3. Hukuk Dairesi 2019/1249 E. , 2019/7250 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı kurumun elektrik abonesi olduğunu, davalı tarafından düzenlenen faturalar ile kendisinden kayıp - kaçak bedeli adı altında 14.053,00 TL tutarında haksız tahsilatın gerçekleştirildiğini, bahse konu kayıp kaçak bedelinin davalıdan tahsili istemiyle hakem heyetine başvuruda bulunulduğunu, İstanbul İli Tüketici Sorunları İl Hakem Heyeti Başkanlığı"nın 26.03.2012 tarihli kararı gereğince , 14.053,00 TL nin davalıdan tahsili ile tarafına iadesine karar verildiğini, söz konusu karar dayanak yapılarak alacağın tahsili amacıyla İstanbul 27. İcra Müdürlüğü"nün 2012/25450 E. Sayılı takip dosyasıyla davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalını haksız ve kötüniyetli itirazı nedeniyle takibin durduğunu ileri sürerek; itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kabulüne, davalının İstanbul 27. İcra Müdürlüğü"nün 2012/25450 E. Sayılı takip dosyasına vaki itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine ; Dairemizin 14.12.2017 tarih ve 2016/18989 E. - 2017/17631 K. Sayılı ilamı ile, " ...Karar tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişikliklerinin, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde (bu yasa değişikliği öncesinde açılan ve halen görülmekte olan davalar da) uygulanması gereken hükümler içerdiğinden, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"nun 17., geçici 19. ile 20. maddelerinin, somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının yerel mahkemece tartışılıp değerlendirildikten sonra sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekmektedir... " gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak bedelinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun "Esastan Sonuçlanamayan Davalarda Yargılama Gideri " başlıklı 331. maddesinin 1. Fıkrasında; " Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder." şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. maddesi;" Anlaşmazlık, davanın konusuz kalması, feragat, kabul, sulh veya herhangi bir nedenle; ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar giderilirse, Tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra giderilirse tamamına hükmolunur . Bu madde yargı mercileri tarafından hesaplanan akdi avukatlık ücreti sözleşmelerinde uygulanmaz." hükmünü içermektedir.
Somut olayda; davacı, davanın açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E.- 2014/679 K. sayılı ilamı ve Dairemiz kararları gereği içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Eş söyleyişle, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Davacı tarafından, kayıp-kaçak bedelinin davalıdan tahsili istemiyle açılan davada, "konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına” dair hüküm tesisi, yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa değişikliğinin bir sonucudur.
Hal böyle olunca, mahkemece; dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle, davacının, dava açmasında haksız sayılamayacağı cihetle; konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verildikten sonra, davacı yararına maktu vekalet ücreti takdirine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde nispi vekalet ücretine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK"nun 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hüküm fıkrasının 3. bendinde yer alan, " AAÜT göre hesaplanan 3.017,63 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine," ifadesinin çıkartılarak yerine " Davacı yargılama sırasında kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T."nin 6. maddesi gereğince 1.090,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine," ifadesinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 30.09.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.