Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/4341
Karar No: 2020/2861
Karar Tarihi: 08.06.2020

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2019/4341 Esas 2020/2861 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2019/4341 E.  ,  2020/2861 K.

    "İçtihat Metni"

    Bölge Adliye
    Mahkemesi : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
    No : 2018/2092-2019/757
    İlk Derece
    Mahkemesi : Sivas 1. İş Mahkemesi
    No : 2016/76-2018/344

    Dava, Kurumca re"sen tahakkuk ettirilen prim borcunun iptali ile ödenen tutarların istirdadı istemine ilişkindir.

    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince, davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.3 maddesi gereğince kabulüne, Sivas 1. İş Mahkemesi"nin 2016/76 E., 2018/344 K. sayılı kararının kaldırılmasına, davanın reddine, dair karar verilmiştir.
    Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM
    Davacı vekili, davalı kurum tarafından davacı aleyhine başlatılan soruşturma neticesinde 01/09/2015 tarih, 2015/HB-130 sayılı SGK denetmen raporu esas alınarak ... isimli kişiyi ev hizmetlerinde sigortasız çalıştırdığı iddiası ile 2.618,27.-TL prim borcu tahakkuk ettirildiğini, davacı tarafından prim borcunun ödendiğini aynı zamanda prim borcuna 22/12/2015 tarihli dilekçe ile itiraz edildiğini, İtiraz İnceleme Komisyonunun 25.12.2015 tarihli kararı ile 5510 sayılı Kanunun 59. maddesi gerekçe gösterilerek itirazın reddedildiğini, davalı kurumca davacı aleyhine tahakkuk ettirilen prim borcunun haksız ve hukuka aykırı olduğunu belirterek tahakkuk ettirilen 2.618,27.-TL tutarındaki sigorta priminden dolayı davacının borçlu olmadığının tespiti ile tahsil edilen paranın tahsil edildiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte iadesine karar verilmesini istemiştir.
    II-CEVAP
    Davalı kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; ... adına tescilli işyeri ile ilgili kurum denetmenlerince yapılan inceleme neticesinde 01/09/2015 tarihli ve 2015/HB/130 sayılı tespit raporu düzenlendiğini, raporda işyerinde fiili olarak çalıştığı tespit edilen dava dışı ..."ın sigortalılığının sağlanmadığının tespit edildiğini, işyerine gönderilen tebliğ mazbatalarının ... tarafından alındığının tespit edildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    III-MAHKEME KARARI
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    İlk derece mahkemesi tarafından, "davanın kısmen kabülüne, kısmen reddine, davacının davalı kuruma 8,14 TL borçlu olduğunun tespitine, 2.597,31 TL prim ödemesinin 01/01/2016 tarihi itibariyle işleyecek yasal faizi ile beraber davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine" şeklinde karar verilmiştir.
    Davalı kurum vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı tarafından kuruma başvuru yapılmadığını belirterek, kararın kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    B-BAM KARARI
    Davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.3 maddesi gereğince kabulüne, Sivas 1. İş Mahkemesi"nin 2016/76 E., 2018/344 K. sayılı kararının kaldırılmasına, davanın reddine, dair karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davacı vekili, dava dışı ...’ın yanında sürekli olarak çalışmadığının tanık beyanları ile doğrulandığını belirterek kararın hatalı olduğu gerekçesiyle bölge adliye mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Dosyanın tetkikinde; davacıya ait evde ihbar üzerine 28/08/2015 tarihinde Kurumca yapılan denetim sırasında evde bulunan dava dışı ..."ın 2008 yılı Mayıs ayından itibaren haftanın üç günü ev hizmetlerinde çalıştığını beyan etmesi üzerine denetmen tarafından 01/09/2015 tarih ve 130 sayılı raporun düzenlendiği ve dava dışı ..."ın 28/08/2014-11/08/2015 tarihleri arası için haftada 3 gün üzerinden çalıştığının tespitinin yapıldığı anlaşılmıştır. Bunun üzerine; Kurumca, ilgili belge ve evraklar davacı tarafından sunulmayınca, resen işyeri tescili oluşturularak , 28/08/2014-11/08/2015 tarihleri arası için haftada 3 gün üzerinden 2.121,24 TL prim tahakkuku, 287,55 TL gecikme zammı ve 184,46 TL işsizlik sigorta primi, 25,02 TL gecikme zammı tahakkuk ettirildiği ve davacının 22/12/2015 tarihinde itirazda bulunduğu, 25/12/2015 tarihli komisyon kararı ile 2.618,27 TL prim borcunun bulunduğuna karar verildiği, komisyon kararının 15/01/2016 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, davacının 13/12/2015 tarihinde 2.605,45 TL prim ödemesi yaptığı belirgindir.
    Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanun"un 79/10. maddesi ile 5510 sayılı Yasa"nın 86. maddesi olup, uyuşmazlığın çözümü için ev hizmetlerinde çalışanlar yönünden mevzuatın incelenmesi gerekmektedir;
    506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun mülga 3. maddesi sigortalı sayılmayanları düzenlemiş ve Kanun"un 3. maddesinin I/D bendinde, ev hizmetlerinde çalışanların tamamı sigorta kapsamı dışında tutulmuştur. Başlangıçta ev hizmetlerinde sürekli veya süreksiz çalışanların tümü 506 sayılı Kanun kapsamı dışında tutulmuş iken, 506 sayılı Kanun’un mülga 3. maddesinin 1/D bendinde 11.08.1977 tarihli 2100 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikle ev hizmetlerinde ücretle ve sürekli çalışanlar sosyal sigorta kapsamına dahil edilerek, sigortalı sayılmışlardır.
    01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda ise sigortalı sayılmayanlar 6. maddede de düzenlenmiş olup, 6.maddenin c bendine göre, “Ev hizmetlerinde süreksiz olarak çalışanlar ile ev hizmetlerinde hizmet akdi ile sürekli çalışmasına rağmen, haftalık çalışma sürelerinin 4857 sayılı İş Kanununda belirtilen sürelerden az olması nedeniyle, aylık kazançları prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olanlar” sigortalı sayılmamış iken 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanun’un 4. maddesi ile 5510 sayılı Kanun’un 6. maddesinin c bendi “Ev hizmetlerinde çalışanlar (ücretle ve sürekli olarak çalışanlar hariç)” şeklinde değiştirilmiştir.
    Ancak, 6552 sayılı Kanun’un 55. maddesi ile 5510 sayılı Kanun"a "ev hizmetlerinde çalışanların sigortalılığı" başlıklı ek 9. madde ilave edilmiş ve bu düzenleme 1.4.2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Buna parelel olarak 10.09.2014 tarihli ve 6552 sayılı Kanunun 40. maddesiyle 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun sigortalı sayılmayanları düzenleyen 6. maddesinin c bendinde yer alan “(ücretle ve sürekli olarak çalışanlar hariç)” ibaresi “(Kanunun ek 9"uncu maddesinin ikinci fıkrası kapsamında sigortalı olanlar ile ücretle aynı kişi yanında ay içinde 10 gün ve daha fazla süreyle çalışanlar hariç)” şeklinde değiştirilmiş ve bu değişiklik de 01.04.2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
    Bu yeni düzenleme çerçevesinde ev hizmetlerinde bir veya birden fazla gerçek kişi tarafından çalıştırılan ve çalıştıkları kişi yanında ay içinde çalışma saati süresine göre hesaplanan çalışma gün sayısı 10 gün ve daha fazla olan çalışanlar, Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılmaktadır. Ev hizmetlerinde bir veya birden fazla gerçek kişi tarafından çalıştırılan ve çalıştıkları kişi yanında ay içinde çalışma saati süresine göre hesaplanan çalışma gün sayısı 10 günden az olanlar için ise kanunda belirtilen oranda iş kazası ve meslek hastalığı sigortası primi ödenmesi gerekmektedir.Bu düzenleme 10 günden az çalışanları uzun vadeli sigorta kolları bakımından kapsam dışı bırakmaktadır. (TBB Dergisi 2015 (120) A. Eda Manav )
    Diğer yandan, 5510 sayılı Kanununda 6552 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önce verilen Hukuk Genel Kurulu"nun 05.02.2014 tarih ve 2013/10-2280 E., 2014/65 K. sayılı ilamında, ev hizmetlerinde çalışma ile ilgili davaların hukuki niteliği ve ispat şekline ilişkin ilkeler şu şekilde belirtilmiştir;
    "...İş mevzuatı yönünden, ev hizmetlerinin, gerek mülga 1475 sayılı İş Kanunu’nun 5. maddesinin 1. fıkrasında, gerekse 4857 sayılı İş Kanunu’nun 4. maddesinin 1. fıkrasında yer alan hükümler ile bu Kanunların uygulama alanı dışında bırakıldığı görülmektedir.
