22. Hukuk Dairesi 2014/12136 E. , 2014/14261 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Kuşadası 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 24/01/2013
NUMARASI : 2010/240-2013/40
Hüküm süresi içinde duruşmalı olarak davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş ise de; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 438. maddesi gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, yıllık izne ayrıldığı 2009 yılı Temmuz ayında izin dönüşünde işe başlatılmamak suretiyle müvekkilinin iş sözleşmesinin haksız şekilde işverence feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla mesai ve ulusal bayram genel tatil alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, iş sözleşmesinin davacının devamsızlığı sebebiyle haklı sebeple feshedildiğini, davacının herhangi bir alacağının bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- İş sözleşmesinin, işçinin devamsızlıkta bulunması sebebiyle işverence haklı olarak feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık sözkonusudur.
4857 sayılı İş Kanununun 25. maddesinin (II) numaralı bendinin (g) alt bendinde, “işçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmemesi” halinde, işverenin haklı fesih imkanının bulunduğu kurala bağlanmıştır.
Somut olayda, davacı, izin dönüşü işe başlatılmadığını, davalı ise davacının izin dönüşü işe başlamadığını iddia etmektedir. Davacının 08.06.2009-13.07.2009 tarihleri arasında yıllık izin kullanmak istediği dosya içinde bulunan imzası davacı tarafından inkar edilmeyen tarihsiz izin talep formundan anlaşılmakta olup, bu tarihler arasında davacının izinli olduğu konusunda taraflar arasında çekişme yoktur. Uyuşmazlık, izin süresinin hitamında davacının işe başlatılıp başlatılmadığı, işveren bakımından ise işçinin işe gelip gelmediği noktasında toplanmaktadır.
Davacının işverence işe başlatılmadığını ispata yarar herhangi bir belge sunmadığı, bu hususun ispatı bakımından şahit deliline başvurduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Davacı şahitlerinden C.. B.., davacının işten ayrılışı hakkında bilgisi olmadığını, davacının nişanlısı olduğunu bildiren diğer şahit İ.. U.. ise, davacı tarafından verilen bilgileri aktarmış, işe başlatılmama hakkında görgüye dayalı beyanda bulunmamıştır. Diğer yandan, beyanları birbiri ile örtüşen davalı şahitleri, davacının evlendikten sonra çalışmayacağını bildirmek suretiyle yıllık izne ayrıldığını, bundan sonra tekrar işe gelmediğini söylemişlerdir. Bu durumda, davalı tarafça ibraz edilen devamsızlık tutanaklarının aksinin ispat edildiği söylenemeyeceğine göre, feshin haklı sebebe dayanması sebebiyle ihbar ve kıdem tazminatına ilişkin taleplerinin reddine karar verilmesi gerekirken, fesih beyanından sonra devamsızlığa ilişkin tutanak düzenlenmeye devam edildiği gerekçesiyle hatalı değerlendirme ile bu alacakların hüküm altına alınması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 26.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.