3. Hukuk Dairesi 2018/465 E. , 2019/7201 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki asıl dava tazminat, birleşen davada itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı/birleşen dosya davacısı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, kiracı olduğu ve cafe olarak işlettiği taşınmazı davalı şirketin satın aldığını ve kendisine hiçbir ihtar yapmadan taşınmazın bulunduğu iş hanını yıkmaya başladığını, tahliyeyi sağlayabilmek için elektrik sayacını söktüğünü, işhanı girişini kapattığını, merdivenleri tahrip edip müşterilerin cafeye gelmesini engellediğini belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla işyerine yaptığı masraflar için 1.000,-TL, müşteri kaybı nedeniyle 1.000,-TL, işyeri devir bedeli olarak 1.000,-TL, umulan gelir kaybı nedeniyle 1.000,-TL, çalıştırılan işçi nedeniyle uğranılan kayıp için 1.000,-TL ile manevi tazminat olarak 5.000-TL olmak üzere toplam 10.000-TL nin faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 05.06.2017 tarihinde maddi tazminat talebini alınan bilirkişi raporu doğrultusunda 13.509,00 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı, kendisine atfedilecek herhangi bir kusur bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuş, birleşen dosya ile de; kiracı tarafından taşınmazın terk edildiğini, tahliye sırasında da taşınmazda bulunan demirbaşlara zarar verildiğini, mevcut zarar ile taşınmazın tahliye edilmiş olduğu hususunun Konya 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/33 D.iş sayılı dosyasıyla tespit edildiğini, bu dosyada belirtilen hasar bedelinin tahsili amaçlı takip başlattığını ancak kiracının haksız olarak itiraz ederek takibi durdurduğunu belirterek haksız itirazın iptali ile %20 oranında icra-inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; asıl davanın kısmen kabulü ile 1.000 TL işçi çalıştırma ile ilgili maddi zarar ve 2.000 TL manevi zararın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen karar, Yargıtay 6.H.D.nin 05/10/2016 tarih ve 2015/9887-2016/5706 E/K sayılı ilamı ile, birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hüküm onanarak, asıl davaya yönelik olarak verilen hüküm, mesken niteliğindeki taşınmazın kiraya verenin muvafakatı ile işyeri olarak kullanılmasına yönelik yapılan masrafların davacı kiracı tarafından talep edilmesinde bir usulsüzlük bulunmadığı gözetilerek Mahkemece yapılan imalatların neler olduğu tespit edilip yapıldığı tarihteki değerlerinden yıpranma payı düşülerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği ayrıca 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu hükümlerine aykırı davranış ile davacının kişilik haklarına saldırı yapıldığından bahsedilemeyeceği gibi, haksız tahliye kararı durumunda, manevi tazminat ile sorumlu tutulacağına ilişkin bir düzenleme de bulunmadığına göre manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; davacının 05.06.2017 tarihli ıslah dilekçesi de dikkate alınarak asıl davanın kısmen kabulü ile toplam 13.509,00-TL maddi zararın davalıdan tahsiline, birleşen davanın reddine karar verilmiş; hüküm davalı-birleşen dosya davacısı tarafından temyiz edilmiştir.
1-)Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı-birleşen dosya davacısının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Islah, taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini, bir defaya mahsus olmak üzere kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan ve karşı tarafın onayını gerektirmeyen bir yoldur. HMK" nun 176. Maddesinde ıslah; “taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir" olarak tanımlanmıştır.
Aynı Kanun"un müteakip 177.maddesinde ise, ıslahın tahkikata tabi olan davalarda tahkikat bitinceye kadar yapılabileceği öngörülmüş olduğundan ve temyiz faslında da, bozmadan sonra dahi ıslahın olanaklı bulunduğuna dair açık veya örtülü bir hüküm yer almadığından, Kanunun bu olanağı bir devre ve zaman ile sınırlandırdığı kabul edilme ve bu nedenle bozmadan sonra ıslahın mümkün olmadığı sonucuna varılması zorunludur.
Nitekim, 04.02.1948 gün ve 1948-3 Esas, 1944-10 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; "ıslah" ın; Hukuk Muhakemeleri Kanununun 177. maddesinin açık hükmü dairesinde tahkikat ve yargılama bitinceye kadar yapılabileceği Yargıtay"ca hüküm bozulduktan sonra bu yoldan faydalanmanın mümkün olamayacağı açıklanmış, 06.05.2016 gün ve 2005/1 Esas 2006/1 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile de; "bozma kararı sonrası ıslah yapılamayacağı ve 04.02.1948 gün ve 04.02.1948 gün ve 1944/10 Esas 1948/3 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının değiştirilmesinin gerekmediğine” karar verilmiştir.
Yine, Hukuk Genel Kurulunun 15.3.2006 tarih ve 2006/9-21E-2006/72K sayılı kararı ile; Mahkemece tüm deliller toplanıp, bilirkişi incelemesi yaptırılıp ve dosya esas yönünden de karar vermeye hazır hale getirildikten sonra yerel mahkemece verilen karar Yargıtay Dairesince bozulmuş ve bozmadan sonra da herhangi bir tahkikat yapılmamışsa artık ıslahın açıklanan nedenlerle kabulünün mümkün olmayacağı belirtilmiştir. Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi"nin 05/10/2016 tarihli bozma ilamı sonrasında mahkemece yapılan yargılamada alınan bilirkişi raporu sonrasında davacı vekilince 05.06.2017 havale tarihli ıslah dilekçesinin sunulduğu, mahkemece de davacı vekilinin söz konusu ıslah dilekçesi dikkate alınmak suretiyle hüküm tesis edildiği anlaşılmaktadır. O halde, yukarıda ifade edilen yasa hükümleri ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatları da nazara alındığında bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı hususu gözetilerek hüküm verilmesi gerekirken, mahkemece bu husus gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı-birleşen dosya davacısının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalı-birleşen dosya davacısının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı ...ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün davalı-birleşen dosya davacısı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 26.09.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.