3. Hukuk Dairesi 2019/3536 E. , 2019/7459 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki asıl elatmanın önlenmesi, karşı alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl ve karşı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı/karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalının kullanımında bulundurduğu birleştirilmiş 3 adet dükkanın kullanım ve kira haklarını 21.1.2004 tarihli sözleşme ile kendisine devrettiğini, ancak davalının şirket tabelalarını sökerek ve işyerinde bulunan makinaları da kullanarak dükkanlarda faaliyette bulunduğunu, işyerinin tüm işlemlerinin kendi üzerlerine olduğunu ileri sürerek davalının işyerine vaki müdahalesinin önlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davacı ile aralarında imzalanan sözleşmenin adi ortaklık ve hizmet sözleşmesi olduğunu, kendisinin edimlerini yerine getirdiğini, ancak adi ortaklığın diğer tarafını oluşturan davacının sözleşmeye aykırı davrandığını ve 10.8.2005 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi haklı olarak feshettiğini, davacının dava dışı şahıslara olan borcunu ödememesi nedeniyle işyerine haciz geldiğini, elektrik ve su borçlarını kendisinin ödediğini, davacının kendisine sözleşmede kararlaştırılan işçilik ücretini ödemediği gibi vergi ve SSK borçlarını da ödemediğini ileri sürerek davanın reddini istemiş, karşı dava ile de; tek taraflı feshedilen sözleşmenin geçersiz olduğunun tespitine, davacının ödemesi gerektiği halde kendisince ödenen paraların ödenmesini, elde edilen kârın 1/2"nin tahsilini, sözleşme tarihinden sonra alınan malzeme ve makinaların 1/2"nin kendisine verilmesi yahut bedelinin ödenmesini, menfi zararının ödenmesini, yıkılan duvar ve açılan kapının eski hale getirilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece davanın kabulüne, dükkanlara ve içindeki malzemelere davalının kendi adına işletmek suretiyle yaptığı elatmanın önlenmesine, karşı davanın yasal şartları oluşmadığından reddine dair verilen kararın davalı/karşı davacı tarafından temyizi üzerine Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 17.01.2012 tarihli, 2011/4911 E., 2012/364 K.sayılı ilamı ile"...davalı-karşı davacının sözleşmeyi feshetmesinin haklı sebeplere dayanıp dayanmadığı belirlenmeli, sözleşmenin feshi gerektiğinin kabul edilmesi halinde BK"nın 538. maddesi gözetilerek ve uygulanacak fesih ve tasfiyeye karar verilmelidir. Mahkemenin değinilen bu yönü gözardı ederek yazılı şekilde karar vermiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir. Bozma nedenine göre davalı-karşı davacının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir." gerekçesiyle bozulmuş, davacı tarafın kararın düzeltilmesi istemi 13.Hukuk Dairesinin 26.09.2012 tarihli ve 2012/12012 E., 2012/21259 K.sayılı ilamı ile reddedilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın kabulüne, dükkanlara ve içindeki malzemelere davalının kendi adına işletmek suretiyle yaptığı elatmanın önlenmesine, karşı davanın kısmen kabulü ile taraflar arasındaki sözleşmenin fesih edildiğinin tespiti ile BK madde 538(TBK madde 642) uyarınca tasfiyesine, 7.400,00 TL"nin 09/08/2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiş, kararın taraflarca temyizi üzerine Dairemizin 06.07.2017 tarihli ve 2016/240 E., 2017/11254 K.sayılı ilamı ile; "..Mahkemece bozma kararına uyulduğu halde gerekleri tam olarak yerine getirilmemiş, bozma ilamı doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılmamıştır..Bu durumda, mahkemece; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınmalı, Türk Borçlar Kanununun 642.madde ve devamı hükümlerine göre tasfiye işlemi gerçekleştirilmelidir..Somut olayda; taraflar arasındaki ortaklığın fiilen son bulduğu uyuşmazlık konusu değildir. Ortaklık son bulduğuna göre tasfiyenin de mahkemece bizzat yaptırılması gerekir...mahkemece; taraflar arasındaki uyuşmazlığın yukarıda açıklanan ve maddeler halinde belirtilen sıra ve yöntem izlenerek çözüme kavuşturulması gerekmekte olup, bu hususlar dikkate alınmaksızın, eksik inceleme, araştırma ve özellikle uyulmasına karar verilen bozma ilamı gerekleri yerine getirilmeksizin, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya uygun görülmemiş, hükmün bozulmasını gerektirmiştir." gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın kabulü ile dava konusu ... ili ... ilçesi ... Sanayi Sitesi F/1 blokta bulunan dosyada mevcut fen bilirkişisinin 05.06.2007 tarihli krokili raporunda B harfi ile gösterdiği kırmızı renkte boyanan, C harfi ile gösterdiği yeşil renkte boyanan, C-1 harfi ile gösterdiği mavi renkte boyanan dükkanlara ve içindeki malzemelere davalının kendi adına işletmek suretiyle yaptığı elatmanın önlenmesine, karşı davanın kabulü ile taraflar arasındaki adi ortaklığın tasfiye memurunun 16/07/2018 havale tarihli raporunda belirtildiği şekilde tasfiyesine, bu sebeple 2.778,07 TL alacağın karşı dava tarihi olan 22/05/2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacı-karşı davalıdan alınıp davalı-karşı davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı/karşı davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı/karşı davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Davacı/karşı davalı tarafından dosyaya sunulan, davalı/karşı davacının eli ürünü olduğu ileri sürülen isim/imza içermeyen kalem kalem harcamaların yazıldığı olduğu toplam 79.000 TL tutarındaki liste hakkında, davalı/karşı davacı vekili tarafından beyanda bulunulmuş, bu beyanda; belgenin davalı/karşı davacı eli ürünü olduğunun kabul edildiği ve her kalem için ayrı ayrı açıklama yapıldığı, bu kalemlerden bir kısmının cebri icra ile satıldığı, bir kısmının dükkanda bulunduğu, bir kısmının dükkana hiç getirilmediği gibi savunmalarda bulunulduğu görülmüştür.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda hesap ve işlemler incelenerek bir bilanço düzenlenmiş, ortaklığın aktif ve pasifi belirlenmiş ise de, davacı/karşı davalı tarafından sunulup, davalı/karşı davacının da kendi elinden çıktığı kabul edilen 79.000 TL"lik listede belirtilen kalemler yönünden tarafların karşılıklı iddia, savunma ve açıklamalarına raporda yer verilmemiş, bilançoya dahil edilmesi gerekip gerekmediği raporda tartışılmamıştır.
Hal böyle olunca, mahkemece, 79.000 TL"lik listede belirtilen kalemler yönünden tarafların karşılıklı iddia, savunma, açıklama ve itirazlarını karşılayacak şekilde, bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı/karşı davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı/karşı davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.10.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.