Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/11577
Karar No: 2014/25837

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2014/11577 Esas 2014/25837 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2014/11577 E.  ,  2014/25837 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İstanbul 2. İş Mahkemesi
    Tarihi :26.02.2014
    No :2011/484-2014/161

    Dava, Bağ-Kur sigortalılığının tespiti istemine ilişkindir.
    Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.
    Hükmün, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Bağ-Kur sigortalısı olarak 07.05.1985 tarihinde tescil edilen davacı, 26.04.1985-15.04.1992 arasında Bağ-Kur sigortalılığının tespitini istemiştir. Davacının 25.04.1985-30.11.1985 arası duvar kağıdı satışı işinden dolayı vergi kaydı vardır. Kurum da davacıyı bu tarihler arası Bağ-Kur sigortalısı olarak kabul etmektedir. Dosyadan, davacının oda ve sicil kaydının olmadığı anlaşılmaktadır. Dosya içerisinde bulunan 17.02.2011 tarihli sigortalılık bilgileri incelendiğinde; davacının Kurumca 26.04.1985- 28.02.1989 arası 3 yıl 10 ay 4 gün sigortalı kabul edildiği, 15.04.1992 yılında tek prim ödemesinin olduğu ve 0.01 TL fazla ödemesinin bulunduğu, 02.08.2011 tarihli sigortalılık bilgilerinde ise; 26.04.1985-30.11.1985 arası 7 ay 4 gün sigortalı kabul edildiği, 15.04.1992 yılında tek prim ödemesinin olduğu ve 0.35 TL fazla ödemesinin göründüğü anlaşılmaktadır. Ayrıca davacının 27.02.1992 tarihli ve 3780 sayılı kanunla benimsenen 1992 affından da yararlandığı anlaşılmaktadır.
    01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Kanunun 24. ve 25. maddelerinde, kendi adına ve hesabına çalışanlar olarak nitelendirilen bağımsız çalışanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına yazılı olan gerçek kişiler, meslek kuruluşuna yazılarak çalışmaya başladıkları tarihten itibaren zorunlu sigortalı sayılmış iken, anılan maddelerde 2229 sayılı Kanun ile yapılan ve 04.05.1979 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik ile meslek kuruluş kaydı zorunluluğu kaldırılarak, kendi adına ve hesabına çalışma olgusu sigortalılık niteliğini kazanmak için yeterli kabul edilmiştir. Daha sonra, Kanunun 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanunla değişik 24. maddesinin (1) numaralı bendinin (a) ve (h) fıkralarında, diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanların zorunlu
    sigortalı kabul edilebilmesi için, esnaf ve sanatkârlar gibi ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya götürü usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar yönünden vergi kaydı, gelir vergisinden muaf olanlar yönünden kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı bulunma koşulu getirilmiş; anılan madde 22.03.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanunla bir kez daha değiştirilip kapsam genişletilerek, gerçek veya götürü usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar (vergi kaydı bulunanlar) veya esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı bulunanlar ya da kanunla kurulu meslek kuruluşunda usulüne uygun kaydı olanlar zorunlu sigortalı olarak kabul edilmiş, anılan düzenleme 4956 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 02.08.2003 tarihine kadar geçerliliğini korumuştur.
    Davaya konu somut olayda; Kurumun zorunlu sigortalı olarak kabul etmediği davaya konu dönemlerde vergi/sicil veya meslek kuruluşu kaydının olmadığı görülen davacının, 2011 yılından sonra tesis edilen işlemle sadece vergi kaydının olduğu 26.04.1985-30.11.1985 döneminde sigortalı kabul edildiği anlaşılmaktadır. 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalı olarak kayıt ve tescil edildiği tarihte Kanunun 3165 sayılı Yasa ile değişik şekli yürürlükte olup, 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalılık niteliğinin varlığı sorunu, anılan düzenleme doğrultusunda çözümlenmelidir. Belirtmek gerekirse anılan düzenlemelerin açıkça değindiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden eylemli olarak “kendi adına ve hesabına bağımsız çalışma” olgusu ve gerçek veya götürü usulde gelir vergisi yükümlüsü olmak veya esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı bulunmak ya da kanunla kurulu meslek kuruluşunda usulüne uygun kaydı olmak zorunlu ve asli unsurlar olup, bu çerçevede; uyuşmazlık konusu 01.12.1985-15.04.1992 tarihleri arasında kalan dönemde anılan kayıtları olmayan davacının, 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalı olarak kabulü edilmesi mümkün değildir. Diğer yandan 1479 sayılı Kanunun 79. ve Bağ-Kur İsteğe Bağlı Sigortalılık Yönetmeliğinin 5. maddelerine göre, isteğe bağlı Bağ-Kur sigortalısı olmak için Kuruma yazılı başvuru ya da isteğe bağlı sigortalı olma iradesini ortaya koyacak şekilde prim ödemesinin varlığı koşul olup, bu yönde yazılı başvurusu olmadığı, zorunlu sigortalı olduğu dönemler için ödemesi gereken primlerin dışındaki primlerin de isteğe bağlı sigortalılık süresi olarak değerlendirildiği gözetildiğinde, dava konusu dönemde davacının isteğe bağlı sigortalı olarak kabul edilemeyeceği de açıktır. Mahkemece kurulan hükümde, yukarıda belirtilen tespitler doğrultusunda varılan sonuç doğrudur.
    Ne var ki; davacı, 27.02.1992 tarihli ve 3780 sayılı Kanunun 1. maddesiyle eklenen 1479 sayılı Kanunun Geçici 8. maddesinden faydalanmak suretiyle 1992 yılında ve daha sonraki yıllarda yaptığı prim ödemelerinin uyuşmazlık konusu dönemin primlerini de kapsadığını iddia etmektedir. Nitekim 17.02.2011 tarihli sigortalılık bilgilerinde; davacının Kurumca 26.04.1985- 28.02.1989 arası 3 yıl 10 ay 4 gün sigortalı kabul edildiği, 15.04.1992 yılında tek prim ödemesinin olduğu ve 0.01 TL fazla ödemesinin bulunduğu görülmektedir. Mahkemece, yapılacak araştırma sonucu; dava konusu dönemin, prim borçlarının tahsil edilmiş olduğunun tespit edilmesi halinde, primlerin uzun süre kullanılması, böyle olunca da, kendi hatalı işlemi nedeniyle yıllarca uyuşmazlık konusu dönemde davacıyı sigortalı sayması sonucu, davalı Kurumun, davacıya sigortalı olduğu inancını verdikten sonra yaptığı hatanın farkına vararak sigortalılığı iptal etmesinin de iyi niyetten uzak olduğu kabul edilmelidir. Bu yönde, Yargıtay H.G.K.’nun 03.12.2008 gün ve 2008/10-732 E., 2008/736 K.sayılı kararında da belirtildiği üzere, Sosyal Güvenlik Hukuku ilkeleri ve Medeni Kanunun 2. maddesinin uygulanmasının zorunlu bir sonucu olarak primlerin alındığı dönemde davacının 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalı olarak kabul edilmesi gerektiği gözetilmeli, davacının istemleri bu kapsamda değerlendirilerek varılacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
    O hâlde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 05.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi