Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/4244
Karar No: 2018/9539
Karar Tarihi: 20.12.2018

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2018/4244 Esas 2018/9539 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2018/4244 E.  ,  2018/9539 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi
    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : 1. İş Mahkemesi

    K A R A R
    A)Davacı İstemi:
    Dava, sigorta başlangıç tarihinin 01/09/1984 olarak tespiti istemine ilişkindir.
    B)Davalı Cevabı:
    Davalı ... vekili özetle; kurum kayıtlarının incelenmesinde davacı adına işe giriş bildirgesinin verildiğini, ancak 1984/3 dönem bordrolarında davacının adına rastlanmadığını, davacının iddiasını yazılı belgelerle ispatlaması gerektiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir. talep etmiştir.
    C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
    İlk derece mahkemesince ; “Davacı ve kolluk tanıklarının eylemli çalışmayı belirten beyanları, aksine delil ortaya konulamayan ve nüfus bilgileri itibari ile kayıtları doğrulayan işe giriş bildirgesi, verilen sicil numarasının ilgili yılın serilerinden oluşu karşısında davacının davadışı ... ait işyerinde ilk defa 01/09/1984 tarihinde çalışmaya başladığı, işe giriş bildirgesinin usulünce verildiği sabit olduğundan davacının davasının yerinde olduğu ancak işe giriş bildirgesinin veriliş tarihi ile davacının 06/05/1968 doğumlu olması dikkate alınarak 506 sayılı Yasanın 60/G maddesi uyarınca 18 yaşının ikmal edildiği tarihin dikkate alınması gerektiği sabit olmakla davacının ilk defa sigortalı olarak işe başladığı tarihin 18 yaşını ikmal ettiği 06/05/1986 tarihi olarak tespit ve kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçesiyle “Davanın KABULÜ ile; ... T.C. Kimlik ve ... ss nolu davacı ...’in, ... adına ... ss numarası ile tescilli işyerinde 01/09/1984 tarihinde 1 gün çalıştığı ve 506 SY’nın 60/G maddesi uyarınca 18 yaşını ikmal ettiği 06/05/1986 tarihinin tüm sigorta kolları yönünden davacının sigortalılık başlangıç tarihi olduğunun tespitine,” karar verilmiştir.
    İstinaf Başvurusu;
    Davalı vekili, resmi kurum kayıtlarına dayanmayan eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulduğunu beyanla, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    D)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
    Bölge Adliye Mahkemesince ""... bildirgenin yasal hak düşürücü süre içerisinde Kuruma verilmesi ve içeriğindeki kimlik bilgilerine göre davacıya aidiyetinin belirlenmesi, 506 sayılı Kanun"un bildirgenin düzenlendiği tarihte yürürlükte olan 9. maddesinde yer alan, işverenin, çalıştırdığı sigortalıları, bildirgelerle en geç bir ay içinde Kuruma bildirmek zorunda olduğu yönündeki düzenlemeye göre, 4447 sayılı Kanun"un yürürlük tarihi öncesinde Kuruma sunulan bildirgenin çalışma olgusunun karinesini oluşturması ve davacı yararına oluşan bu yasal karinenin aksini ortaya koyacak herhangi bir kanıtın Kurumca ileri sürülmemesi, işyerinin, uyuşmazlık konusu tarihi kapsar biçimde 506 sayılı Kanun kapsamında faaliyetinin bulunması, yasal yönteme uygun olarak gerçekleştirilen bildirgeye dayalı tescilin Kurumca çekişmesiz sürdürülmüş olması, ....” gerekçesiyle
    “... 1. İş Mahkemesi"nin 26.02.2018 tarih, 2017/74 Esas ve 2018/76 Karar sayılı kararına yönelik davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, ” karar verilmiştir.
    E)Temyiz:
    Davalı Kurum vekili “ Eksik inceleme neticesinde verilen karar bozulmalıdır ” gerekçesiyle temyiz yoluna başvurmuştur.
    F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
    Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 108.maddesinin 1. fıkrasında; " Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihtir." hükmü düzenlenmiştir.
    Bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için sigortalı işe giriş bildirgesinin varlığı yeterli değildir. Aynı zamanda o kimsenin Yasa"nın belirlediği biçimde (506 sayılı Yasa"nın 2. maddesi ve 5510 sayılı Yasa"nın 4/a maddesi) eylemli olarak çalışması da koşuldur. Bu yön 506 sayılı Yasa"nın 6. maddesi ile 5510 sayılı Yasa"nın 7/a maddesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 1999/21-549-555, 2005/21-437-448 ve 2007/21-306-320 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Bu bakımdan davacının işyerinde eylemli olarak çalışıp çalışmadığının yöntemince araştırılması gerektiği ortadadır. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
    Bu tür davalar yalnızca bir günlük çalışmanın tespitinden ibaret olarak görülmemeli, bir günlük çalışmanın kabulü ile saptanacak sigortalılık başlangıcının sigortalıya sağlayacağı sigortalılık süresi ile birlikte kazandıracağı haklar dikkate alınmalı ve giriş bildirgesi ile birlikte eylemli çalışmanın bulunup bulunmadığı özellikle belirlenmeli, buna göre dönem bordrosunda yer alan ve davacının talep ettiği tarihte çalışması mevcut tanıklar ile gerektiğinde komşu işyerleri çalışanları olduğu kayıtlarla ya da kolluk yolu ile yaptırılacak araştırma ile belirlenen kimselerin beyanlarına başvurulmalı, sonucuna göre karar verilmelidir.
    Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 06/05/1968 doğumlu davacının talep tarihinde 16 yaşında olduğu, 01.09.1984 tarihli işe giriş bildirgesinin ... sicil numaralı, ... ... ünvanlı, 359. Sok. 2. Sanayi Sitesi ... adresindeki oto tamir işyerinden 11.09.1984 tarihinde Kuruma verildiği, ... deki ... sicil numarasının yanlış yazılmış olabileceği zira işyeri bilgilerinin ... ss numaralı işyerine ait olduğu, ... sicil numarası ile tescilli ... ünvanlı oto tamir işyerinin, 01/09/1979-31/01/1990 tarihleri arasında yasa kapsamında olduğu, ... sigorta sicil numarası ile tescilli .../... adresindeki inşaat işyerinin, 01/09/1979-31/08/1980 tarihleri arasında yasa kapsamında olduğu, ... ss numaralı işyerinden 1984/1. dönem bordrosu verildiği, ... ’in isminin olduğu ancak tanık olarak dinlenmediği, 1983 bordrosunda ismi olan tanık ...’ın dinlendiği ve iddiayı doğruladığı,dinlenen diğer iki tanığın komşu işyeri tanığı olduğu, sigorta kayıtlarının getirtildiği, iddiaları doğruladıkları ancak birinin davacının çırak olarak çalıştığını beyan ettiği, davacının hizmet cetvelinde ... sicil numaralı işyerinde1989/3. Dönemde 4/a çalışmasının başladığı, 1990-1991 yıllarında ... sicil numaralı dava dışı aynı işyerinde sigortalı çalışması olduğu, Mahkemece çıraklık olgusunun irdelenmediği, anlaşılmıştır.
    Taraflar arasındaki ilişkinin niteliği belirlenirken, başka bir ifade ile, davacının belirtilen devrede çırak olup-olmadığına karar verilirken, çalışma ilişkisine bakılarak karar verilmelidir. Akdi ilişkinin üstün niteliği çalışma olgusu değil, sigortalıya bir meslek ve sanatın öğretilmesi ise çıraklıktan bahsedilebilecektir. ..., işyerinde üretimle ilgili çalışmalara bilfiil katılıyor, meslek ve sanat eğitimi arka planda tutuluyorsa, bu durumda çıraklık ilişkisinden söz edilemeyecektir.
    Somut olayda uyuşmazlık, fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Talep tarihinde davacının 18 yaşından küçük olması, komşu işyeri tanıklarından ...’nin “1980’li yıllardan itibaren davacı ...’i ...’e ait dükkanda çırak olarak çalışırken görmeye başlamıştım, ben askere giderden davacı bu tamirhane işyerinde çalışmaya devam ediyordu, o dönemde hepimiz çırak olarak işe girmiştik, sonra kalfalık ve ustalığa yükseldik, ücretimizi haftalık olarak elden alıyorduk, ” şeklinde beyanda bulunması karşısında, 16 yaşında bir çocuğun dizel motor tamiri işyerinde üretime yönelik mi ,yoksa bir meslek ve sanatın öğrenilmesi amacıyla mı çalıştığı, hususu irdelenmeden sonuca gidilmiş olması hatalı olmuştur.
    Bu durumda Mahkemece yapılacak iş; dinlenmeyen bordro tanığının beyanına başvurmak, diğer dinlenen tanıklarla beraber dinlenerek davacının çalışmasının niteliğini sormak, davacının o tarihte öğrenci olup olmadığını araştırmak, öğrenim durumuna ilişkin kayıtları getirtmek suretiyle çalışma olgusunu irdelemek, davacının sigorta sicil numarasının Kurumun hangi ünitesince verildiği ve hangi yılın serilerinden olduğunu sormak, çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/8. maddeleri gereğince ortaya koyduktan sonra davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, Bölge adliye Mahkemesince davalı SGK vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurulması gerekirken, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı kaldırılmasına ve ilk derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    G)SONUÇ:
    Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK"nun 373/1. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 20/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi