3. Hukuk Dairesi 2019/3185 E. , 2019/7260 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde muhdesatın aidiyetinin tespiti ve bedelinin tahsili davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın davacı ... yönünden aktif husumet yokluğundan reddine, davacı ... yönünden kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı ..., ... ve ... vekili tarafından temyiz, davacı ... vekili tarafından katılma yoluyla temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; davacılardan ..."in inşaat ustası olduğunu, yaklaşık 50 yıl önce davalıların murisi ... ile bir anlaşma yaptıklarını, bu anlaşmaya göre; kendisinin, ... "ın arazisi üzerine yine bahse konu kişi için iki odalı bir evin inşaatının yapımını üstleneceğinin, karşılık olarak ... "ın ise; dava konusu ...,... numaralı parsele kayıtlı taşınmazdan kendisine ait ev ve ahır yapması için yer vereceğinin kararlaştırıldığını, anlaşmaya göre inşaat tamamladıktan sonra aynı tarihlerde kendisine ait ev ve ahırı da inşa ettiğini, bugüne kadar ev ve müştemilatının bulunduğu avluyu fasılasız nizasız malik sıfatıyla kullandığını; 1981 ve 1982 yıllarında davacı oğlu ..."in de aynı avluya kendisine ait evini yaptığını, taşınmaz hissedarları davalıların bugüne kadar kendilerinin kullanımına herhangi bir itirazlarının bulunmadığını, yapıların imar affına tabi gecekondu niteliğinde bulunduğunu; yapıların değerinin arazi değerinden fazla olduğunu ileri sürerek; öncelikle uygun bir bedel karşılığında, davalılar adına kayıtlı taşınmaz hisselerinin iptali ile muhtesatların da beyanlar hanesine şerh verilmesi suretiyle, taşınmazın kendileri adına eşit olarak tapuya tesciline , aksi takdirde muhtesatın aidiyetinin tespiti ile iyiniyetli yapı maliki olarak yapı bedelinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalılar; dava konusu taşınmaz üzerindeki yapıların davacılar tarafından inşa edildiğine yönelik iddiayı kabul ettiklerini, bu nedenle yapı bedelini ödemeye hazır olduklarını; ancak, davacıların tescil ve tazminat istemlerinin hiçbir hukuki dayanağının bulunmadığını, mevcut yapıların izinsiz ve kaçak yapıldığını savunarak; davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece; davanın davacı ... yönünden aktif husumet yokluğundan reddine, davacı ... yönünden açılan davanın kısmen kabulü ile, 37.541,00 TL muhtesat bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davalı ..., ... ve ... vekilleri tarafından temyiz, davacı ... vekili tarafından katılma yoluyla temyiz edilmiştir.
Dava; tapu iptal ve tescil , olmadığı takdirde muhtesatın aidiyetinin tespiti ve bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Yargılama süresince tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip bulunmaları usul hukukunun temel ilkelerindendir ve dava şartıdır. ( 6100 sayılı HMK m.114,1/d )
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 50. maddesi ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 8 ve 28. maddelerine göre, her gerçek kişi, yaşadığı sürece taraf ehliyetine sahiptir ve taraf ehliyeti, çocuğun sağ olarak bütünüyle doğduğu anda başlar, ölümle sona erer. Bu nedenle, ölmüş kişinin taraf ehliyeti yoktur.
Dava tarihinden önce ölmüş kişiye karşı dava açılamaz ve açılmış olan bir dava, o kişinin mirasçılarına tebligat yapılmak suretiyle , mirasçılara karşı sürdürülemeyeceği gibi, dava tarihinden önce ölmüş kişi adına da dava açılamaz.
Dava devam ederken taraflardan birinin ölmesi halinde , ölen kişinin taraf ehliyeti son bulur. ( 4721 sayılı TMK m.28/1) Bu nedenle, davaya ölen tarafa karşı veya onun tarafından devam edilmesine imkan yoktur. Ölen tarafın mirasçılarına karşı veya onun mirasçıları tarafından davaya devam edilip edilmeyeceğinin tespiti için, bir ayrım yapmak gerekir. ( KURU, Baki, Prof. Dr. ; ARSLAN, Ramazan, Prof., Dr.; YILMAZ, Ejder, Prof., Dr.; Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, 6100 sayılı HMK"ya Göre Yeniden Yazılmış, 22. Baskı, Ankara 2011, s. 221)
Yalnız öleni ilgilendiren, yani mirasçılarına geçmeyen haklara ilişkin davalar, tarafın ölümü ile konusuz kalır; bu davalara ölen tarafın mirasçılarına karşı ( veya mirasçıları tarafından) devam edilmesine imkan yoktur.
Yalnız ölen tarafı ilgilendirmeyen, yani mirasçıları da ilgilendiren, mirasçıların mal varlığı haklarını etkileyen davalar , tarafın ölümü ile konusuz kalmaz. Bu davalara, ölen tarafın mirasçılarına karşı ( veya mirasçıları tarafından) devam edilir. Bunlar malvarlığı haklarına ilişkin davalardır. Bu halde , ölen tarafın mirasçıları, davayı mecburi dava arkadaşı olarak hep birlikte takip ederler.
Taraflardan birinin ölümü halinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Bununla beraber hakim, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir. ( 6100 sayılı HMK m. 55 )
Öte yandan; yargılama sırasında taraflardan birinin ölmesi halinde, ölen tarafın ehliyeti sona ereceğinden, ölen tarafın vekili varsa ölüm ile vekalet ilişkisi de kural olarak sona erer. ( TBK m.43/1 , 513/1 ) Vekilin davaya devam etmesi mümkün olmayıp, sadece bu kişinin mirasçıları tarafından davaya devam edilebilir.
Somut olayda; davacılardan ..."e ait nüfus kaydından, davacının yargılama sırasında 08/01/2015 tarihinde öldüğü, mirasçılarının yargılama aşamasında davaya dahil edilmeksizin, ölmeden evvel verilen vekaletnameye istinaden davacı ... vekili ile davaya devam edilip, işin esasına girilerek yazılı şekilde, ölü kişi hakkında hüküm kurulduğu anlaşılmıştır. Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında re"sen göz önünde bulundurulmalıdır.
Hal böyle olunca, mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, öncelikle yargılama sırasında vefat eden davacı ..."in mirasçılık belgesi getirtilerek, mirasçılarına usulüne uygun tebligat yapılıp, mirası reddetmeyen mirasçılarının mecburi dava arkadaşı olarak yöntemince davaya katılımı sağlanmak, mirasçılar davayı birlikte takip etmekten kaçınırlarsa terekeye temsilci tayin ettirmek suretiyle, taraf teşkili sağlandıktan sonra, hasıl olacak sonuca göre esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken; taraf teşkili sağlanmaksızın, ölü kişi hakkında yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2-) Bozma nedenine göre, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.09.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.