21. Hukuk Dairesi 2017/5097 E. , 2018/9582 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : 1. İş Mahkemesi
KARAR
A)Davacı İstemi:
Dava, davacının yaşlılık aylığı talebini reddeden davalı Kurum işleminin iptali ile davacının 07/10/2015 tarihi itibariyle emekliliğe hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
B)Davalı Cevabı:
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının sigorta başlangıç tarihinin 18 yaşını doldurduğu 17/10/1985 tarihi olduğunu bu sebeple 07/10/2015 tarihi itibariyle 1479 sayılı Yasa"nın geçici 10.maddesinin f bendine göre 49 yaşını doldurmadığından yaşlılık aylığına hak kazanmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
İlk derece Mahkemesince "1479 sayılı Yasanın 19/4/1979 tarih ve 2229 sayılı Yasa ile değişik 24/II-a maddesine göre, 18 yaşını doldurmamış olanlar hakkında bu Kanun hükümlerinin uygulanmayacağı öngörülmüş, anılan Yasanın 20.4.1982 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 2654 sayılı Yasanın 6.maddesi ile değişik 24/II-a, 22/3/1985 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 3165 sayılı Yasanın 6.maddesi ile değişik 24/II-a ve son olarak 2/8/2003 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 4956 sayılı Yasanın 14.maddesi ile değişik 24/II-a maddelerinde de 18 yaşını doldurmamış olanların sigortalı sayılamayacaklarına yer verilmiştir.
Mülga 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkındaki Kanunun 6.maddesinde, “Kurumlardan herhangi birine ilk defa sigortalı olunan tarih, sigortalılık süresinin başlama tarihidir.
Şu kadar ki; emeklilik veya yaşlılık aylığına hak kazanılıp kazanılmadığının tespitinde, (5434 sayılı T.C.Emekli Sandığı Kanununa 1425 sayılı Kanunla eklenen Ek 7.madde kapsamına girenler hariç) 18 yaşından önce Kurumlardan herhangi birine sigortalı olanların, sigortalılık sürelerinin başlama tarihi, 18 yaşını doldurdukları tarih kabul edilir” hükmüne yer verilmiştir.
Bunun yanında, mülga 506 sayılı Yasanın “Yaşlılık Aylığından Yararlanma Şartlarını” içeren 60.maddesinin (G) bendinde, “Bu maddenin uygulanmasında, 18 yaşından önce uzun vadeli sigorta kollarına tabi olanların, sigortalılık süresi, 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edilir. Ancak, bu tarihten önceki süreler için ödenen uzun vadeli sigorta kollarına ait primleri, prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edilir” denilmiştir.
Diğer taraftan, SGK Başkanlığı Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğünün tahsis işlemleri ile ilgili 22/7/2011 tarihli, 2011/58 sayılı Genelgesinde, Kanuna göre uzun vadeli sigorta kollarına tabi 18 yaşından önce uzun vadeli sigorta kollarına tabi olanların sigortalılık sürelerinin, 18 yaşını doldurdukları tarihte başladığı kabul edilecektir. Bu tarihten önceki süreler için ödenen uzun vadeli sigorta kollarına tabi sigortaların ödenen primi prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edileceği belirtilmiştir....
1479 sayılı Yasaya 4759 sayılı Yasanın 7.maddesi ile eklenen Geçici 10.maddenin yürürlüğe girdiği 23/5/2002 tarihini takip eden ay başı (1/6/2002 tarihi) itibariyle 6140 gün (17 yıl 20 gün) sigortalılık süresine göre 10.5.1985 sigortalılık başlangıç tarihi bulunmakta ise de; 2829 sayılı Yasanın 6.maddesine göre 18 yaşını doldurduğu 7/10/1985 tarihi 4/b (Bağ-Kur) sigortalılığının başlangıç tarihi olarak kabul edildiğinden 1/6/2002 tarihine kadar sigortalılık süresinin 16 yıl 7 ay 23 gün sigortalılık süresinin bulunduğu,
Buna göre, 25 tam yıl (9000 gün) prim koşulunun doldurulmasına 8 yıl 4 ay 7 gün kaldığından ve 1479 sayılı Yasanın 4759 sayılı Yasa ile değişik Geçici 10.maddesinin (f) bendine göre 8 tam yıldan fazla 9 yıl 6 ay veya daha az kalan erkek sigortalıların 49 yaşını doldurmaları halinde yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanabileceklerinden, davacının 7/10/2015 tahsis talep tarihinde 48 yaşını doldurmuş bulunduğundan, yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanamadığı" gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu;
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının 18 yaşından önceki prim ödeme gün sayısının yaşlılık aylığının değerlendirilmesi sırasında hem prim ödeme gün sayısına hem de yaş hesabına dahil edilmesi gerektiğini beyanla yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
Bölge Adliye Mahkemesince “... davacının 1479 sayılı Yasa kapsamında Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil edildiği 01/01/1996 tarihinden, SSK sigortalılığı ve askerlik borçlanması toplamı 3830 gün geriye doğru gidildiğinde sigortalılık başlangıcının 18 yaşından önceki bir tarih olan 12/05/1985 tarihine gittiği, 25 yıllık sigortalılık süresinin dolmasına ne kadar süre kaldığının belirlenmesi bakımından bu tarihin esas alınması durumunda ise 12/05/1985 - 07/10/1985 tarihleri arasındaki sürenin 18 yaş öncesi geçmiş olacağı, buna ise gerek 1479 sayılı Yasanın 24.maddesinin ve gerekse 506 sayılı Yasanın 60/G maddesinin cevaz vermediği, bu durumda ise 18 yaşın doldurulduğu tarihe göre, 25 yıllık sigortalılık süresinin dolacağı sürenin belirlenmesi ve 1479 sayılı Yasanın Geçici 10.maddesinin 2.fıkrasının (f) bendine göre, 9000 gün prim ödeme koşulu yanında 49 yaş koşulunun da oluşması gerektiği ve Kurum işleminin mevzuata uygun olduğu..."gerekçesiyle
"... 1.İş Mahkemesi"nin 08/03/2017 tarihli, 2016/52 Esas, 2017/40 Karar numaralı hükmüne yönelik davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan REDDİNE” karar verilmiştir.
E)Temyiz:
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; 18 yaşından önce 506 sayılı Yasa kapsamında ödenen primlerin yaş hesabında da dikkate alınması gerektiğini beyanla Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, 07/10/1967 doğumlu olan davacının 31/01/1996 tarihli giriş bildirgesi ile 01/01/1996 tarihinden itibaren Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil edildiği, 01/01/1996-02/05/2011 ve 14/09/2011-07/10/2015 tarihleri arasında 19 yıl 4 ay 26 gün Bağ-Kur sigortalısı olduğu, 01/02/1985-13/09/2011 tarihleri arasında toplam 3808 gün 506 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olduğu, 01/02/1985-07/10/1985 tarihleri arasında 18 yaşını doldurmadan önce 506 sayılı Yasa kapsamında 246 gün prim ödeme gün sayısının bulunduğu, 07/10/2015 tarihinde yaşlılık aylığı tahsis talebinde bulunduğu, davalı Kurumun 49 yaş şartını yerine getirmediğinden bahisle yaşlılık aylığı talebini reddettiği anlaşılmaktadır.
2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerinin Birleştirilmesi Hakkındaki Kanunun 8. maddesinde, birleştirilmiş hizmet süreleri toplamı üzerinden ilgililere son yedi yıllık fiili hizmet süresi içinde fiili hizmet süresi fazla olan kurumca, hizmet sürelerinin eşit olması halinde ise eşit hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu kurumca kendi mevzuatına göre aylık bağlanacağını belirtilmiştir.
O halde davacının son yedi yılda fiili hizmet süresinin daha fazla olduğu 1479 sayılı Yasa"nın geçici 10.maddesi uyarınca yaşlılık aylığı şartlarına haiz olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
1479 sayılı Kanunun 23/05/2002 tarih, 4759 sayılı Kanun 7. maddesi ile değişik geçici 10.maddesinin, II.fıkrasının "e" bendine göre; kadın ise 20 tam yıl, erkek ise 25 tam yıl prim ödemiş olanlar ile 23/05/2002 tarihini takip eden aybaşı itibarıyla prim ödeme sürelerinin dolmasına; 5 tam yıldan fazla, 6 tam yıl veya daha az kalan kadınlara 44 yaşını, 6 yıl 6 aydan fazla, 8 tam yıl veya daha az kalan erkeklere 48 yaşını doldurmaları, kadın ise 20, erkek ise 25 tam yıl prim ödemeleri şartıyla yaşlılık aylığı bağlanır.
Somut olayda; davacının 01/02/1985-07/10/1985 tarihleri arasında 18 yaşını doldurmadan önce 506 sayılı Yasa kapsamında geçen 246 prim ödeme gün sayısının hizmetten sayılması ve 01/06/2002 tarihi itibariyle geçen sigortalılık süresine dahil edilmesi gerektiğinden tahsis talep tarihi itibariyle 1479 sayılı Kanunun 23/05/2002 tarih, 4759 sayılı Kanun"un 7. maddesi ile değişik geçici 10.maddesinin, II.fıkrasının "e" bendine göre yaşlılık aylığı şartlarına haiz olduğu anlaşıldığından davanın kabulü yerine reddine karar verilmesi hatalıdır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin temyiz başvurusunun kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı ORTADAN KALDIRILMASI, İlk Derece Mahkemesi Kararının BOZULMASI gerekmiştir.
SONUÇ:Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 24/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.