerdeki değişiklikler hakkında da 35. madde hükümlerin uygulanmalıdır.
Somut olayımızda meşruhatları içeren duruşma gün saat bildirir dava dilekçesi ekli tebligatın davalı şirket adresine gönderildiği, davalının işyerinin kapalı olması sebebi ile tebligatın muhtara yapıldığı, 2 nolu haber kağıdının kapıya yapıştırıldığı, N. A."ın imzası bulunduğu, imzalayan kişinin komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, kim olduğunun belirtilmediği, dava devam ederken davalı şirketin aynı adresine ihtarlı müzekkere gönderildiği ve şirketin imzaya yetkili çalışanı A. K. adına tebliğ yapıldığının belirtildiği, davalı temyiz dilekçesinde Ali Kılıç"ın şirket yetkilisi olmadığını şirket çalışanı olduğunu beyan ettiği, gerekçeli karara ilişkin tebligatın ise "yetkili yok, tevziat saatleri... aşağıda imzası..., ...imza vermeyen D. B. beyanından anlaşılmıştır"notu düşülerek muhtarlığa bırakıldığı, D. B."ın kim olduğu ve tebligatta yazılı açıklamaların net olarak belirtilmediği anlaşılmaktadır.
7201 sayılı Kanun’un 12. ve 13. maddeleri uyarınca, tüzel kişilere tebliğ yetkili temsilcilerine, bunlar birden fazla ise yalnız birine yapılır. Temsile yetkili kişinin herhangi bir sebeple tebliğ yapıldığı sırada işyerinde bulunmaması veya bizzat alamayacak durumda olması halinde, kendisinden sonra gelen bir kimse veya evrak müdürüne, bu da olanaklı değilse, tüzel kişinin o yerdeki memur veya işçilerinden birine yapılmalıdır. Bu sıraya uyulması yasal zorunluluk olup, aksi takdirde tebligat usulsüz sayılacaktır. Tebligat tüzel kişinin yetkili temsilcisine yapılmamış ve sıralı kişilere yapılmışsa, bunun nedenlerinin açıkça ve ayrıntılı olarak tebligat mazbatasına yazılması gerekir. Yukarıdaki açıklamalar ışığı altında değerlendirildiğinde, dava dilekçesinin ve duruşma gününün tebliğ işlemlerinin, yasal mevzuat kapsamında yöntemince yapılmadığı ve bu sebeple geçersiz olduğu açıktır.
Bu sebeple, davalıya Anayasa’nın 36. maddesinde de açıklanan savunma hakkını kullanabilmesi için dava dilekçesi ve davetiyenin Tebligat Kanunu ve ilgili tüzük hükümlerine uygun şekilde tebliğ edilmesi zorunludur. Kamu düzenine ilişkin bu yönün gözardı edilerek, davalının yokluğunda yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozma sebebidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 23.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.