    Sosyal güvenlik mevzuatı açısından ise gerek mülga 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu gerekse 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu kapsamında sigortalı olabilmek üç temel koşula bağlanmıştır. Bu koşullar; hizmet akdi ile çalışma, işin işverene ait işyerinde yapılması ve mülga 506 sayılı Kanun’un 3. ve aynı yöndeki 5510 sayılı Kanun’un ise 6. maddesi kapsamında olmamak olarak sıralanabilir. 506 sayılı Kanun’un 3. maddesi sigortalı sayılmayanları; diğer bir ifade ile anılan Kanun kapsamına alınmayanları sıralamaktadır.
    Buna göre mülga 506 sayılı Kanun’un “Sigortalı Sayılmayanlar” başlıklı 3. maddesi uyarınca: “Aşağıda yazılı kimseler bu Kanunun uygulanmasında sigortalı sayılmazlar.
    D) (Değişik: 11/8/1977 - 2100/1 md.) Ev hizmetlerinde çalışanlar (ücretle ve sürekli olarak çalışanlar hariç)…”
    Yine 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun’un “Sigortalı Sayılmayanlar” başlıklı 6. maddesi uyarınca; “…Bu Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kolları hükümlerinin uygulanmasında;
    …c) (Değişik: 17/4/2008-5754/4 md.) Ev hizmetlerinde çalışanlar (ücretle ve sürekli olarak çalışanlar hariç)…4 üncü ve 5 inci maddelere göre sigortalı sayılmaz.”.
    Buna göre ev hizmetleri, mülga 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun ilk halinde Kanun kapsamı dışında bırakılmış iken, 24.08.1977 tarih ve 16037 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve 24.11.1977 tarihinde yürürlüğe giren 11.08.1977 tarih ve 2100 sayılı Kanun’un 1. maddesiyle yapılan değişiklik ile mülga 506 sayılı Kanun’un 3. maddesinin (D) bendinde yapılan düzenleme uyarınca, ev hizmetlerinde “ücretle ve sürekli çalışanlar” anılan maddede yer alan istisnalar içinden çıkarılmış, 5510 sayılı Kanun"un 6. maddesi ile de aynı yöndeki uygulamaya devam edilmiştir.
    Görüldüğü üzere, anılan maddeler uyarınca, ev hizmetlerinde çalışanlar; ücretle ve sürekli olarak çalışanlar hariç, bu Kanunların uygulanmasında sigortalı sayılamazlar.
    Sigortalı sayılmak için, ücret ve sürekli çalışma birlikte arandığından, her iki koşulun da gerçekleşmiş olması gerekir. Hizmet karşılığı ücret alınmıyorsa veya ücret alınmakla birlikte çalışmada süreklilik yoksa bu tür çalışmayı sigortalı çalışma saymak mümkün değildir.
    Buna göre, diğer koşulları gerçekleştirmiş olanlar eğer anılan maddelerin kapsamına giriyorlarsa, sigortalı sayılamayacak ve 506 veya 5510 sayılı Kanunlarda düzenlenen haklardan yararlanamayacaklardır.
    Yeri gelmişken belirtilmelidir ki, mülga 1475 sayılı İş Kanunu’nun 5/1. maddesi ve 4857 sayılı İş Kanunu’nun 4/1. maddeleri uyarınca, İş Kanunları hükümleri ev hizmetlerine ve ev hizmetleri çalışanlarına uygulanamayacak, bu işler ve bu işleri yapan kişiler Borçlar Kanunu’nun hizmet akdini düzenleyen hükümlerine tabi olacaklardır.
