3. Hukuk Dairesi 2019/49 E. , 2019/7680 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kira sözleşmesinden kaynaklı itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı kiracı ile aralarında 01/06/1995 başlangıç tarihli ve 5 yıl süreli kira sözleşmesi bulunduğunu, davalının uzun yıllardan beri kira bedelini ödemediğini, son olarak 2004 yılından itibaren ödenmemiş olan kira borcuna ilişkin davalı hakkında başlatılan takibin davalının itirazı üzerine durduğunu belirterek itirazın iptaline takibin devamına ve takip konusu alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, kira borcunu düzenli olarak ödediğini, herhangi bir kira borcu bulunmadığını, davacı kiraya veren ile aralarında kira bedelinin enflasyon oranında arttırılması hususunda anlaşmalarına rağmen davacının kira bedelini %100 oranında arttırarak ödenmesini talep ettiğini, bununla birlikte 2007 yılında yapılan kamulaştırma nedeniyle taşınmazın Karayolları Genel Müdürlüğüne geçtiğini, davacının bu tarihten itibaren kira bedeli isteme hakkının bulunmadığını beyan ederek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile itirazın iptaline ve takibin aynen devamına karar verilmiş; Hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
HMK’nın ispat yükünü düzenleyen 190. maddesine göre ispat yükü; kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 6. maddesi gereğince de, kural olarak, herkes iddiasını ispat etmekle yükümlüdür.
Kural olarak, kira ilişkisinin varlığını ve aylık kira bedelinin ne kadar olduğunu ispat külfeti davacıya, davalı tarafından kabul edilen kira bedelinin ödendiğinin ispat külfeti ise davalıya düşer. Davacının talep ettiği yıllık kira miktarı HMK"nın 200. maddesi uyarınca belirlenecek senetle ispat sınırının üzerinde ise davacı kira bedelini yazılı belge ile kanıtlamak zorundadır. Yazılı delille kanıtlanmadığı takdirde ise davalının kabulünde olan miktar esas alınmalıdır. Yine davalı da aynı koşullar altında yıllık kira bedelinin senetle ispat sınırının üzerinde olması durumunda kira borcunun ödendiğini yazılı belge ile ispat etmelidir.
Taraflar arasında 01/06/1995 başlangıç tarihli ve 5 yıl süreli kira sözleşmesinin varlığı hususunda herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacının icra takip talebinde takip tarihine kadar tahakkuk etmiş olan kira bedellerini istediği ve bu kira bedellerine her yıl Ocak ayı itibariyle artış uyguladığı anlaşılmaktadır. Davalı ise yargılama sırasında kira bedelinin 25 TL olduğunu ancak artışın enflasyon oranında yapılmasını kararlaştırdıklarını beyan etmiştir. Enflasyon oranında artış koşulu belirli ve muayyen olmadığından geçerli değildir. Bu durumda, Mahkemece yapılacak iş; davalı kiracının uzayan dönemde ödediği kira bedeli miktarı dikkate alınarak takip tarihi itibariyle muaccel hale gelen alacak miktarının gerekirse bilirkişi eşliğinde hesaplanarak belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi iken, bundan zühul edilerek eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440. maddesi kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 09/10/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.