22. Hukuk Dairesi 2019/7372 E. , 2019/18235 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davanın belirsiz alacak davası olduğunu, davacının işçilik alacaklarının ödenmemesi sebebiyle iş sözleşmesini feshettiğini beyan ederek kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla mesai, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil ücret alacaklarını istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, talep edilen alacaklar bakımından davanın belirsiz alacak davası olarak açılması sebebiyle hukuki yarar yokluğu sebebiyle davanın usûlden reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı tarafından temyizi üzerine Dairemizce sair temyiz itirazları reddedilerek;
"Davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı şüphesizdir. Fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil alacakları yönünden, davacı haftada kaç saat fazla çalışma yaptığını, hangi genel tatil ve hafta tatillerinde çalıştığını belirleyebilmekte ise de hakimin hesaplanan miktardan hangi oranda takdiri indirim yapacağını bilebilecek durumda değildir. Bu sebeple; fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil alacakları belirsiz alacak davasına konu edilebilir. Uyuşmazlık konusu kıdem tazminatı ve ücret alacağı bakımından, talep içeriğinden açıkça anlaşıldığı üzere, davacı çalışma süresini, en son ödenen ücreti, alması gerektiğini iddia ettiği aylık ücret miktarını belirleyebilmektedir. Tazminat hesaplamasına esas alınacak aylık ücrete ek para veya parayla ölçülebilen sosyal menfaatleri de belirleyebilecek durumdadır. Bu halde kıdem tazminatı ve yıllık izin alacağı belirsiz alacak değildir. Saptanan bu durum karşısında bu alacaklar yönünden belirsiz alacak davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığından Mahkemece bu yönde yapılan tespit ile ilgili olarak verilen usulden ret kararında isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak dava konusu edilen alacakların gerçekte belirlenebilir olmaları ve belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceklerinin anlaşılmasına göre kıdem tazminatı ve yıllık izin alacağı yönünden hukuki yarar yokluğundan doğru bulunmuştur.
3-Dava açılırken işverenin kayıtları ile şahit anlatımlarına delil olarak dayanılarak fazla mesai, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsili talep edilmiştir. Yargılama sürecinde bu alacak kalemleri açısından da hukuki yarar yokluğundan usulden red kararı verilmiştir. Anılan alacak kalemlerinin miktarının belirlenmesi dinlenecek tanıkların beyanları ve yapılacak yargılama neticesinde toplanacak delillerle mümkün hale geldiği gibi söz konusu alacak bakımından hakimin takdiri indirim yapabileceği ve bunun önceden bilinmesi mümkün olmadığından bu alacaklar belirsiz kabul edilmelidir. Bu sebeple fazla mesai, hafta tatili ve ulusal bayram genel ücreti bakımında belirsiz alacak davası açılmasında hukuki yarar bulunduğu kabul edilerek işin esasına girilip oluşacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken davanın yazılı gerekçe ile fazla mesai, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil ücret alacakları bakımından hukuki yarar yokluğundan reddedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir." gerekçesi ile bozma kararı verilmiştir.
Bozmaya uyan Mahkemece, yapılan araştırma ve inceleme sonucunda aldırılan bilirkişi raporuna itibarla asıl davanın ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 21.01.2019 tarihli bozma ilamı ile karar bozulmuş bozma ilamına uyan Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı ve fazla çalışmanın hesaplanması noktasındadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Somut olayda, Mahkemece, bozma ilamına uyularak fazla çalışma alacağı hesaplanıp, hüküm altına alınmıştır. Ancak dosya içersinde bulunan bordrolarda tahakkuklar bulunduğu görülmüş olup, yukarıda belirtilen esaslar çerçevesinde tahakkuklar değerlendirilmeden karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirniştir.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 03.10.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.