11. Hukuk Dairesi 2018/5791 E. , 2019/4546 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 31/03/2016 tarih ve 2014/385-2016/240
sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili, davalı TMSF vekili ile davalı ...A.Ş. İflas İdaresi vekili tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 18/06/2019 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalılardan ...vekili Av. ..., davalı TMSF vekili Av....dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkillerinin Almanya’da çalışarak biriktirdiği paraları İmar Bankasının gurbetçiler için Türk gazetelerinde verdiği Dövize Yüksek Faiz başlıklı ilana aldanarak bankaya yatırdığını ve hesap cüzdanı aldığını, daha sonra 03.07.2003 tarihli kararla bankanın TMSF’ye devredildiğini, ayrıca BDDK tarafından off-shore’ye para yatıranlara paranın ödenmeyeceği karar altına aldığını, oysa ki müvekkillerinin parayı off-shore hesabına değil davalı bankaya yatırdığını, davalı banka yanında bu bankanın ve İmar Bank Off-Shore Ltd’nin hakim ortağı olan...’ın da doğan zarardan sorumlu olduğunu, bunun yanında BDDK çalışanı İmar Bankası A.Ş yönetim kurulu üyesi ve daha sonra Müflis İmar Bankası A.Ş Genel Müdürü olan ... ve temsil ettiği BDDK’nın da zarardan sorumlu olduğunu, TMSF’nin de müvekkillerinin yatırdıkları paranın İmar Bankası bünyesinde olduğunun kabulü sonucu müvekkillerinin yatırdıkları paranın ödemesi gerektiğini ileri sürerek İmar Bank Off-Shore Ltd.
adlı bankanın dava tarihinde bankacılık izninin ve hiçbir ticari faaliyetinin bulunmadığını ve bu nedenle bu bankadan paranın tahsil edilmesinin mümkün olmadığının ve paranın İmar Bankası A.Ş bünyesinde bulunduğunun ve Off-Shore’ye aktarılmadığının tespitine, 156.466,53 TL"nın faziyle birlikte davalılar Müflis T. İmar Bankası T.A.Ş İflas İdaresi, TMSF, BDDK, ... ve..."dan müteselsilen ve müştereken tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı BDDK vekili, kurum aleyhine açılacak davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, kendisinin el konulmadan önce bankaya BDDK tarafından yasa gereği yönetim kurulu üyesi olarak atandığını, Bankalar Yasasının değişik 24/6 md gereğince BDDK tarafından atanan görevlilere dava açılamayacağını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı TMSF vekili, müvekkilinin Bankalar Yasasından kaynaklanan yetkileri gereğince İmar Bankası’na el koyduğunu, ayrıca idari işlem olması nedeniyle husumetin idari yargıda görülmesi gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ...A.Ş vekili, davacıların İmar Bank Off-Shore nezdinde hesap açtırdığından ve müflis T. İmar Bankası T.A.Ş ile İmar Bank Off-Shore Ltd. hukuken ve fiilen ayrı tüzel kişiliklere sahip olduğundan kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı... yönünden açılan davanın tefrikine, davalılar TMSF, BDDK ve davalı ... hakkındaki verilen davanın reddine dair kararlar kesinleşmekle yeniden karar tesisine yer olmadığına, davalı ... A.Ş. hakkındaki davanın ise, eski yöneticilerin bir kısmı yönünden suçları subut bulduğundan davacıların davalı banka nezdindeki mevduatlarının Off-Shore Şirketine havalesine ilişkin talimat işleminde banka yöneticilerinin talimatı ile hareket eden banka çalışanlarınca yanlış bilgilendirilmeleri ve aldatılmaları ve iradelerinin fesada uğratılması, ayrıca ilgili paranın da bankadan fiilen çıkmayıp hesaplar arasında aktarıma tabi tutulması nedeniyle bankanın meydana gelen zarardan sorumlu olduğu, 30/10/2015 tarihli ek rapora göre, 08.06.2005 iflas tarihi itibariyle hesaplanan 16.122,00 TL" si davacı ..."a 118.100,51 TL"si ...’a ait olmak üzere toplam 133.222,50 TL yönünden karar verilmesi gerekirken sehven kök rapordaki miktarların esas alındığı gerekçesiyle, davalı ... A.Ş. hakkındaki davanın kabülü ile Euro cvinsinden mevduat yönünden 14.683,79 Euro asıl alacak karşılığı 24.419,15 TL, 4.705,26 Euro iflas tarihi itibariyle işleyen faiz karşılığı 7.824,84 TL işlemiş faiz, TL cinsi mevduat yönünden 36.217,85 TL asıl alacak, 46.898,75 TL iflas tarihi itibarıyla işlemiş faiz olmak üzere toplam 115.360,59 TL’nin 57.680,30 TL"si davacı ..."a, 57.680,30 TL’si davacı ..."a olmak üzere Müflis Türkiye İmar Bankası A.Ş.’nin iflas masasına kayıt ve kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili, davalı TMSF vekili ile davalı ...A.Ş. İflas İdaresi vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, banka hesabındaki paranın tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlenendiği şekilde karar verilmiştir.
