15. Hukuk Dairesi 2015/4839 E. , 2016/216 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinden doğan alacağın tahsili amacıyla yürütülen icra takibine itirazın iptâli davasıdır. Davacı taşeron, davalı ise yüklenicidir. Davacı vekili; davacı müvekkilinin davalıya ait taşınmazda tadilat ve restorasyon işi yaparak fatura tanzim ettiğini, fatura bedelinin ödenmediğini, iş bedelinin 24.732,80 TL olduğunu ve bu bedelin tahsili için ... İcra Müdürlüğü"nün 2010/10918 Esas sayılı icra dosyası ile takibe geçtiğini, davalı borçlunun haksız ve yersiz şekilde takibe itiraz ettiğini, itirazın iptâlini ve %40"dan aşağı olmamak üzere inkâr tazminatına karar verilmesini talep etmiş, davalı yüklenici vekili ise, davalı ile davacı arasında dava dışı ..."a ait dairenin dekorasyon işlerinin gerçekleşmesi ile ilgili akit yapıldığını, işin yarım bırakıldığını, işin başka bir firmaya tamamlatıldığını, davacı tarafından kesilen faturaların gerçeği yansıtmadığını, elden ve banka aracılığı ile ödemeler yapıldığını ve borçlarının bulunmadığını savunmuş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş, verilen karar davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
... İcra Müdürlüğü"nün 2010/10918 Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; alacaklı davacı tarafından borçlu davalı aleyhine 24.732,80 TL asıl alacak ve 2.264,43 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 26.997,23 TL alacak üzerinden ilâmsız takip yapıldığı, ödeme emrinin borçluya usulüne uygun tebliğ edildiğine ilişkin belge bulunmadığı ve fakat borçlu davalının 26.10.2010 tarihli dilekçesi ile borca itiraz ettiği, itirazın takip tarihine göre dahi süresinde olduğu, itiraz üzerine üzerine takibin durdurulduğu ve 1 yıllık yasal süresi içerisinde itirazın iptâli davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davacının sözleşmenin tarafı olmayan davalı aleyhine icra takibinde bulunmasının mümkün olmadığı gerekçesi ile husumet yönünden red kararı verildiği anlaşılmaktadır.
Taraf sıfatı, bir başka deyişle husumet ehliyeti, dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Uygulamada davacı sıfatı, aktif husumeti, davalı sıfatı ise pasif husumeti karşılayacak şekilde değerlendirilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukuki koruma isteniyor ise o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir. Taraf sıfatının bu anlamda önemli özelliği ise, def"i değil itiraz niteliğinde olması nedeniyle taraflarca süreye ve davanın aşamasına bakılmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve taraflar ileri sürmemiş olsalar bile mahkemece re"sen nazara alınmasıdır.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davacı taraf davalı şirket ile akdî ilişkinin varlığını iddia ederek dava açmış, davalı vekili 01.03.2011 tarihli cevap dilekçesinde “Davalı ve davacı taraflar arasında dava dışı ..."a ait dairenin dekorasyon işlerinin gerçekleştirilmesi ile ilgili akit yapılmıştır.” demek suretiyle akdî ilişkinin varlığını kabul etmiş ve aynı dilekçede iş bedelinin fazlasıyla ödendiği savunulmuştur. Bu durumda akdî ilişkinin varlığı davalının açık ikrarı ile sabit olduğundan davada pasif husumetin varlığı kabul edilerek, işin esasına girilerek uyuşmazlığın çözülmesi gerektiği halde, sıfat yokluğundan davanın reddi doğru olmamış, kararın bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 18.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.