Esas No: 2018/4749
Karar No: 2022/443
Karar Tarihi: 08.02.2022
Danıştay 10. Daire 2018/4749 Esas 2022/443 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2018/4749 E. , 2022/443 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2018/4749
Karar No : 2022/443
DAVACI : … Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … Bakanlığı / …
(Mülga … Bakanlığı)
DAVANIN_KONUSU :Mülga Maliye Bakanlığınca hazırlanan, 26/04/2009 tarihli ve 27211 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Milli Emlak Genel Tebliği (Sıra No:323)'nin iptali istenilmektedir.
DAVACININ_İDDİALARI : Davacı tarafından, Hazineye ait arsa ve araziler ile Hazine adına tescil edilecek arsa ve arazilerin mülkiyetinin, belediye meclis denetiminden geçirilmeden Toplu Konut İdaresi Başkanlığına (TOKİ) devrine olanak sağlandığı, bunun da TOKİ'ye bakanlıklardan daha fazla yetki verilmesi anlamını taşıdığı; Genel Tebliğ'in "Ön İzin" başlıklı IV. bölümünde yer alan kural uyarınca, TOKİ'ye, talep edilmesi halinde, arsa üretim alanı olarak belirlenen alanlarda bazı imar faaliyetlerini yapabilmesi ve bu faaliyetleri devir işlemleri ile birlikte yürütülebilmesi için Maliye Bakanlığınca ön izin verilebilecek olmasının, Hazine arsa ve arazilerinin geri dönüşü olmayacak şekilde elden çıkmasına yol açacağı; 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında kalan taşınmazların, Genel Tebliğ'in "Devredilemeyecek Taşınmazlar" başlıklı VI. bölümünde sayılmasının, koruma alanlarına bitişik alanlarda konut yapımına engel oluşturamayacağı; "kamu hizmetlerine tahsisli bulunan taşınmazlara" da aynı bölümde yer verilmesinin ise, tahsis kararlarının süreli veya talep halinde sona erdirilebilir nitelikte bulunması karşısında işlevsiz kalacağı; Genel Tebliğ'in "Kamu Hizmetlerine Ayrılan Yerler" başlıklı VIII. bölümünün 1. fıkrasında yer alan kural uyarınca, TOKİ'ye devredilen taşınmazların tapu kütüğünün beyanlar hanesine “kamu hizmetlerine ayrılan yerler ile Maliye Bakanlığınca değişik ihtiyaçlar için talep edilen taşınmazlar bedelsiz olarak Hazineye iade edilir.” şerhi konulacak olmasının ise, taşınmazların devirden sonra TOKİ tarafından imara açılacağı dikkate alındığında, devredilen taşınmazların Hazineye iadesini sağlayamayacağı ileri sürülmüştür.
DAVALININ SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, mevzuatta Hazineye ait arsa ve araziler ile Hazine adına tescil edilecek arsa ve arazilerin mülkiyetinin TOKİ'ye devrinin belediye meclisi denetiminden geçirileceği yönünde bir kural bulunmadığı; TOKİ'ye, talep edilmesi halinde, arsa üretim alanı olarak belirlenen alanlarda bazı imar faaliyetlerini yapabilmesi ve bu faaliyetleri devir işlemleri ile birlikte yürütülebilmesi için Maliye Bakanlığınca ön izin verileceğine ilişkin kuralın, 2985 sayılı Toplu Konut Kanunu'nun 4. maddesinin 1. fıkrası dayanak alınarak düzenlendiği; 2863 sayılı Kanun kapsamında kalan taşınmazların devredilemeyecek taşınmazlar arasında sayılmasının, bu Kanun'daki düzenlemelere paralelik arz ettiği, "kamu hizmetlerine tahsisli bulunan taşınmazlara" da devredilemeyecek taşınmazlar arasında yer verilmesinin ise, bu taşınmazların 1164 sayılı Kanun'un Ek 4. maddesinin kapsamı dışında bırakılmasının gereği olduğu; TOKİ'ye devredilen taşınmazların tapu kütüğünün beyanlar hanesine “kamu hizmetlerine ayrılan yerler ile Maliye Bakanlığınca değişik ihtiyaçlar için talep edilen taşınmazlar bedelsiz olarak Hazineye iade edilir.” şerhinin konulacak olmasının ise, devredilen taşınmazların, gerek 2985 sayılı Kanun'un 4. maddesinin 1. fıkrası uyarınca yetkili olan TOKİ tarafından gerekse diğer yetkili kuruluşlarca imar planı yapımı veya tadili sonucunda kamu hizmetlerine ayrılması ya da Bakanlıkça ihtiyaç duyulması halinde Hazineye iadesini sağlayacağı belirtilerek, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ :.2577 sayılı Kanun'un 49. maddesinin 4. fıkrası gereği, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun bozma kararı doğrultusunda dava konusu Genel Tebliğin 4. maddesinin iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI : …
DÜŞÜNCESİ :.Dava; 26.4.2009 gün ve 27221 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 323 sıra nolu Milli Emlak Genel Tebliğinin iptali istemiyle açılmıştır.
Davacı Belediye Başkanlığı tarafından verilen dava dilekçesinde 323 sıra nolu Milli Emlak Genel Tebliğinin tümünün iptalinin istenildiği belirtilmiş olmakla birlikte; dilekçenin içeriğinden hukuka aykırılık iddialarının, 323 sıra nolu Tebliğin "ön izin" başlıklı IV'üncü bölümüne, "devir işlemlerinin yürütülmesi" başlıklı V'inci bölümünün (a) ve (d) bentlerine, "devredilemeyecek taşınmazlar" başlıklı IV'ncı bölümünün (a) bendine ve "kamu hizmetlerine ayrılan yerler" başlıklı bölümünün 1'inci fıkrasına yönelik olduğu anlaşıldığından, istem bu maddelere hasren incelenmiştir.
29.4.1969 tarihli ve 1164 sayılı Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanunun ek 4'üncü maddesinde,"28.12.1960 tarihli ve 189 sayılı Kanun kapsamında bulunanlar ile her hangi bir kamu hizmetine tahsis edilmiş arazi ve arsalar hariç olmak üzere Toplu Konut İdaresi Başkanlığının talebi, Maliye ve Bayındırlık ve İskan bakanlarının müşterek teklifi ve Başbakanın onayı ile belirlenen arsa üretim alanlarında bulunan Hazineye ait arsa ve araziler ve Hazine adına tescil edilecek arsa ve arazilerin mülkiyeti Toplu Konut İdaresi Başkanlığına bedelsiz olarak devredilir. Kamu hizmetlerine ayrılan yerler ile Maliye Bakanlığınca değişik ihtiyaçlarla talep edilen taşınmazlar bedelsiz olarak Hazineye iade edilir." hükmüne yer verilmiştir.
Öte yandan; Toplu Konut İdaresi Başkanlığı, 2985 sayılı Toplu Konut Kanununun ek 1'inci maddesi gereğince kurulmuş; Başbakanlığa bağlı ve tüzel kişiliğe sahip bir kamu kuruluşudur. Yasada sayılan görev ve yetkileri incelendiğinde; Toplu Konut İdaresi Başkanlığının ülkemizdeki konut üretim sektörünün teşvik edilerek hızla artan konut talebinin plânlı bir şekilde karşılanmasında önemli işlevler üstlendiği görülmektedir. Konut ihtiyacının karşılanması amacıyla çıkarılan 2985 sayılı Kanunun 24.7.2008 gün ve 5793 sayılı Kanunun 7'nci maddesiyle değişik 4'üncü maddesinde, “Başkanlık, gecekondu dönüşüm projesi uygulayacağı alanlarda veya mülkiyeti kendisine ait arsa ve arazilerde veya valiliklerce toplu konut iskan sahası olarak belirlenen alanlarda çevre ve imar bütünlüğünü bozmayacak şekilde her tür ve ölçekteki planlar ile imar planlarını yapmaya, yaptırmaya ve tadil etmeye yetkilidir. Bu planlar; büyükşehir belediye sınırları içerisinde kalan alanlar için büyükşehir belediye meclisi tarafından, il ve ilçe belediye sınırları ile mücavir alanları içerisinde kalan alanlar için ilgili belediye meclisleri tarafından, beldelerde ve diğer yerlerde ilgili valilik tarafından, planların belediyelere veya valiliğe intikal ettiği tarihten itibaren üç ay içerisinde aynen veya değiştirilerek onaylanır. Belediyeler ve valilik tarafından üç ay içerisinde onaylanmayan planlar Başkanlık tarafından re’sen onaylanır. Belediyeler, valilik veya Başkanlık tarafından onaylanan bu planlar; askı, ilan ve itiraza dair kararlar da dahil olmak üzere 3194 sayılı İmar Kanunu hükümlerine göre belediyeler ve ilgili kamu kurumları tarafından yapılacak tüm işlemler Başkanlık tarafından re’sen yapılmak suretiyle yürürlüğe konur.“ hükmüne yer verilmekle, sosyal devlet ilkesi kapsamında, Başkanlığa toplu konut alanlarıyla sınırlı olarak çevre ve imar bütünlüğünü bozmayacak şekilde imar plânı yapma, yaptırma ve değiştirme yetkisi tanınmıştır. Kaldı ki; yukarıda sözü edilen kanun maddesinin birinci fıkrasının ikinci, üçüncü ve dördüncü cümlelerinin Anayasanın 2'nci, 123'üncü ve 127'nci maddelerine aykırı olduğu iddiasıyla açılan davada verilen Anayasa Mahkemesinin 9.6.2011 gün ve E:2008/87; K:2011/95 sayılı ret kararında da, Anayasada imar planlarına ilişkin yetkinin kime ait olduğu konusunda bir kural yer almadığı, ihtiyaca göre bu hususun belirlenmesinin yasa koyucuya ait olduğu açıklanmıştır.
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 26.5.2004 gün ve 5177 sayılı Kanunun 26'ncı maddesiyle değişik 7'nci maddesinde, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının ve doğal sit alanlarının tespitinin, Kültür ve Turizm Bakanlığının koordinatörlüğünde ilgili ve faaliyetleri etkilenen kurum ve kuruluşların görüşü alınarak yapılacağı, yapılacak tespitlerde, kültür ve tabiat varlıklarının tarih, sanat, bölge ve diğer özelliklerinin dikkate alınacağı, devletin imkanları gözönünde tutularak, örnek durumda olan ve ait olduğu devrin özelliklerini yansıtan yeteri kadar eserin, korunması gerekli kültür varlığı olarak belirleneceği, 13'üncü maddesinde ise; hazineye ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarına ait olup, usulüne göre tescil ve ilan olunan, her çeşit korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlığı ile bunlara ait korunma sınırları dahilindeki taşınmazların, Kültür ve Turizm Bakanlığının izni olmadan, gerçek ve tüzelkişilere satılamayacağı, hibe edilemeyeceği, hükümlerine yer verilmiştir.
Ülkemizde konut ve her çeşit yatırım için üretilmiş arsa açığı yüzünden sağlıksız kentleşmenin, gecekondulaşmanın önüne geçilmesi ve bu durumun ortadan kaldırılabilmesi için uygulamadaki aksaklıkların giderilmesi ve ayrıca atıl duran bir kısım kamu arazisinin kaynak olarak kullanılması suretiyle arsa ve konut üretimi faaliyetlerinin belli bir düzen içinde yürütülmesi amacıyla yasayla verilen yetkiye dayanılarak Maliye Bakanlığınca çıkarılan 26.4.2009 gün ve 27221 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 323 sıra nolu Milli Emlak Genel Tebliği; hazineye ait arsa ve araziler ve Hazine adına tescil edilecek arsa ve arazilerin mülkiyetinin, Toplu Konut İdaresi Başkanlığına devrinin yerine getirilebilmesi için kurumlar arası yapılması zorunlu olan işlemlerin hızlandırılmasına yönelik olarak hazırlanmış, arsa üretim alanı olarak belirlenmesi talep edilen bölgede kalan hazine taşınmazlarının imar alanı, tescil, ifraz, tevhit ve benzeri işlemlerin yerine getirilebilmesi ve bu işlemlerin devir işlemleri ile beraber sağlıklı ve kesintisiz bir şekilde gerçekleştirilmesine ilişkin kurallar getirilmiştir.
Yasaların uygulanmasını göstermek üzere çıkartılan tebliğ, tüzük ve yönetmeliklerin dayandıkları yasalara aykırı düzenlemeler taşıyamayacakları idare hukukunun bilinen ilkelerindendir.
323 sıra nolu Milli Emlak Genel Tebliğinin iptali istenilen maddeleri bu kurallar çerçevesinde değerlendirildiğinde; Maliye ve Bayındırlık ve İskan Bakanlarının müşterek teklifi ve Başbakanın onayı ile arsa üretim alanı olarak belirlenen alandan imar planının yapılması, değiştirilmesi, tescil, ifraz, tevhit ve benzeri işlemlerin, devir işlemleri ile birlikte yürütülmesinin, böylece devir işlemlerinin lüzumsuz yere sürüncemede bırakılmasının önüne geçilmesini öngören 1164 sayılı Kanunun ilgili hükmünün ne şekilde uygulanacağını göstermeye yönelik olup, yukarıda yer verilen kanuna aykırı bir hüküm içermediği anlaşılmaktadır.
Sonuçta, söz konusu taşınmazların Toplu Konut İdaresi Başkanlığının talebi, ilgili bakanların müşterek teklifi ve Başbakanın onayı ile mülkiyetinin Toplu Konut İdaresi Başkanlığına bedelsiz olarak devredileceği açık olup, devirle ilgili işlemlerin usul ve esaslarının belirlenmesi amacıyla davalı Bakanlıkça çıkarılan ve iptali istenilen genel tebliğin ilgili maddelerinde de, kamu hizmeti gereklerine, Anayasaya ve 1164 sayılı Kanunda yer alan kurala aykırı bir yön bulunmadığı gibi, söz konusu düzenlemelerde hukuka aykırılık yoktur.
Öte yandan; taşınmazlar üzerinde 2863 sayılı Kanun kapsamında şerh/beyan olması halinde devir yapılamayacağına ilişkin kural, koruma kurullarının belirlediği alan sınırına bitişik alanda inşaat yapılmasına engel olamayacağından, bu alanların korunamayacağı ve ayrıca, kamu hizmetine tahsisli taşınmazların tahsisli olmasının devir açısından engel oluşturmayacağı, zira tahsisin gerekirse kaldırılabileceği ileri sürülmekte ise de; 2863 sayılı Yasada koruma kurullarının belirlediği alanlara bitişik yerde yapılaşma yasağı olduğuna dair bir düzenlemeye yer verilmemesi ve idarenin bütünlüğü ilkesiyle, idari yapı içinde yer alan kurumların bir bütünlük içerisinde çalışması gerektiğinin öngörülmesi karşısında, söz konusu iddialarda isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
2575 sayılı Danıştay Kanunu'nun Ek 1. maddesi uyarınca hüküm veren Danıştay Onuncu ve Altıncı Dairelerinden oluşan Müşterek Kurulca, dava konusu Genel Tebliğ'in "Devir Yetkisi" başlıklı VII. bölümü ile "Kamu Hizmetlerine Ayrılan Yerler" başlıklı VIII. bölümünün 2. fıkrasının iptali istemi bakımından konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı, Genel Tebliğ'in diğer bölümlerinin iptali istemi bakımından ise davanın reddi yolunda verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın, dava konusu Milli Emlak Genel Tebliği'nin 4. maddesinin iptali isteminin reddine ilişkin kısmının Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 25/12/2017 tarih ve E:2015/167, K:2017/4536 sayılı kararıyla bozulması üzerine, bozulan kısım hakkında Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
Dava, Mülga Maliye Bakanlığınca hazırlanan, 26/04/2009 tarihli ve 27211 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Milli Emlak Genel Tebliği (Sıra No:323)'nin iptali istemiyle açılmıştır.
Danıştay Onuncu ve Altıncı Dairelerinden oluşan Müşterek Kurul tarafından, dava konusu Milli Emlak Genel Tebliği'nin "Devir Yetkisi" başlıklı VII. bölümü ile "Kamu Hizmetlerine Ayrılan Yerler" başlıklı VIII. bölümünün 2. fıkrasının iptali istemi bakımından konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Genel Tebliğin diğer bölümlerinin iptali istemi bakımından ise davanın reddine karar verilmiştir.
Anılan kararın davanın reddine ilişkin kısmının, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 25/12/2017 tarih ve E:2015/167, K:2017/4536 sayılı kararıyla, dava konusu Genel Tebliğin 4. maddesi yönünden bozulmasına karar verilmiştir.
Karar düzeltme isteminde bulunulmadığından, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun anılan bozma kararı kesinleşmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 46. maddesinin 1. fıkrasında, Danıştay dava daireleri kararlarına karşı Danıştay'da temyiz yoluna başvurulabileceği; 2575 sayılı Danıştay Kanunu'nun 38. maddesinde, idari dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararların İdari Dava Daireleri Kurulunca temyizen inceleneceği; 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesinin 4. fıkrasında da, Danıştayın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davaların temyizen incelenmesinde bu madde ile ısrar hariç 50. madde hükümlerinin kıyasen uygulanacağı kurala bağlanmış; böylece Danıştay dava dairelerine, ilk derece mahkemesi olarak verdikleri kararların temyizen bozulması halinde ısrar olanağı tanınmamıştır.
Buna göre, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun bozma kararına uyularak dava konusu Genel Tebliğin "Ön İzin" başlıklı 4. maddesi yönünden yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
ESAS YÖNÜNDEN:
İlgili Mevzuat:
2985 sayılı Toplu Konut Kanunu'nun “İskan sahalarının tespiti, kamulaştırma ve kadastro” başlıklı 4. maddesinin 1. fıkrası, “Başkanlık, gecekondu dönüşüm projesi uygulayacağı alanlarda veya mülkiyeti kendisine ait arsa ve arazilerde veya valiliklerce toplu konut iskan sahası olarak belirlenen alanlarda çevre ve imar bütünlüğünü bozmayacak şekilde her tür ve ölçekteki planlar ile imar planlarını yapmaya, yaptırmaya ve tadil etmeye yetkilidir. Bu planlar; büyükşehir belediye sınırları içerisinde kalan alanlar için büyükşehir belediye meclisi tarafından, il ve ilçe belediye sınırları ile mücavir alanları içerisinde kalan alanlar için ilgili belediye meclisleri tarafından, beldelerde ve diğer yerlerde ilgili valilik tarafından, planların belediyelere veya valiliğe intikal ettiği tarihten itibaren üç ay içerisinde aynen veya değiştirilerek onaylanır. Belediyeler ve valilik tarafından üç ay içerisinde onaylanmayan planlar Başkanlık tarafından re’sen onaylanır. Belediyeler, valilik veya Başkanlık tarafından onaylanan bu planlar; askı, ilan ve itiraza dair kararlar da dahil olmak üzere 3194 sayılı İmar Kanunu hükümlerine göre belediyeler ve ilgili kamu kurumları tarafından yapılacak tüm işlemler Başkanlık tarafından re’sen yapılmak suretiyle yürürlüğe konur.” hükmünü amirdir.
Dava konusu Genel Tebliğin "Ön İzin" başlıklı 4. maddesinde, "Başkanlıkça talep edilmesi halinde, arsa üretim alanı olarak belirlenen alanda; imar planının yapılması, değiştirilmesi, tescil, ifraz, tevhit ve benzeri işlemlerin yerine getirilebilmesi ve bu işlemlerin devir işlemleriyle birlikte yürütülmesine imkan vermek amacıyla, Bakanlıkça ön izin verilebilir." kuralına yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava konusu Genel Tebliğin 4. maddesi ile TOKİ'ye "arsa üretim alanı" olarak belirlenen alanlarda imar planı yapılması, değiştirilmesi, tescil, ifraz, tevhit ve benzeri işlemlerin yerine getirilebilmesine yönelik hüküm getirildiğinden, uyuşmazlıkta bu alanlarda TOKİ'nin anılan imar işlemlerini tesis etme yetkisinin bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
Yukarıda yer verilen Kanun maddesi uyarınca TOKİ'ye sadece üç durumda imar planı yapma, yaptırma ve tadil etme yetkisi verilmiş olup, bunlar; gecekondu dönüşüm projesi uygulanacak alanlar, mülkiyeti kendisine ait arsa ve araziler ve valiliklerce toplu konut iskan sahası olarak belirlenen alanlardır.
Dava konusu Genel Tebliğ hükmü ile TOKİ'ye henüz devri gerçekleşmemiş, sadece arsa üretim onayı alınmış alanlarda, imar planı yapılması, değiştirilmesi, tescil, ifraz, tevhit ve benzeri işlemlerin yerine getirilebilmesine olanak sağlanmış olup; arsa üretim alanları, 2985 sayılı Kanun'un yukarıda belirtilen maddesi ile TOKİ'ye imar planı yapma, yaptırma ve değiştirme yetkisi verilen alanlar kapsamında değerlendirilemeyeceği gibi söz konusu Kanunda TOKİ'ye ifraz ve tevhit gibi imar uygulamaları yapma yetkisi de verilmediği açıktır.
Bu itibarla, TOKİ'ye arsa üretim alanı olarak belirlenen alanlarda imar planı yapılması, değiştirilmesi, tescil, ifraz, tevhit ve benzeri işlemlerin yerine getirilebilmesine yönelik ön izin verilmesine ilişkin dava konusu Milli Emlak Genel Tebliği'nin 4. maddesinde hukuka uyarlık bulunmamıştır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Dava konusu 26/04/2009 tarihli ve 27211 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Milli Emlak Genel Tebliği (Sıra No:323)'nin "Ön İzin" başlıklı 4. maddesinin İPTALİNE,
2. Sonuç olarak dava kısmen karar verilmesine yer olmadığı, kısmen iptal ve kısmen ret ile sonuçlandığından ayrıntısı aşağıda gösterilen ve temyiz aşamasında davacı tarafından yapılan toplam … TL yargılama giderinin, takdiren … TL'sinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmının davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Temyiz öncesinde yapılan yargılama giderleri hakkında, ilk kararda hüküm verilmiş olmakla yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
4. Karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre … TL vekalet ücretinin (tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla) davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,
5. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra istemi halinde davacıya iadesine,
6. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'na temyiz yolu açık olmak üzere, 08/02/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.