Ancak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. Gerek mülga 1086 sayılı HUMK 382 ve devamı maddelerinde gerekse yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK"nın 294 vd. maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca hükme bağlanmıştır. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması ve tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi ilke olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır ve şüpheye yer vermeyecek şekilde infazı kabil olarak kurulması ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun bulunması gerekir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş olacaktır. Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki
olmaması gerektiği gibi, gerekçe ile hüküm fıkrası arasında da çelişki bulunmaması yasal bir zorunluluk olup, HMK"nın 298/2. maddesinde gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı düzenlenmiştir. Kararların bu hususlara aykırı oluşturulması mahkeme kararlarına duyulan güveni sarsacağı gibi, verilen kararların hukuki denetiminin yapılmasını da olanaksız kılmaktadır.
Somut olayda mahkemece, gerekçede “30/10/2015 tarihli ek rapora göre, 08.06.2005 iflas tarihi itibariyle hesaplanan 16.122,00 TL"si davacı ..."a, 118.100, 51 TL"si ..."a ait olmak üzere toplam 133.222,50 TL yönünden karar verilmesi gerekirken hatalı olarak kök rapordaki miktarların esas alındığı"", hüküm fıkrasında ""Davalı ... A.Ş. hakkındaki davanın kabulü ile, Euro cinsinden mevduat yönünden 14.683,79 Euro asıl alacak karşılığı 24.419,15 TL, 4.705,26 Euro iflas tarihi itibariyle işleyen faiz karşılığı 7.824,84 TL işlemiş faiz, TL cinsi mevduat yönünden 36.217,85 TL asıl alacak, 46.898,75 TL iflas tarihi itibarıyla işlemiş faiz olmak üzere toplam 115.360,59 TL"nin 57.680,30 TL"si davacı ..."a, 57.680,30 TL"si davacı ..."a olmak üzere Müflis Türkiye İmar Bankası A.Ş."nin iflas masasına kayıt ve kabulüne"" ifadelerine yer verilmek suretiyle, gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratır ve infazda tereddüt oluşturur şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
2- Kabule göre de, Dairemiz bozma ilamı ile her bir davalı hakkındaki dava farklı gerekçelerle ret edilmiş olmasına rağmen kendisini vekil ile temsil ettirmiş olan davalılar yararına tek vekâlet ücreti takdir edilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle, karar davalı TMSF yararına bozulmuş ve mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davalı TMSF hakkında verilen karar kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm tesisi cihetine gidilmiş ise de, davalı lehine yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi de doğru görülmemiş, kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
3- Bozma sebep ve şekline göre, davacılar vekilinin sair, davalı ... A.Ş. vekilinin tüm temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacılar yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı TMSF vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı TMSF yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin sair, davalı ... A.Ş. vekilinin tüm temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınıp mümeyyiz davalılara verilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz eden davacılara iadesine, 18/06/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.