3. Hukuk Dairesi 2021/1775 E. , 2021/4105 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen adi ortaklığın tasfiyesi-kar payı alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı ile 25 yıldır adi ortaklık şeklinde müteahhitlik yaptıklarını, 22.09.2005 tarihinde ... Turizm Seyahat Gıda ve İçecek ...İmalat San.Tic.Ltd. Şirketi ile eser sözleşmesi akdedildiğini, bu sözleşmeye göre gelir ve gider hesabının davalının yaptığı harcamaların toplam bedeline %10 kar payı ve genel gider eklenerek ortaya çıkacak miktar üzerinden KDV ilave edilerek faturalandırılacağı ve İnfotex tarafından ödeme yapılacağını, söz konusu sözleşmeye ilişkin olarak yapılan giderlerin ortaklık hesabından karşılandığını davalının ortaklık devam ederken şahsi olarak da Dinar"da üstübeç ve tebeşir imalatı yapan .... Ltd.Şti"ne ortak olduğunu, daha sonra davalının kendisinden habersiz olarak ve haricen adi ortaklığın gelirinden büyük bir parayı bu şirkete aktardığını öğrendiğini, bu duruma itiraz ettiğini, hesapları karşılaştırmak istediğini ancak davalının bundan kaçındığını, davalı ile adi ortaklık ilişkisi içinde olduğunu, davalının yapmış olduğu işten haricen tahsilat yaptığını, kazanç hesaplarının yarı yarıya olduğundan davalının Dazkırı İcra Müdürlüğünün 2009/257 E sayılı dosyasından tahsil ettiği alacak bedelinin yarısı olan 225.000 TL"nin icra takip tarihi olan 12/05/2009 tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; 08.12.2011 tarih ve 2010/426 E. 2011/370 K. sayılı karar ile usulüne uygun tasfiye talep edilmediği gerekçesiyle davanın reddine yönelik olarak verilen hüküm, davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 04.10.2012 tarih ve 2012/1776-6716 E.K. sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmiş, davacı vekilinin karar düzeltme talebi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 04.02.2013 tarih ve 2012/9310 E. 2013/726 K. sayılı ilamıyla taraflar arasındaki sona eren ortaklık ilişkisi kapsamında birbirlerinden isteyebilecekleri tutarın belirlenebilmesi açısından, BK."nın 538. vd. maddeleri gözetilerek tasfiye işlemi yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, davacının karar düzeltme itirazları yerinde görülerek, onama kararının kaldırılmasına ve hükmün bozulmasına karar verilmiştir.Bozma ilamına uyan, mahkemece; hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, adi ortaklığın zarar ettiği, tasfiyeyi gerektirir herhangi bir taşınır veya taşınmaz malvarlığının da olmadığı, tasfiye sonucunda davacıya verilmesi gereken bir kar payı bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine dair verilen karar, davacı tarafın temyizi üzerine Dairece verilen 19.04.2017 tarihli ve 2015/17823 E. 2017/5566 K. sayılı ilamla; “....Eldeki davada; mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmış, davacı taraf mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporuna gerekçelerini de belirtmek sureti ile itiraz etmiş, ne var ki mahkemece bu itirazlar karşılanmamış, aynı bilirkişi heyetinden ek rapor ya da yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınmamış, itiraza uğrayan hususlar hakkında mahkeme kararının gerekçesinde de bir açıklama bulunmadığı görülmüştür.
Hal böyle olunca, mahkemece, davacının itirazlarında belirttiği Afyonkarahisar 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/138 E. sayılı dosyasının dosya içerisine celbedilerek (özellikle davalının dava konusu adi ortaklık hakkındaki beyanlarını da kapsar şekilde), dava dosyasının önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak, adi ortaklık konusunda, uzman bilirkişi heyetine verilerek, bilirkişi heyetinden davacının itirazlarını da giderecek şekilde, hüküm kurmaya ve denetime elverişli bir rapor alınmalı, akabinde dosyadaki tüm deliller birlikte takdir edilerek hasıl olacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; tasfiye raporu doğrultusunda davanın kabulü ile 631.740,37 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-6100 sayılı HMK"nın 26. maddesi hükmüne göre; hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başkasına karar veremez. Öğreti ve uygulamada, taleple bağlılık olarak adlandırılan bu kural; sadece sonuç istem yönünden değil, sonuç istemi oluşturan her bir alacak kaleminin dayanağını oluşturan vakıalar yönünden de uygulanır.
Somut olayda; dava dilekçesi ile davalı tarafından dava dışı şirket aleyhine 450.000 TL asıl alacak yönünden başlatılan icra takibinde alacağın yarısı 225.000 TL’nin talep edildiği, bu miktar üzerinden harçlandırma yapıldığı, davacı tarafından davanın ıslah edilmediği, mahkemece verilen kararda ise talep aşılarak 631.740,37 TL üzerinden davanın kabul edildiği anlaşılmaktadır.
O halde, mahkemece; taleple bağlılık kuralı gereğince, davacı tarafça talep edilen 225.000 TL ile bağlı kalınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, taleple bağlılık kuralına aykırı olarak hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nın 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/04/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi..