3. Hukuk Dairesi 2018/3989 E. , 2019/7380 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davalı kiracının tadilat yapmak amacıyla kiralanana zarar verdiğini, Afşin Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/70 D.İş dosyasında yapılan tespitte taşınmazdaki hasarın belirlendiğini belirterek; 9.891 TL"nin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davacının açmış olduğu maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile;8.541,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz incelemesini yapan Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 2014/10622 Esas, 2015/8034 Karar sayılı ilamı ile hasar miktarının tespiti bilirkişi incelemesini gerektirmekte olup, tek yanlı yapılan "delil tespitine ilişkin bilirkişi raporunun hükme dayanak yapılamaz" gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama neticesinde; davacının açmış olduğu maddi tazminat davasının kabulü ile; 9.891,00 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Mahkemece, her ne kadar bozma ilamına uyma kararı verilmiş ise de; bozma gerekleri tam olarak yerine getirilememiştir. Şöyle ki, kural olarak bozma kararına uyan mahkeme, artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep (kazanılmış) hak doğmuştur. Bu kazanılmış hak yeni bir hükümle ortadan kaldırılamaz.
Bozulan bir hükmün, bozma sebepleri dışında kalan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olması nedeniyle; kesinleşen kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Zira, kesinleşmiş olan kısımlar, lehine olan taraf yararına bir usulü müktesep hak teşkil eder.
Somut olayda; mahkemece verilen ilk hükümde davanın kısmen kabulü ile 8.541.00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verildiği, verilen ilk kararın sadece davalı tarafça temyiz edildiği, bu şekilde davalı yararına miktar yönünden usulü müktesep hak oluşmasına karşın; mahkemece verilen son hükümde, davanın kabulü ile 9.891.00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verildiği görülmektedir.
O halde; mahkemece, usulü kazanılmış hak kuralı ihlal edilerek temyiz eden davalı aleyhine olacak şekilde daha önce hükmedilen 8.541.00 TL maddi tazminat miktarından daha fazla maddi tazminata karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3-Bozma nedenine göre, davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı tarraf yararına BOZULMASINA, ücüncü bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine mahal olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 02/10/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.