9. Hukuk Dairesi 2018/570 E. , 2018/3886 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile fazla mesai ücreti, genel tatil ücreti, hafta tatili ücreti, ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalıya ait işyerinde 20/03/2008-06/06/2013 tarihleri arasında eskavatör operatörü olarak aylık 1.550,00 TL net ücret ile çalıştığını, işyerinde iki öğün yemek ve iş yerindeki işçi yatakhanesinden yararlandığını, haftanın 7 günü 06:40-18:20 saatleri arasında çalıştığını, fazla mesai ücretlerinin ödenmediğini, hafta tatili ücretlerinin ise sadece zamsız kısımlarının ödendiğini, iş akdinin işverence haksız feshedildiğini ileri sürerek, kıdem, ihbar tazminatları ile fazla çalışma ücreti, genel tatil ücreti, hafta tatili ücreti ve ücret alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının 1.485,00 TL ücret ile çalıştığını, her ocakta ufak tefek kazaların olduğu gibi davacının çalıştığı iş yerinde de bu tip kazaların olabileceğini, davacının iş yerinde herhangi bir kazaya uğramadığını, davacının işten ayrılmasının asıl nedeninin işten ayrılmayı haklı gösterebilmek için arkadaşları ile birlikte hareket ederek Haziran ayında yapılacak zammı da bahane ederek %10 daha zam yapılmasını istemeleri olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti ve Yargılama Süreci:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalıya ait işyerinin taş ocağı olduğu, davacının da bu iş yerinde eskavatör operatörü olarak çalıştığı, dağın altına doğru ilerlendiği için davacının “tehlike var, dağın altına giremem” dediği, davalı işverenin ise iş güvenliği tedbirlerini alması gerektiği halde bir tedbir almadan “bu işler böyle yürür” diyerek davacının iş akdinin işverence haksız şekilde feshedildiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiş ve Dairemizce bozulmuştur.
Dairemizin 18.02.2016 tarihli 2015/1678 - 2016/3272 Karar sayılı bozma ilamında özetle; “Somut uyuşmazlıkta, davacı işçi davalı işyerinde haftanın 7 günü 06:40-18.20 saatleri arasında çalışma yaptığını, ancak karşılığının ödenmediği ileri sürüp fazla çalışma alacağı talep etmiş, davalı ise iddianın doğru olmadığını savunmuştur. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının yılın üç yaz ayında haftada 14 saat, diğer aylarda ise haftada 12 saat fazla çalışma yaptığı belirtilmiş, davalının cevap dilekçesinin ekinde ibraz ettiği bir kısım ödeme belgeleri ve mesai çizelgelerine itibar edilerek ödeme belgesi bulunan aylar dışlanmış ve diğer aylara ilişkin hesaplama yapılmıştır. Ödeme belgeleri ve mesai çizelgelerine karşı davacı taraf; günlük 10 saatlik fiili çalışmanın karşılığının ödenmediğini, 10 saati aşan çalışmaların karşılığının ise ödendiğini beyan etmiştir.
Davalı tarafından sunulan söz konusu ödeme belgeleri ile imzasız mesai çizelgelerinin incelenmesinden, davalı iş yerinde günlük 10 saat çalışmanın normal çalışma olarak kabul edildiği, davacının günlük 10 saatlik fiili çalışma süresini aşan fazla çalışma ücretlerinin ödendiği, ancak 4857 sayılı Yasanın açıklanan hükümleri gereğince fazla çalışmaların, kanunda yazılı koşullar çerçevesinde haftalık 45 saati aşan çalışmalar olarak kabulü gerektiği, davacının iş yerinde haftada en az 60 saat çalıştığı ve haftalık 15 saatlik fazla çalışma yaptığı, bu fazla çalışma ücretlerinin ödendiğinin ise, işverence yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca usulünce ispatlanamadığı anlaşılmıştır.
Ayrıca, Dairemizde aynı gün temyiz incelemesi yapılan 2014/29642 E. ve 2015/1984 E. sayılı dosyalarda davacı ile aynı çalışma şartlarında birlikte çalıştığı anlaşılan davacı işçilerin haftalık 15 saat fazla çalışma yaptıklarına yönelik tespitler Dairemizce kabul edilmiştir. Buna göre Mahkemece, davacının fazla çalışma ücreti alacağının ibraz edilen ödeme belgeleri dikkate alınmadan haftalık 15 saat üzerinden belirlenip taktiri indirim yapılarak hüküm altına alınması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır.
Hüküm altına alınan fazla çalışma, genel tatil ile hafta tatili ücretlerinin brütten nete çevrilmesi sırasında gelir vergisi ve damga vergisi yanında sigorta priminin ve işsizlik priminin de düşülmesi gerektiğinin düşünülmemesi de hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.” gerekçeleri belirtilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyulmuş ve yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilerek davacının fazla mesai ücreti talebi hüküm altına alınmış, talep ettiği diğer alacaklar hakkında ise dava konusuz kaldığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Bozmadan sonra verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
E) Gerekçe:
Davalı işveren, davacı tarafından kesinleşmeden icra takibine konu edilen ... 13. İş Mahkemesi"nin 2013/394 Esas - 2014/509 Karar sayılı dosyasına binaen ... 21. İcra Müdürlüğü’nün 2014/36225 Takip sayılı icra dosyası alacağı karşılığı olmak üzere davacıya harici ödeme yapmıştır.
Mahkemece, daha önce bozulan mahkeme kararına dayalı olarak icra dosyasına yapılan ödeme nedeniyle fazla mesai ücreti dışındaki alacaklar yönünden davanın konusuz kaldığına karar verilmiştir.
Gerçekten ödeme itiraz niteliğinde olup yargılamanın her aşamasında dikkate alınır. Ancak, işçilik alacaklarının kesinleşmeden icra takibine konu edilmesi mümkün olup, artık alacağın tahsili işlemleri başlamış olmakla yapılan ödemeler hakkında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümleri uygulanacaktır. Dolayısıyla mahkemenin icra baskı ve tehdidi altında yapılan ödemeleri rızai bir ödeme olarak değerlendirmeden icra takibi yokmuş gibi karar vererek alacakları hüküm altına alması gerekir.
Aksinin kabulü alacağın tahsiline yönelik açılmış eda davasında, eda talebinin ötesine geçerek icra dosyasında tüm alacak tahsil edilene kadar yapılan ödemelerin asıl alacağı, faizlerini, yargılama giderleri ve icra masraflarını karşılayıp karşılamadığı, alacağın icra dosyasında doğru tahsil edilip edilmediği konularının denetimi noktasına gelecektir. Sayılan işlemleri denetleme görevi yapılacak şikayet üzerine İcra Hukuk Mahkemesi ve kararın temyizi halinde Yargıtay 12. Hukuk Dairesine aittir.
Mahkemenin, Yargıtay"ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir (Yargıtay İBK 9.5.1960 tarih 21/9, RG. 28.6.1960-10537).
Bozma kararı üzerine önceki hüküm tamamen ortadan kalkar. Bu nedenle bozma kararından sonra da Mahkemece HMK’nın 297. maddesinde belirtilen unsurları taşıyacak şekilde yeni bir karar verilmesi zorunludur.
Mahkemenin bozma ilamı doğrultusunda davacının talepleri hakkında yeni bir karar vermesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan sebepten dolayı BOZULMASINA, bozma sebebine göre davacının esasa ilişkin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgiliye iadesine, 22.02.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.