10. Ceza Dairesi 2019/1433 E. , 2019/2360 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığının, 29/03/2019 tarihli yazısı ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki kamu davasının düşürülmesine dair Kınık Asliye Ceza Mahkemesinin 28/03/2017 tarihli ve 2016/225 esas, 2017/27 sayılı kararının kanun yararına bozulmasına yönelik talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 08/04/2019 tarihli yazı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) Konuyla ...:
1- Şüpheli hakkında, 26/12/2015 tarihinde işlediği iddia edilen kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı TCK’nın 191/2. maddesi uyarınca beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine, tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına, ayrıca erteleme süresi zarfında tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi, tekrar uyuşturucu madde kullanması veya kullanmak için bulundurması halinde erteleme kararının kaldırılarak kamu davası açılacağı hususunda uyarılmasına karar verildiği,
2- Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce şüpheliye iki kez uyarılı ilk başvuru davetiyesi gönderildiği, ancak şüphelinin kuruma müracaat etmeyip tedbirin infazına başlamaması üzerine erteleme kararı kaldırılarak dava açıldığı,
3- Yapılan yargılama sonucunda, Kınık Asliye Ceza Mahkemesinin 28/03/2017 tarihli ve 2016/225 esas, 2017/27 sayılı kararı ile " sanığın yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta mazeretlerinin bulunduğu; … tedaviye devam etmesinde sanık açısından ve kamu açısından yarar bulunduğu" gerekçesiyle, “kamu davasının düşürülmesine” ve “sanık hakkındaki tedbirin infazının devamına” karar verildiği, kararın yasa yolu incelemesinden geçmeksizin kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B) Kanun Yararına Bozma Talebi:
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, "Her ne kadar Kınık Asliye Ceza Mahkemesinin 28/03/2017 tarihli kararı ile “ .... ikinci bir tebligatın gönderildiği anlaşılmasına rağmen sanığın o dönemlerde askere gidecek olması, askere gitme sürecinde içinde bulunduğu psikolojik durum göz önüne alındığında yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta mazeretlerinin bulunduğu; ayrıca sanığın uyuşturucuyu bırakmak istediği, 7 aydır uyuşturucu kullanmadığı yönündeki samimi beyanları sebebiyle de sanığın askerlik görevini ifa ettikten sonra tedaviye devam etmesinde sanık açısından ve kamu açısından yarar bulunduğu.." şeklinde gerekçesiyle, “kamu davasının düşmesine” ve “Sanık hakkında uygulanan tedavi ve denetimli serbestlik tedbirlerinin sanığın askerden dönüşünden sonra sürdürülmesi amacıyla dosyasının Kınık Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine” karar verildiği anlaşılmış ise de,
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendinde, "kişinin, erteleme süresi zarfında; kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi hâlinde, hakkında kamu davası açılır" hükmüne yer verilmiş olup, sanığın kendisine yüklenen yükümlülüklere veya tedavinin gereklerine uygun davranmamakta "ısrar" ettiğinin kabul edilebilmesi için, sanığa tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı için tebligat yapılması, uymaması halinde "önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta ısrar etmiş sayılacağı" uyarısı ile yeniden tebligat yapılması, bu tebligata rağmen de başvuruda bulunmadığı takdirde sanık hakkında dava açılması gerektiği,
Somut olayda,
Şüpheli hakkında, 26/12/2015 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı TCK’nın 191/2. maddesi uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesine, bir yıl süre ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına, ayrıca “yükümlülüklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi, tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması” halinde erteleme kararının kaldırılarak kamu davası açılacağı hususunun ihtar edilmesine karar verildiği, erteleme kararının 22/02/2016 tarihinde tebliğ edildiği,
Şüphelinin tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlaması için gönderilen uyarılı ilk başvuru davetiyesinin 04/03/2016 tarihinde bilinen son adresine tebliğ edildiği, ancak şüphelinin Bergama Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’ne müracaat etmemesi üzerine ikinci kez uyarılı davetiye gönderildiği, bu davetiyenin de 08/04/2016 tarihinde tebliğ edildiği,
Askerlik Şubesi Başkanlığı"ndan gelen 29/03/2016 tarihli cevabi yazıdan anlaşıldığı üzere, şüphelinin muhtemel sevk tarihinin 04/05/2016, terhis tarihinin ise 04/05/2017 olduğunun belirtildiği,
Bu haliyle, şüphelinin hakkında verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başladığı sırada askerde bulunmadığı hususu gözetildiğinde sanığın kendisine yüklenen yükümlülüklere veya tedavinin gereklerine uygun davranmamakta "ısrar" ettiğinin kabul edilerek mahkemesince yargılamaya devam olunarak karar verilmesi gerekirken, “davanın düşmesine” karar verilmesi yasaya aykırı olduğu gibi, 5271 sayılı Kanun’un 223. maddesinde sayılıp davanın esasını çözen karar türlerinden “düşme” kararı ile yargılamanın sonlandırıldığı ve "düşme” kararının sonucu olarak sanığın bütün yükümlülüklerinin ortadan kalkması gerektiği halde, "düşme" kararı verildikten sonra ayrıca “Sanık hakkında uygulanan tedavi ve denetimli serbestlik tedbirlerinin sanığın askerden dönüşünden sonra sürdürülmesi amacıyla dosyasının Kınık Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine” karar verilerek hüküm karıştırılmasında isabet görülmemiştir." denilerek, Kınık Asliye Ceza Mahkemesinin 28/03/2017 tarihli ve 2016/225 esas, 2017/27 sayılı kararının bozulması istenmiştir.
