Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/10606
Karar No: 2019/6020
Karar Tarihi: 21.11.2019

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/10606 Esas 2019/6020 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2016/10606 E.  ,  2019/6020 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil- tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 21.11.2019 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalılar ... vd. Vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
    -KARAR-
    Dava, hukuki ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.
    Davacı, mirasbırakan annesi ...’nın maliki olduğu ... parsel sayılı taşınmazını 12.05.2008 tarihinde ölünceye kadar bakma akdiyle davalı oğullarına devrettiğini, devir tarihinde mirasbırakanın hukuki ehliyetinin bulunmadığı, ayrıca yapılan devrin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, mirasbırakanın oğlu Türkyılmaz’a verdiği vekaletname ile dava dışı bir araba ve evinin de üçüncü kişilere yakın tarihlerde satıldığını, davalıların mal kaçırması için annelerini etkilediğini ileri sürerek, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tescilini, olmazsa tazminini istemiştir.
    Davalılar, iddiaların haksız ve yersiz olduğunu, ölünceye kadar hasta ve yaşlı olan annelerine baktıklarını, bakım borçlarını yerine getirdiklerini, akit tarihinde mirasbırakanın akli melekelerinin de yerinde olduğunu, mirasbırakanın geriye taşınmazlar bıraktığını, mal kaçırma amacı olsa idi bunları da devredebileceğini bildirip, davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, akit tarihinde mirasbırakanın hukuki ehliyete haiz olduğunun Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulundan alınan rapor ile sabit olduğu, muvazaa iddiasının da kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1938 doğumlu mirasbırakan ...’nın 30.01.2009 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak davacı kızı Yasemin ( 1978 d’lu ) ile davalı oğulları İbrahim ( 1966 d’lu ) ve Türkyılmaz’ı ( 1958 d’lu ) bıraktığı, mirasbırakanın maliki olduğu çekişme konusu 384 parsel sayılı taşınmazını ( 21.104,00 m2’lik incir ve zeytin bahçesi ) 12.05.2008 tarih ve 2694 yevmiye no’lu ölünceye kadar bakma akdi ile davalılara 1/2’şer oranda devrettiği kayden sabittir.
    Hemen belirtilmelidir ki, kamu düzenini ilgilendiren hukuki ehliyetsizlik iddiası üzerinde öncelikle durularak Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulundan alınan rapor ile mirasbırakanın temlik tarihinde fiil ehliyetine sahip olduğu saptanmak suretiyle diğer nedene geçilmesi doğrudur.
    Muris muvazaası hukuksal nedeni yönünden olaya bakıldığında, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin ortaya konulması gerekmektedir. Bu kapsamda,
    Mirasbırakanın ... Noterliği’nin 12.05.2008 tarih ( çekişmeli temlik ile aynı gün ) ve ... yevmiye no’lu vekaletnamesi ile; ... ada ... sayılı parseldeki 4 no’lu bağımsız bölümünü ( dubleks mesken ), ... ada ... sayılı parseldeki 6 no’lu bağımsız bölümünü ( mesken ), ... sayılı parseldeki 7/8 payını ( 12060 m² tarla) ve adına kayıtlı bulunan tüm araçları satmaya, emekli maaşını almaya oğlu ..."ı vekil tayin ettiği, anılan vekaletname kullanılmak suretiyle vekil ...’ın murise ait 1999 model ... plakalı Nissan marka aracı ... 2. Noterliğin’in 26.09.2008 tarihli araç satış sözlemesi ile ..."a 15.150,00 TL bedelle, ... ada ... sayılı parseldeki 6 no’lu bağımsız bölümü ise 04/12/2008 tarih ve ... yev no’lu akit ile ...’a 13.000,00 TL bedelle sattığı, bu devirler nedeniyle ... tarafından ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanılması nedenlerine dayalı dava açıldığı, UYAP üzerinden yapılan sorgulamada bozma sonrası ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 20.01.2016 tarih ve 2015/444 esas 2016/34 karar sayılı ilamı ile davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verildiği, temyiz incelemesinin devam ettiği anlaşılmıştır.
