3. Hukuk Dairesi 2019/1282 E. , 2019/7351 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar vefat eden ... ’ın eşi ve çocukları olup; ... ’ın, davalı bakım evinde tedavi gördüğü sırada binanın arka bahçesinde bulunan merdivenden düşmesi sonucu vefat ettiğini, bu olay nedeniyle Ergani Asliye Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama neticesinde 29/04/2014 tarih 2012/465 E. - 2014/204 K. sayılı ilamıyla bakım evi yöneticilerine taksirle ölüme neden olma suçundan ceza verdiğini, ceza mahkemesindeki dosyada davalı kurumun kusurlu olduğunun bilirkişi raporu ile tespit edildiğini, ...’ın uzun yıllardır şizofren hastası olmasının kendilerinde derin yaralar bırakırken vefatının da çocuklarda travmaya neden olduğunu ileri sürerek her bir çocuk için 5.000’er TL ve eş için 5.000 TL olmak üzere toplam 25.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilemesini talep etmişlerdir.
Davalı yargılama sırasındaki beyanlarında; gerçekleşen olayda herhangi bir kusuru bulunmadığını, vefat edenin ölümü ile davacıların manevi anlamda bir zararı söz konusu olmadığını, ceza dosyasında yapılan kusur tespitinin hukuk mahkemesini bağlamadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; her ne kadar ...’ın ölümündeki kusuru sebebiyle davalı taraftan manevi tazminat talebinde bulunulmuş ise de, müteveffanın dosya kapsamındaki sağlık raporuna göre düzelemeyecek derecede şizofreni hastası olduğu, ailesine maddi veya manevi bir katkısının olmadığı, aksine hastalığı sebebiyle ailesine ve etrafındakilere rahatsızlık verdiği, kimi zaman saldırdığı, bu sebeple ölmeden önceki son bir yılda davalı kurumda bakıldığı, bu tür hastaların hastalık süreçlerinde aile fertleri ve yakın çevrelerindeki insanların hayatlarının derinden etkilendiği, kimi zaman yaşadıkları travmalar sebebiyle
kendilerinin de psikolojik tedaviye başvurmak zorunda kaldıkları, bu sebeplerle müteveffanın ölümüyle davacı tarafın manevi bir zararının söz konusu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm; davacı tarafça temyiz edilmiştir.
Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Duyulan acı, çekilen ızdırap manevi zarar değil onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir. Acı ve elemin manevi zarar olarak nitelendirilmesi sonucu tüzel kişileri, bilinçsizleri ve acılarını içlerinde gizleyenleri tazminat isteme haklarından yoksun bırakmamak için yasalar manevi tazminat verilebilecek olguları sınırlamıştır. Bunlar, kişilik değerlerinin zedelenmesi (TMK 24), isme saldırı (TMK 26), nişan bozulması (TMK 121), evlenmenin feshi (TMK 158), bedensel zarar ve ölüme neden olma (BK 47–TBK 56) durumlarından biri ile kişilik haklarının zedelenmesidir (BK 49- TBK 58). Bunlardan TMK’nın 24. maddesi ile BK’nın 49. (TBK.58) maddesi daha kapsamlıdır. TMK’nın 24. maddesinin belli yerlere yollaması nedeniyle böyle bir durumun bulunduğu yerde, onu düzenleyen kurallar (örneğin; TMK 26, 174, 287); bunların dışında BK’nın 49.(TBK.58) maddesi uygulanır.
TMK’nın 24. ve BK’nın 49. (TBK.58) maddesinde belirlenen kişisel çıkarlar, kişilik haklarıdır. Kişilik hakları ise, kişisel varlıkların korunmasıyla ilgilidir. Kişisel varlıklar, bedensel ve ruhsal tamlık ve yaşam ile nesep gibi insanın, insan olmasından güç alan varlıklar ya da kişinin adı, onuru ve sır alanı gibi dolaylı varlıklar olarak iki yönlüdür.
Somut olayda; davacılardan ...’in ...’ın eşi, diğer davacıların babası olan ...’ın şizofreni hastası olması nedeniyle davalı bakım merkezinde kaldığı esnada; merdivenlerden düşerek hayatını kaybettiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar vefat eden şizofreni hastası olsa da davacıların eş ve babalarının ölümü nedeniyle aralarındaki nesep bağından kaynaklanan belli oranda acı ve elem hissedecekleri açıktır.
Bunun yanında, somut olayda; davacıların eşi/babasının rahatsızlığı nedeniyle davalı bakım merkezinde kaldığı, bu şekilde taraflar arasında 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında hizmet ilişkisi oluştuğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasında hizmet sözleşmesi olduğu için davalı bakım merkezinin bakım ve gözetim yükümlülüğü olduğu açıktır.
O halde yukarıda açıklanan ilkeler ışığında mahkemece; konusunda uzman bilirkişiler vasıtasıyla ...’ın ölümünde kusur incelemesi yapılarak, matematiksel olmamak üzere hakkaniyete uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ; Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.10.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.