C) Konunun Değerlendirilmesi:
TCK"nın 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendinde, "Kişinin, erteleme süresi zarfında; kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi ... hâlinde, hakkında kamu davası açılır." hükmüne yer verilmiştir.
CMK"nın 223. maddesinin 8. fıkrasında, "Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir." hükmü öngörülmüştür.
Somut olayda, hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve tedavi ile birlikte denetimli serbestlik tedbirine karar verilen sanık hakkında TCK’nın 191/4. maddesinde "kovuşturma şartı" olarak düzenlenen "yükümlülüklere uygun davranmamakta ısrar etme koşulunun" gerçekleştiği gerekçesiyle kamu davası açıldığı, ancak yapılan yargılama esnasında sanığın yükümlülüklerine aykırı davranmasına ilişkin mazeretler beyan ettiği, sanığın bu savunmalarının da Mahkemece haklı görülerek delil değerlendirmesi kapsamında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu bakımından "kovuşturma şartı" olan "yükümlülüklere uygun davranmamakta ısrar etme koşulu" gerçekleşmeden kamu davası açıldığı kanaatine varıldığının anlaşılması karşısında, Mahkemenin takdiri ile delillerin değerlendirilmesine ilişkin hususlar “kanun yararına bozma” yoluna konu olamayacağından, “ısrar koşulunun gerçekleştiği ve sanık hakkında yargılamaya devam edilmesi gerektiği” yönündeki kanun yararına bozma talebi yerinde görülmemiş ise de;
Dosya kapsamında mevcut delil durumu ve Mahkemenin takdirine göre, TCK’nın 191/4. maddesi uyarınca kovuşturma şartının gerçekleşmediğinin anlaşılması durumunda Mahkeme tarafından CMK"nın 223. maddesinin 8. fıkrasının 2. cümlesi gereğince bu şartın gerçekleşmesini beklemek üzere “davanın durmasına” karar verilmesi gerekirken, “davanın düşmesine” karar verilmesinin yasaya aykırı olduğu gibi, CMK’nın 223. maddesinde sayılıp davanın esasını çözen karar türlerinden “düşme” kararı ile yargılama sonlandırıldığı ve "düşme” kararının sonucu olarak sanığın bütün yükümlülüklerinin ortadan kalkması gerektiği halde, "düşme" kararı verildikten sonra ayrıca “sanık hakkındaki tedbirin infazının devamına” karar verilerek hüküm karıştırıldığından, kararın infaz kabiliyetinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, somut olayda kovuşturma şartının gerçekleşmediğinin anlaşılması durumunda Mahkeme tarafından CMK"nın 223. maddesinin 8. fıkrasının 2. cümlesi gereğince bu şartın gerçekleşmesini beklemek üzere “davanın durmasına” ve denetimli serbestlik dosyasının infazına devam edilebilmesi için Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, “kamu davasının düşmesine” karar verilerek davanın esasını çözen bir kararla yargılama sonlandırıldıktan sonra, sanki durma kararı verilmişcesine “sanık hakkındaki tedbirin infazının devamına” karar verilerek hükümde çelişkiye neden olunması ve hükmün karıştırılması yasaya aykırı olduğundan, hükmün karıştırılması halinde mahkemenin iradesi açık şekilde ortaya çıkmadığı için kazanılmış haktan da söz edilemeyeceğinden kanun yararına bozma talebi bu yönüyle ve değişik gerekçeyle kabul edilmiştir.
D) Karar :
Açıklanan nedenlere göre; kamu davasının düşürülmesine ilişkin Kınık Asliye Ceza Mahkemesinin 28/03/2017 tarihli ve 2016/225 esas, 2017/27 sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanunun 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 29.04.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.