    Davacı tarafından dayanılan davalılara ait yurda giriş ve çıkış kayıtları incelendiğinde, davalı ...’ın 07.01.2006 - 18.03.2007 tarihleri arasında giriş çıkış kayıtlarının olduğu, davalı ...’ın da 07.08.2006 - 04.12.2010 tarihleri arasında giriş çıkış kayıtlarının bulunduğu, İbrahime’e ait akitten sonrakiler incelendiğinde; 07.05.2008 tarihinde giriş yaptığı, 17.05.2008 tarihinde çıkış yaptığı, 09.08.2008 tarihinde giriş yaptığı, 30.08.2008 tarihinde çıkış yaptığı, 06.12.2008 tarihinde giriş yaptığı, 03.01.2009 tarihinde çıkış yaptığı, 31.01.2009 tarihinde giriş yaptığı, murisin de 1 gün öncesinde öldüğü tespit edilmiştir.
    Getirtilen kayıtlardan, murisin ölümü ile geriye ... ada ... sayılı parseldeki 4 no’lu dubleks mesken ile 99 sayılı parseldeki 7/8 payı bıraktığı görülmüştür.
    Dinlenen davacı tanıkları özetle; muris ile kızı ...’in ilgilendiğini, oğulları ve gelinlerinin ilgilenmediğini, murisin fiziksel rahatsızlıklarının bulunduğunu, kızı ...’in bakıcı da tuttuğunu, Almanya ülkesinden emekli maaşı aldığını, ekonomik durumunun iyi olduğunu, mirasbırakanın oturduğu evi hastanede yattığı sırada oğullarının başkasına sattığını, davalı tanıkları ise özetle; murisin başta kızı ... ile arasının iyi olduğunu, daha sonra bozulduğunu, küstüklerini, oğulları ile arasının iyi olduğunu beyan etmişlerdir. Ayrıca ölümünden önce iki yıl kadar bakıcılığını yaptığını beyan eden davalı tanığı ..., kendisini işe alanın ... olduğunu, maaşını ...’ın verdiğini beyan etmiş, ...’nın eşi olan davalı tanığı ... ise, eşinin bakıcı maaşını murisin verdiğini, ...’ın da bazen murise destek olduğunu beyan ettiği anlaşılmıştır.
    Yukarıda yer verilen kayıt, vaka ve beyanlar bir bütün halinde değerlendirildiğinde, mirasbırakan ile davacı kızının altlı üstlü oturdukları, başlangıçta aralarının iyi olduğu, murisin fiziksel rahatsızlıklarının bulunduğu ve kendisi ile kızı ...’in ilgilendiği, ancak tanıkların da beyan ettiği üzere bilahare muris ile kızının arasının açıldığı, bu aşamada davalıların devreye girerek murise ilgi gösterdiği, somut olay özelinde bakıldığında davalıların etkisi ve kızına olan kızgınlığı nedeniyle mirasbırakanın erkek çocuklarını kayırarak onlara daha çok mal bırakma amacı gütmeye başladığı, murise bakan bakıcının maaşını ...’ın verdiği şeklindeki beyanlar ile çelişen davalı tanık beyanlarının bulunduğu, davalılardan İbrahim’in akitten sonra yurda giriş çıkış kayıtları değerlendirildiğinde; murisin bakıma ihtiyaç duyduğu dönemlerde yurt dışında olduğu, hatta murisin ölümünden 27 gün önce yurt dışına çıkıp, ölümünden 1 gün sonra geri döndüğü, davalı ...’in bakım borcunu bir bakıcı aracılığıyla yerine getirdiğine dair herhangi bir tanık beyanı da bulunmadığı, ne var ki çekişmeli taşınmazın ½ payını edindiği, öte yandan mirasbırakanın başka taşınmazlarını satması için davalı ...’a çekişmeli temlik ile aynı gün vekaletname de verdiği, bu vekaletname ile yapılan devirlerin yukarıda yer verilen davaya konu edildiği, bu dava dosyasında aldırılan ATK 4. İhtisas Kurulu’nun raporunda, murise ait ... ada ... sayılı parseldeki 6 no’lu bağımsız bölümün vekil Türkyılmaz tarafından 3. kişiye satışı sırasında ( 04.12.2008 tarihinde ) murisin hastanede yattığı ve hukuki ehliyete haiz olmadığının tespit edildiği, mirasbırakanın ölünceye kadar bakma akdi ile kendisine baktırma amacı gütmediği, davalılar ile birlikte mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak hareket ettiği anlaşılmıştır.
    Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
    Kabule göre, dava konusu taşınmazın 1/3 payı iptal ve tescile konu edilmesine karşın taşınmazın tamamının değeri üzerinden davalılar yararına vekalet ücretine hükmedilmesi de hatalıdır.
    Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 2.037.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21/11/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
    -KARŞI OY-
    Dava, ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olmazsa bedel isteğine ilişkindir.
    Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
    Miras bırakan (1938 doğumlu ..."nın 30.01.2009 tarihinde öldüğü, davacının murisin kızı davalıların da oğulları olduğu, 384 parsel sayılı taşınmaz murise aitken 12.05.2008 tarihinde yarı yarıya davalılara ölünceye kadar bakma akdi ile temlik ettiği kayden sabittir.
    Türk Borçlar Kanunu"nun 611 ve devamı maddelerinde düzenlenen ölünceye kadar bakma sözleşmeleri, bakım borçlusunun bakım alacaklısını ölünceye kadar bakıp gözetmeyi, bakım alacaklısının da bir malvarlığını veya bazı malvarlığı değerlerini ona devretme borcunu üstlendiği sözleşmelerdir.
    Bireylerin yaşlanma ve yaşlılıkta yalnız kalma korkusu ölünceye kadar bakma sözleşmelerinin doğumuna ve yargısal içtihatlarla gelişmesine yol açmıştır.
    Ölünceye kadar bakma sözleşmeleri taraflara hak ve borçlar yükleyen ivazlı sözleşme türlerindendir.
    Öte yandan TBK"nın 611.maddesi bakım alacaklısı yönünden gerçek kişi olması dışında özel bir nitelik ön görmemiş, bakım alacaklısının özel bakım ihtiyacı içinde bulunmasını zorunlu kılmamıştır.
    Bu ihtiyacın akitten sonra doğması ya da bakım alacaklısının ölümüne kadar çok kısa sürmüş bulunması da aktin geçerliliğine etkili olmaz. Bu özelliği itibariyle de talih ve tesadüfe bağlı sözleşmelerdir. Bu bakımdan bakım alacaklılarının akit anında özel bakıma muhtaç olmasını aramak, kanunda bulunmayan bir unsuru ilave etmek olur. Bir başka hususta ölünceye kadar bakma sözleşmelerinde bakım borcunun yerine getirilmediği iddiasını ileri sürmek bakım alacaklısına tanınmış bir haktır. Bakım alacaklısının ölümünden sonra bu iddia mirasçılar tarafından ileri sürülmüş ise dinlenmez. Bakım alacaklısı sağlığında bakım borcunun yerine getirilmediğini ileri sürmemişse ölümü halinde artık bakıldığının kabülu zorunludur.
    Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (6098 sayılı Türk Borçlar Yasasının m.19)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakım gözetilme koşulunu değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 01.04.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
    Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı bunun makul karşılanabilecek sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.
    Somut olaya gelince, muris akit tarihinde 70 yaşında olup, bizzat davacının beyanlarına göre hastadır ve davacı ile aynı apartmanda altlı üstlü oturmaktadır. Murisin davacıdan mal kaçırmasını gerektirir somut bir bilgi ortaya konulamamıştır. Muris sağlığında bakılmadığı iddiası ile bir dava açmadığına göre davalıların bakım borcunu yerine getirdiklerinin kabulü zorunludur. Yine davacı dava dilekçesinde murisin bakımının tarafından yapıldığını ileri sürmüştür. Bu iddia karşısında, murisin kendisine bakan çocuğundan mal kaçırması hayatın olağan akışına aykırıdır. Bir başka hususta, murisin mal kaçırmak gibi bir niyeti olması halinde tüm taşınmazlarını devredebilecekken bunu yapmamış, muristen kalan taşınmazlar ortaklığın giderilmesi davasına konu edilmiştir.
    Tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde temlikin mal kaçırma amacı ile değil, gerçekten bakılmak amacı ile yapıldığı davalıların da bakım borçlarını yerine getirdikleri, akit tarihi itibari ile murisin hukuki ehliyete haiz olduğu da saptandığından davanın tümden reddinin doğru olduğu ve hükmün onanması düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun bozma görüşüne katılamıyorum.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi