1. Hukuk Dairesi 2019/4431 E. , 2019/6238 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar dahili davalı ... vasisi ile dahili davalı ... vd. vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Asıl ve birleştirilen davada davacılar, mirasbırakan ...in maliki olduğu 200 ada 7 ve 15, 2010 ada 1, 4, ve 5, 2013 ada 8 ve 220 ada 3 parsel sayılı taşınmazlarını mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak temlik etmesi nedeniyle dava dışı mirasçılar ile birlikte ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/51 Esas sayılı dosyası ile açtıkları tapu iptali ve tescil davası sonucunda davayı takip etmediklerinden haklarında davanın açılmamış sayılmasına, dava dışı mirasçılar bakımından ise davanın kısmen kabulüne karar verilerek kararın kesinleştiğini, anılan davanın devamı sırasında mahkemece taşınmaz kayıtlarına ihtiyati tedbir şerhi işlenmesine karar verilmesine rağmen tedbir şerhinin tapuya işlenmediğini, bu sırada taşınmazların davalı ... ’a satış suretiyle devredildiğini, temliklerin muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişler, yargılama sırasında davalı ...’nin ölümü üzerine davayı mirasçılarına yöneltmişlerdir.
Davalı ..., iyiniyetli olduğunu, taşınmazları bedeli karşılığında satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, mirasbırakan ... tarafından yapılan satış işleminin muvazaalı olduğunun ...Asliye Hukuk Mahkemesinin kesinleşen 2000/51 Esas, 2001/54 Karar sayılı karar ile sabit olduğu, davalı ...’nin ise taşınmazları kötü niyetli şekilde edindiğinin yine aynı mahkemenin 2003/87 Esas, 2015/88 Karar sayılı ilamı ile sabit olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; asıl ve birleştirilen davada davacıların ..., ..., ..., ...,...ve ..., asıl davada davalıların ..., ..., ..., ..., ..., birleştirilen davada davalının... oldukları, davacıların muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak dava konusu 200 ada 7 ve 15, 2010 ada 1, 4, ve 5, 2013 ada 8 ve 220 ada 3 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istedikleri, mahkemece yargılama sırasında ölen birleştirilen davada davalı ... mirasçıları haricinde diğer davalılara dava dilekçesinin gönderilmediği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, yetkili makamlar tarafından bir takım hukukî işlemlerin, bunların hukukî sonuçlarından etkilenmeleri amaçlanan kimselere kanuna uygun şekilde bildirimi ve bu bildirimin de usulünce yapıldığının belgelenmesi olarak tanımlanan tebligat, Anayasa ile güvence altına alınan iddia ve savunma hakkının, daha da özelde hukukî dinlenilme hakkının tam olarak kullanılması ve bu suretle adil bir yargılamanın yapılmasını sağlayan çok önemli bir araçtır.
Mahkeme iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Taraflara hukukî dinlenilme hakkı verilmesi anayasal bir haktır. 1982 Anayasası"nın 36. maddesine göre teminat altına alınan iddia ve savunma hakkı ile adil yargılanma hakkı, hukukî dinlenilme hakkını da içermektedir. Yine İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi"nde de hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir.
6100 sayılı ...nun 122. maddesi "(I) Dava dilekçesi, mahkeme tarafından davalıya tebliğ edilir. Davalının iki hafta içinde davaya cevap verebileceği tebliğ zarfında gösterilir" hükmünü içermektedir.
Öte yandan, 6100 sayılı ...nun 27. maddesin de; "(I) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. (2) Bu hak; a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, b) Açıklama ve ispat hakkını, c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir" düzenlemesine yer verilmiştir.
Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Zira, insan onurunun yargılamadaki zorunlu bir sonucu olarak, yargılama süjelerinin, yargılamada şeklen yer almaları dışında, tam olarak bilgi sahibi olmaları, kendilerini ilgilendiren yargılama konusunda açıklama ve ispat haklarını tam ve eşit olarak kullanmaları ve yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermesi gerekir.
Somut olayda; asıl dava 01.04.2003 tarihinde (tefrik kararı öncesi), birleştirilen dava ise 10.12.2003 tarihinde açılmış, dava dilekçesi yukarıda belirtilen davalılara tebliğ edilmemiş, yapılan yargılama sonucu davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hal böyle olunca, mahkemece yukarıda açıklanan ilke ve gerekçeler doğrultusunda, dava dilekçesinin davalılara usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesi, davalılara cevaplarını ve delillerini sunabilmesi için imkan tanınması, daha sonra işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken, davalıların hukuki dinlenilme hakkı bertaraf edilip yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Kabule göre de, haklarındaki dava kabul edilen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları yeterince incelenmeden sonuca gidilmiş olması da isabetsizdir. Bu kapsamda;
1-Dava konusu 200 ada 7 parsel sayılı taşınmazın dava dışı ..., 210 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 9/12 payının dava dışı ... adına kayıtlı olmasına rağmen kabul kapsamına alınması,
2-Davaların birleştirilmesi hâlinde, birleştirilen davalar birlikte görülmekte ise de ayrı dava olma özelliğini koruduklarından her bir dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken bu hususun gözetilmemesi,
3-213 ada 8 parsel sayılı taşınmazda mirasbırakan tarafından 3/6 payın davalı ...’e, ...tarafından da anılan payın davalı ...’ye temlik edilmesine rağmen taşınmazın tamamının iptal tesciline karar verilmesi,
4-Davacı ...’in yargılama devam ederken ölmesi karşısında, kişiliğin ölümle son bulacağına ilişkin 4721 sayılı TMK.nun 28. maddesi hükmü gözetilerek mirasçıları adına tapu iptali ve tescile karar verilmesi gerekirken ölü kişi adına tescile karar verilmesi de isabetsizdir.
Davalıların değinilen yönler itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma sebeplerine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04/12/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.