3. Hukuk Dairesi 2019/4478 E. , 2019/7504 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın 13.825,35 TL yönünden konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, kalan talep açısından davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalının dava konusu dönemde ... Genel Müdürlüğü"nün kadrolu avukatı olarak çalıştığını, ... Genel Müdürlüğü lehine olarak sonuçlanan dava ve icra takiplerinden dolayı karşı taraftan tahsil edilerek emanet hesaplarına yatırılan avukatlık ücretlerinden, ... Genel Müdürlüğü İstanbul Bölge Müdürlüğü"nde çalışan bir kısım diğer avukatlarla birlikte davalıya da yasaların belirlediği limitlerin üzerinde, değişik dönemlerde avukatlık ücreti ödemesi yapıldığını; müfettiş tarafından düzenlenen 26/12/2008 tarih ve 32/50 nolu, 1998-2007 yılları arası dönemi kapsayan denetim raporu ile bir kısım kalem personeli ve idare avukatına fazla avukatlık ücreti ödendiğinin tespit edildiğini, ... Genel Müdürlüğü Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı"nın 16/01/2009 tarihli olur yazısı ile fazla ödenen avukatlık ücretlerinin ilgili kişilerden tahsilinin sağlanmasının istenildiğini; davalıya fazladan 18.453,86 TL tutarında vekalet ücreti ödendiğinin tespit edildiğini, davalının haksız ve sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek; haklı bir nedene ve hukuki düzenlemeye dayanmadan alınan limit fazlası vekalet ücretinin, fazla ödemenin yapıldığı tarihlerden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davanın zamanaşımına uğradığını, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu"nun 4667 sayılı Yasa ile yapılan değişiklik sonrası 164. maddesinin 4. fıkrası uyarınca, dava sonunda kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekalet ücretinin avukata ait olduğunu, bu ücretin iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemeyeceği gibi haczedilemeyeceğini, bahse konu yasanın yürürlüğe girmesi ile birlikte 657 sayılı Devlet Memurlar Kanunu"nun 146/3 maddesindeki vekalet ücretinin tamamının avukata ait olmayacağına dair aksine hükmün ( limit getiren) uygulama kabiliyetinin kalmadığını, vekalet ücreti yönünden kamu avukatları ile serbest çalışan avukatlar arasında bir fark bulunmadığını savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Dairemizin 18.01.2011 tarih ve 2010/18186 E. - 2011/190 K. Sayılı ilamı ile, " ...657 sayılı kanunun vekalet ücretine ilişkin 146. maddesi hükmü 1136 sayılı kanunun 164. maddesine göre " özel kanun " niteliğinde olup, bu durumda 657 sayılı Yasada kurum avukatlarına verilecek vekalet ücretine ilişkin olarak farklı bir düzenleme yapılmadığı sürece, 1136 sayılı Avukatlık Kanununda 4667 sayılı kanunla yapılan değişikliğin kamu personeli statüsünde bulunan kurum avukatlarına ve bu arada davacıya ödenen vekalet ücretine uygulanan sınırlamayı kaldırdığından söz etmek mümkün olmadığından mahkemece anılan 146. Maddede yer alan düzenleme uyarınca inceleme yapılarak davalıya fazla ödenen miktar yönünden davanın kabulü gerekirken reddi cihetine gidilmesi doğru görülmemiştir..." gerekçesiyle, bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; davanın kısmen kabulüne, 15.378,93 TL nin temerrüt tarihi olan 11/04/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine, yargılama devam ederken davalı hak edişlerinden davacı kurum tarafından kesilen ve bilirkişilerce belirlenen 13.825,35 TL nin her yıl için ( 2010-2011-2012) mahsubun gerçekleştiği tarihler itibariyle alacak miktarı ile sınırlı olarak icra müdürlüğünce infazda dikkate alınmasına karar verilmiş, hüküm, taraflarca temyiz edilmesi üzerine; Dairemizin 04.06.2018 tarih ve 2016/19220 E. - 2018/6260 K. sayılı ilamı ile; "...Somut olayda; dava konusu edilen 18.453,86 TL lik alacak yönünden 13.825,35 TL sinin mahsubu edilmesi sonrasında geriye kalan miktarın 4.628,51 TL olduğu, bu miktarın ise 3.074,58 TL sinin vergi olup 1.553,93 TL sinin vekalet ücretinden mahsubu yapılmayan kısım olduğu anlaşılmakla, mahkemece 13.825,35 TL lik kısım yönünden konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına; bakiye 1.553,93 TL yönünden ise davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir. Kabule göre de; davacının faiz talebi yönünden ise, 1.553,93 TL lik kısım yönünden temerrüt tarihinden; konusuz kalan 13.825,35 TL lik alacak kalemi yönünden ise, ihtarnamede yer alan 15 günlük mehilin bittiği temerrüt tarihinden mahsup tarihlerine kadar işlemiş yasal faizin, hüküm yerinde açık, anlaşılır ve infaza elverişli şekilde gösterilerek davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir..." gerekçesiyle, bozulmuştur.
Mahkemece, ikinci bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde ise; dava konusu alacağın dava devam ederken 13.825,35 TL sinin mahsup edilmek suretiyle ödendiği ve bu miktar yönünden davanın konusuz hale geldiğinden bahisle, 13.825,35 TL yönünden konusuz hale gelen davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, bakiye alacak üzerinden davanın kısmen kabulüne, 1.553,93 TL vekalet alacağının temerrüt tarihi olan 12/04/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; sebepsiz zenginleşemeye dayalı alacak istemine ilişkindir.
1-) Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazının reddi gerekir.
2-) 492 sayılı Harçlar Kanunu"na bağlı (I) sayılı tarifenin, " Yargı Harçları " başlığı altında düzenlenen " Karar ve ilam harcı" başlıklı III. kısmının 1. fıkrasında, konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden tarifede gösterilen oranda nispi karar ve ilam harcı; 2-(a) fıkrasında ise, 1"inci fıkra dışında kalan davalarla, taraf teşkiline imkan bulunmayan davalarda verilen esas hakkındaki kararlar ve davanın reddi kararlarında maktu karar ve ilam harcı alınacağı hükme bağlanmıştır.
Bu durumda; konusu belli bir değerle ilgili bulunan davada esas hakkında karar verilmesi halinde nispi harç alınacağı; usule ilişkin nihai kararlarla, davanın konusuz kalması halinde verilecek kararlarda ise maktu harç alınacağı kuşkusuzdur.
Somut olayda; mahkemece, dava konusu alacağın 13.825,35 TL lik kısmı mahsup edilmek suretiyle yargılama aşamasında tahsil edildiğinden, konusuz kalan bahse konu miktar üzerinden davalı aleyhine maktu karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile davalının yargılama aşamasında ödeme yaptığı, bu durumda davayı kabul ettiğinden bahisle, konusuz kalan 13.825,35 TL üzerinden nispi karar ve ilam harcı alınması usul ve yasaya aykırıdır.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK"nun 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının yargılama giderlerine ilişkin (5) ve ( 8) numaralı bentlerinin çıkartılarak yerlerine sırasıyla; " 5- Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gerekli 142,04 TL karar ve ilam harcının, davacı tarafça peşin yatırılan 249,20 TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 107,16 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,", " 8-) Davacı tarafından karşılanan 15,60 TL başvurma harcı ile 142,04 TL karar ve ilam harcı olmak üzerek toplam 157,64 TL nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine," bentlerinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 07.10.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.