    Evde yapılan işle, ev hizmetleri arasında bazı farklılıkların da tanımlanması gerekir. Ev hizmeti evde yapılmakla birlikte, herhangi bir iş olmayıp doğrudan yaşanan mekâna yönelik bir iştir. Yaşanan konutla doğrudan bağlantı içerisindedir. Doğrudan eve ve ev yaşamına yöneliktir. Dolaylı olarak ev yaşamına katkıda bulunan, onu kolaylaştıran hizmetlerdir. Ev hizmetinin doğrudan eve veya ev yaşamına yönelik olması gerekir. Ev hizmeti evden soyutlanamaz. ... Bir işin ev hizmeti sayılabilmesi için yapılan işin evde gündelik yaşamın gerektirdiği faaliyetler kapsamında ev yaşamının gündelik, olağan gereksinmelerini karşılayan işlerdir... Öğretide ev hizmetleri, evde gündelik yaşamın gerektirdiği; temizlik, yemek, çamaşır, ütü, çocuk bakımı, mürebbiyelik gibi işler olarak kabul görmektedir. Ev hizmetleri çalışanları ise uşak, kahya, hizmetçi, temizlikçi, aşçı, çocuk bakıcısı, bahçıvan, şoför, bekçi, hayvan bakıcısı vb. evin gündelik işleyişine ilişkin faaliyetleri yürüten kişiler olarak kabul görmektedir...
    Yukarıda ayrıntıları açıklandığı üzere, “ev hizmetleri” 506 sayılı Kanun ile tamamen sigortalılık dışında tutulmuş iken 2100 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle ev hizmetlerinde sadece “ücretle ve sürekli olarak çalışanlar” sigortalı sayıldıklarından, bu kişilerin sigortalı olarak kabul edilebilmesi için önemli olan, ev hizmetinde geçen çalışmanın ücretle yapılması ve sürekli olmasıdır.
    Sürekli çalışma kavramı yönünden uygulamada, haftanın çoğu ev işlerinde geçirilmiş ve çalışma bir süre devam etmişse, bu çalışma sigortalı çalışma olarak değerlendirilmekte, süreklilik için çalışmanın belli bir yoğunluğa ulaşması aranmaktadır.
    Mülga 506 sayılı Kanun ile 5510 sayılı Kanun uyarınca “iş” tanımı açık olup, burada “iş” ev hizmetidir. Bu nedenle ölçü, işin niteliği değil ev işinde çalışanın, bu işte ne kadar süre çalıştığıdır. Ev işlerinde çalışma devamlı ise sürekli sayılacak, devamlılık yoksa, iş belirsiz aralıklarla geçici olarak ya da çağrı üzerine yapılıyorsa süreksiz sayılacaktır..."
    Mahkemece, az yukarıda bahsedilen ilgili kanun maddeleri gözetilerek, öncelikle 01.04.2015 tarih öncesi için, ücretle birlikte süreklilik şartı(haftanın çoğunluğunun ev hizmetinde geçmesi) aranmasına rağmen bu tarih sonrası için ise; ay içinde çalışma saati süresine göre hesaplanan çalışma gün sayısı 10 gün ve daha fazla olup olmadığı üzerinde durulmalı ve bu kapsamda, konutun kapsamı, dava dışı ...’ın hangi işlerde çalıştığı, bu çalışmalarının ne kadar süreyle yapılabileceği, buna göre çalışmanın 01.04.2015 öncesi sürekli çalışmayı, anılan tarih sonrası ise; ay içinde çalışma saati süresine göre hesaplanan çalışma gün sayısı 10 gün ve daha fazla olup olmadığını gerektirip gerektirmediği, dolayısıyla hizmet ilişkisinin unsurlarının oluşup oluşmadığı yöntemince araştırılmalı, davacının farklı işverenler veya iş yerlerinde çalışıp çalışmadığı,davaya konu dönem içinde doğum, hastalık ve benzeri nedenlerle çalışmasına ara verip vermediği, yörede ve davacının çalışmaya gittiği iddia edilen evlere komşu işyeri sahipleri veya çalışanları kolluk vasıtasıyla araştırılarak bilgi ve görgülerine başvurulmalı, uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
    O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararı bozulmalıdır.
    SONUÇ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/2 maddesi gereği temyiz edilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 08.06.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi