22. Hukuk Dairesi 2014/13128 E. , 2014/14290 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 17/02/2014
NUMARASI : 2012/530-2014/131
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalı şirkete ait yurtiçi ve yurtdışındaki şantiyelerde çalıştığını ve iş sözleşmesinin haksız şekilde işverence feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatlarını istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının davalı şirket çalışanı olmadığını, dava dışı G......Limited Şirketi çalışanı olduğunu, davalı şirketin işveren vekili konumunda olduğunu ve davalı şirkete husumet yöneltilemeyeceğini, davacıya ibraname karşılığı kıdem tazminatının ödendiğini bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, dava dışı G..... Ltd. Şirketinin, davalı şirketin Suudi Arabistan’da iş yapabilmesi için Suudi Arabistan kanunlarına göre kurulmuş bir şirket olduğu, davalının husumet itirazının yerinde olmadığı ve davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacıya dava konusu alacaklar ile ilgili ödeme yapılıp yapılmadığı ve davacının aralıklı önceki dönem çalışmalarının kıdem tazminatına esas sürenin tesbitinde nazara alınıp alınmayacağı noktasında toplanmaktadır.4857 sayılı İş Kanunu"nun 120. maddesi uyarınca halen yürürlülüğü devam eden 1475 sayılı İş Kanunu"nun 14/2. maddesi, işçinin aynı işverene bağlı olarak bir ya da değişik işyerlerinde çalıştığı sürelerin kıdem hesabı yönünden birleştirileceğini hükme bağlamıştır. O halde kıdem tazminatına hak kazanmaya dair bir yıllık sürenin hesabında da işçinin daha önceki fasılalı çalışmaları dikkate alınmalıdır. Bununla birlikte, her bir fesih şeklinin kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde gerçekleşmesi hizmet birleştirmesi için gerekli bir şarttır. İşçinin önceki çalışmaları sebebiyle kıdem tazminatı ödenmişse, aynı dönem için iki defa kıdem tazminatı ödenemeyeceğinden, tasfiye edilen dönemin kıdem tazminatı hesabında dikkate alınması mümkün olmaz. Ancak, aynı işverene ait bir ya da değişik işyerlerinde çalışılan süre için kıdem tazminatı ödenmemişse, bu süre aynı işverende geçen sonraki hizmet süresine eklenerek son ücret üzerinden kıdem tazminatı hesaplanmalıdır. Zamanaşımı def"inin ileri sürülmesi halinde önceki çalışma sonrasında ara verilen dönem on yılı aşmışsa, önceki hizmet bakımından kıdem tazminatı hesaplanması mümkün olmaz.
İşçinin iş sözleşmesi feshedilmediği halde çeşitli sebeplerle kıdem tazminatı adı altında yapılan ödemeler avans niteliğinde sayılmalıdır. İşçinin iş sözleşmesinin feshinde kıdem tazminatına hak kazanılması durumunda, işyeri ya da işyerlerinde geçen tüm hizmet sürelerine göre kıdem tazminatı hesaplanmalı, daha önce avans olarak ödenen miktar kanuni faiziyle birlikte mahsup edilmelidir. Dairemizin kararlılık kazanmış olan uygulaması bu doğrultudadır.
Somut olayda, davacının davalı işverene ait işyerlerinde aralıklarla çalıştığı dosya kapsamı itibariyle sabittir. Davalı vekilince dosyaya yabancı dilde hazırlanmış ibranameler, yine yabancı dilde hazırlanmış imzalı makbuzlar sunulmuş, ibranamelerin üzerinde yazılı miktarda kıdem tazminatı ve yıllık izin ücretinin ödendiği savunulmuştur. Mahkemece, ibranamelerin yabancı dilde hazırlanmış olması sebebiyle davacı işçi tarafından içeriğinin anlaşılmasının mümkün olmadığından bahisle, anılan ibranameler nazara alınmamıştır. Söz konusu belgeler, yabancı dilde hazırlanmış olmakla birlikte, belge içeriklerinde rakamlar yer almaktadır. Mahkemece, davacı asıl isticvap olunmaksızın sonuca gidilmesi hatalı olmuştur. Anılan sebeple, yargılama aşamasında sunulan belgelerle ilgili davacı asıl 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 169. ve devamı maddeleri uyarınca isticvap olunmalı ve mahkemece geçerlilik denetimi yapılmalıdır. İşçinin imzasını taşımayan belgelere değer verilmemelidir.
İşçinin imzasını taşıyan, fesihten sonra düzenlenen ve savunma ile çelişmeyen, davaya konu hakların sayıldığı ibranamelere değer verilmeli, salt miktar içermemiş oluşu ibranamenin geçersizliği sonucunu doğurmamalıdır. Miktar içeren ibranameler ise makbuz olarak değerlendirilmelidir. Yabancı dildeki belgeler yönünden, hem Arapça hem de İngilizce bilen konusunda uzman üç kişilik bilirkişi heyetinden yabancı dilde düzenlenen bu belgelerdeki ödemelerin hangi alacağa ilişkin olduğu hususunda denetime elverişli rapor alınmalı, tarafların ödeme belgelerine ilişkin itirazları ve davalının ödeme savunması ile ilgili belgelerin tümü birlikte değerlendirilmelidir.
Davacının aralıklı çalışmalarının herbirinin iş sözleşmesinin feshi ile sonlanıp sonlanmadığı belirlenmeli ve bu feshe göre işçiye kanuni haklarının ödenip ödenmediği tespit olunmalıdır. Feshe göre işçilik haklarının ödendiği belirlendiğinde, önceki çalışmalarının tasfiye edildiği kabul edilmeli ve tazminat hesabı açısından daha sonraki çalışma süresine eklenmemelidir. Ancak yapılan ödemelerin kanuni hakların altında kaldığının anlaşılması halinde yine tasfiye esası benimsenmekle birlikte zamanaşımı def"i sebebiyle zamanaşımına uğramamış dönem için belirlenen fark alacaklar, her bir dönem ücretine göre belirlenmeli ve istekler yönünden karar verilmelidir. İşçinin iş sözleşmesinin feshinde işçilik alacaklarının hiç ödenmediği anlaşıldığında, bu defa aralıklı çalışma süreleri birleştirilmeli ve en son tazminata hak kazanacak şekilde gerçekleşen feshe göre son ücret üzerinden hesaplama yapılarak sonuca gidilmelidir.
Mahkemece, eksik hususlar tamamlanarak bilirkişiden yukarıda belirtilen esaslar dahilinde denetime elverişli rapor alınmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir. Yazılı şekilde eksik inceleme ve araştırmayla karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
3-Öte yandan, taraflar arasında, davacı işçinin brüt ücretinin hangi esaslara göre belirleneceği noktasında da uyuşmazlık bulunmaktadır.
Öncelikle davacının net çıplak ücreti sözleşme hükmüne göre belirlenmiş olup buna göre hesaplamalarda dikkate alınan net ücretin miktarında bir isabetsizlik yoktur. Davacının bilinen net ücretinden bilinmeyen brüt ücreti hesaplanırken eklenecek kesintilerin ne olduğu konusunda anlaşmazlık bulunmaktadır. Bu noktada özellikle davacı işçinin 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 86. maddesinde düzenlenen topluluk sigortasından yararlanıp yararlanmadığı ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçici 6. madde hükümleri de dikkate alınarak isteğe bağlı sigortalılık durumunun ne olduğu belirleyici olacaktır. Mahkemece, bu hususlar açılığa kavuşturulmadan ve davalı tarafın bu yöne ilişkin itirazları karşılanmadan davacı işçinin yurt içinde çalışan işçiler gibi brüt ücretinin tespit edilmesi hatalı olmuştur. Şu halde mahkemece, davacının sigortalılık durumu netleştirilmeli, buna göre de davacının ücretinden kesilmesi gereken primler tespit edildikten sonra brüt ücreti belirlenmelidir. Bundan sonra ise davacının talepleri hakkında karar verilmelidir. Eksik araştırma ve incelemeye dayalı hüküm kurulması da isabetsizdir.
4- Davacının hizmet süresi hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Somut olayda, davacının kesintili olan hizmet süresi belirlenirken hangi işveren nezdinde geçtiği tespit edilmeyen 23.10.2011-06.03.2002 tarihleri arasındaki dönemin de davalı işveren nezdinde geçtiği kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Mahkemece, bu dönemde davacının hangi şirkete bağlı olarak çalıştığı, bu şirketle davalı şirket arasında organik bağ ya da alt işveren -asıl işveren ilişkisi olup olmadığı belirlendikten sonra, davalının bu dönem çalışmasından sorumlu olup olmadığı tespit edilerek sonuca gidilmelidir. Eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
5- Davacının son ücreti hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Kıdem ve ihbar tazminatı, işçinin son giydirilmiş ücreti üzerinden hesaplanmalıdır. Somut olayda; davalı tarafından davacının en son Suudi Riyali ile çalışmasına rağmen ücretinin Amerikan Doları üzerinden hesaplanmasının hatalı olduğu savunulmuştur. Mahkemece bu savunma üzerinde yeterince durulmamıştır. Davacının en son hangi işyerinde çalıştığı ve son ücretinin ne olduğu açık ve tereddüte yer vermeyecek şekilde belirlendikten sonra sonuca gidilmelidir. Eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 26.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.