Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/3466
Karar No: 2019/7156
Karar Tarihi: 25.09.2019

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2019/3466 Esas 2019/7156 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2019/3466 E.  ,  2019/7156 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı; kendi adına vergi kaydı bulunan işletmede davalı ile ortak olduklarını, 10.04.2006 tarihinde ortaklığın feshedildiğini, ortaklığın feshi sonucunda kendisine ait malların hissesini fatura tanzim ederek davalı adına temlik ve devrettiğini, bu malların davalının ticari defter ve kayıtlarına işlendiğini, ancak davalının üç adet fatura bedeli olan 18.777,40 TL"yi ödemediğini, iş bu fatura bedellerinin tahsili amacıyla takip başlattığını, davalının haksız ve kötü niyetli olarak itirazda bulunduğunu ileri sürerek, takibe vaki itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı; davacı ile 2006 yılı başlarında adi ortak olduklarını, davacının iş yerinde bulunan malların değerini fazla göstermek suretiyle yarı hissesini peşin para ile devrettiğini, yapılan anlaşma ile 2005 yılından kalan borçların davacıya ait olacağı, ortaklık süresince kar ve zararının yarı oranda olacağının kabul edildiğini, ancak davacının işletmenin borca batık olduğunu gizlediğini, kendisinin iş yerinin kapanmaması için şirket borçlarını ödemeye başladığını, borçları ödemek suretiyle davacıdan alacaklı duruma geçtiğini, iddia edilen faturalardaki malların gerçekte iş yerinde bulunmayıp sadece muhasebe kayıtlarında mevcut mallar olduğunu, kendisinin davacıya borcu bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece; davacının davasını ispat edemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı tarafça temyizi üzerine Yargıtay 7. HD"nin 26.09.2013 tarih 2012/5474 E. - 2013/15559 K. sayılı ilamı ile; ""Davacının yemin deliline dayandığı da dikkate alınarak adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine dair 6098 Sayılı TBK"nun 639, 642, 643 ve 644. madde hükümleri dikkate alınarak fesih ve tasfiyeye karar verilmesi gerektiği""nden bahisle bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece bozmaya uyma kararı verilerek yapılan yargılama neticesinde; uyuşmazlığın adi ortaklığın tasfiyesi olarak değerlendirilmesi gerektiği, alınan bilirkişi raporunda davacıya ödenmesi gereken miktarın bulunmadığı, davacının iddia ettiği hususta davalıya mal teslim ettiğine ilişkin dosyaya delil sunmadığı ve yemin deliline dayanmadığı gerekçesi ile ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş,hükmün davacı tarafça temyizi üzerine Dairemizin 03.10.2018 tarih 2016/22311 E. - 2018/9473 K. sayılı ilamı ile; taraflar arasında geçerli bir adi ortaklık ilişkisinin kurulduğu kabul edilerek mahkemece; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınarak Türk Borçlar Kanununun 642. madde ve devamı hükümlerine göre tasfiye işleminin gerçekleştirilmesi gerektiğinden bahisle bozma kararı verilmiştir.
    Mahkemece bozmaya uyma kararı verilerek yapılan yargılama neticesinde;davanın kısmen kabulü ile davacı ve davalı arasındaki ortaklığın feshi ve tasfiye memurluğunun 19/02/2019 tarihli raporunda belirtildiği şekilde tasfiyesine, bu sebeple davalının Ereğli İcra Müdürlüğünün 2006/3999 E sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 5.670,15 TL asıl alacak yönünden kaldığı yerden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,davacının icra inkar tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine, karar verilmiş, hüküm; taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
    1-Her ne kadar mahkemece; bozmaya uyma kararı verilmiş ise de bozma gerekleri tam olarak yerine getirilememiştir. Şöyle ki,mahkemece yargılama sürecinde uyuşmazlığın çözümü için, dosya bilirkişi emekli icra müdürü ... "a gönderilmiş, 25/02/2019 havale tarihli raporunda ; davacının ve davalının adi ortaklığından dolayı 5.670,15 TL"nin davacıya, 5.670,15 TL"nin de davalıya ait olmak üzere adi ortaklığın tasfiyesine ve adi ortaklığın bu şekilde kapatılması gerektiği beyan edilmiş,bu rapor hükme dayanak yapılmıştır.
    Tüm dosya kapsamından; taraflar arasında; temizlik malzemesi satışı ve halı yıkama hususunda bir adi ortaklık olduğu anlaşılmaktadır. Davacı tarafça; taraflar arasında, yargılama sırasında varlığı ispat edilen ortaklığın, fesih ve tasfiyesi talep edilmiş olup, bu durumda tasfiyenin mahkemece bizzat yapılması gerekmektedir.
    Adi ortaklık ilişkisi, TBK"nın 639.maddesinde sayılan sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi ile sona erer. Bu şekilde ortaklığın sona ermesinin başlıca iki sonucu ortaya çıkar. Bunlardan ilki, yöneticilerin görevlerinin sona ermesi, diğeri de ortaklığın tasfiyesidir.
    Tasfiye, ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleriyle alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sonlandırılması, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır.
    Tasfiye usulünü düzenleyen TBK"nın 644.maddesi gereğince; ortaklığın sona ermesi hâlinde tasfiye, yönetici olmayan ortaklar da dâhil olmak üzere, bütün ortakların elbirliğiyle yapılır. Ancak, ortaklık sözleşmesinde, ortaklardan biri tarafından kendi adına ve ortaklık hesabına belirli bazı işlemlerin yapılması öngörülmüşse, bu ortak, ortaklığın sona ermesinden sonra da o işlemleri tek başına yapmak ve diğerlerine hesap vermekle yükümlüdür.
    Ortaklar, tasfiye işlerini yürütmek üzere tasfiye görevlisi atayabilirler. Bu konuda anlaşamamaları hâlinde, ortaklardan her biri, tasfiye görevlisinin hâkim tarafından atanması isteminde bulunabilir.
    Tasfiye görevlisine ödenecek ücret, sözleşmede buna ilişkin bir hüküm veya ortaklarca oy birliğiyle verilmiş bir karar yoksa tasfiyenin gerektirdiği emek ile ortaklık malvarlığının geliri göz önünde tutularak hâkim tarafından belirlenir ve ortaklık malvarlığından, buna imkân bulunamazsa, ortaklardan müteselsilen karşılanır. Tasfiye usulüne veya tasfiye sonucunda her bir ortağa dağıtılacak paya ilişkin olarak doğabilecek uyuşmazlıklar, ilgililerin istemi üzerine hâkim tarafından çözüme bağlanır.
    Aynı yasanın kazanç ve zararın paylaşımı başlıklı 643. maddesi gereğince; ortaklığın borçları ödendikten, ortaklardan her birinin ortaklığa verdiği avanslarla, ortaklık için yaptığı giderler ve koymuş olduğu katılım payı geri verildikten sonra bir şey artarsa, bu kazancın ortaklar arasında paylaştırılır. Ortaklığın, borçlar, giderler ve avanslar ödendikten sonra kalan varlığı, ortakların koydukları katılım paylarının geri verilmesine yetmezse, zarar ortaklar arasında paylaşılır.
    Katılım payı olarak bir şeyin mülkiyetini koyan ortak, ortaklığın sona ermesi üzerine yapılacak tasfiye sonucunda, o şeyi olduğu gibi geri alamaz; ancak koyduğu katılım payına ne değer biçilmişse, o değeri isteyebilir. Bu değer belirlenmemişse, geri alma, o şeyin katılım payı olarak konduğu zamandaki değeri üzerinden yapılır.( TBK" nun 642. md.)
    Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, her ortağın kazanç ve zarardaki payı, katılım payının değerine ve niteliğine bakılmaksızın eşittir. Sözleşmede ortakların kazanç veya zarara katılım paylarından biri belirlenmişse bu belirleme, diğerindeki payı da ifade eder. Bir ortağın zarara katılmaksızın yalnız kazanca katılacağına ilişkin anlaşma, ancak katılma payı olarak yalnızca emeğini koymuş olan ortak için geçerlidir.
    Hal böyle olunca mahkemece; ortakların anlaşarak tasfiye memuru belirlemelerini istemek; bu konuda anlaşamamaları halinde tasfiye işlemini gerçekleştirecek, ortaklığın faaliyet alanına göre konusunda uzman bir kişiyi tasfiye memuru olarak resen atamak olmalıdır.
    Bundan sonra ise, tasfiye işlemleri; hakim tarafından öngörülecek üçer aylık (uyuşmazlığın mahiyetine göre süreler uzatılıp kısaltılabilir) dönemlerde tasfiye memuru tarafından 3 aşamada gerçekleştirilmelidir.
    Birinci aşamada; ortaklığın sona erdiği tarih itibariyle ortaklığın tüm malvarlığı (aktif ve pasifi ile birlikte) belirlenmeli, yönetici ve idareci ortaktan ortaklık hesabını gösterir hesap istenmeli, verilen hesapta uyuşmazlık çıktığı takdirde, taraflardan delilleri sorularak toplanmalı, tasfiye memurunun belirlediği malvarlığı bilançosu taraflara tebliğ edilmeli, bu husustaki itirazları da karşılanıp, toplanacak delillere göre değerlendirilmelidir.
    İkinci aşamada; ortaklığın malvarlığına ilişkin satış ve nakde çevirme işlemi (TMK"nın 634. vd. maddelerinde düzenlenen resmi tasfiye işlemi kıyasen uygulanmak suretiyle) gerçekleştirilmeli, şayet bu mallar mevcut değilse değerleri bilirkişi marifetiyle saptanmalıdır.
    Üçüncü ve son aşamada ise; yukarıdaki işlemler sonucu oluşan değerden, öncelikle ortaklığın borçları ödenmeli ve ortaklardan her birinin, ortaklığa verdiği avanslar ile ortaklık için yaptığı giderler ve katılım payı geri verilmeli, bundan sonra bir şey artarsa, bu kazanç veya (ortaklığın, borçlar, giderler ve avanslar ödendikten sonra kalan varlığı, ortakların koydukları katılım paylarının geri verilmesine yetmezse) zarar da belirlenerek ortaklara paylaştırılmak üzere son bilanço düzenlenmelidir.
    Bu aşamalardan sonra ise; tasfiye memurunun yaptığı tasfiye işleminin sonuç bilançosuna göre hakim, (HMK"nun 297.maddesi uyarınca) tarafların hak ve yükümlülüklerini saptayıp, tasfiye işlemini sonlandırmalı ve bu doğrultuda hüküm oluşturmalıdır.
    O halde, mahkemece; bütün bu açıklamalar ışığında, uyuşmazlığın; yukarıda açıklanan maddeler halinde belirtilen sıra ve yöntem izlenerek çözüme kavuşturulması suretiyle hasıl olacak sonuç dairesinde hüküm tesis edilmesi gerekirken, eksik inceleme ile bilirkişiye dosya gönderilip işten el çekilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    O halde mahkemece, bozma ilamı gerekleri yerine getirilmek sureti ile, taraflar arasında geçerli bir adi ortaklık ilişkisinin kurulduğu kabul edilerek mahkemece; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınarak Türk Borçlar Kanununun 642. madde ve devamı hükümlerine göre tasfiye işleminin gerçekleştirilmesi, uzman bilirkişi heyetinden denetime elverişli, bilimsel verilere uygun alınacak rapor sonucuna göre davacının talebi dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken, açıklanan hususlar gözönünde bulundurulmadan yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    2-Tarafların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelemesine yer olmadığına karar verilmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK" un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK" un 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.09.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.














    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi