11. Hukuk Dairesi 2018/2917 E. , 2019/4549 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 05/05/2017 tarih ve 2013/372 E. - 2017/328 K. sayılı kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nce verilen 05/04/2018 tarih ve 2017/697-2018/378 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, 08/03/2013 tarihine kadar şirket yönetim kurulu üyesi ve müdürü olan davalı ... tarafından temsil olunan müvekkili şirkette yapılan genel kurul ile şirket yönetim kurulunda değişikliğe gidildiğini, davalı ..."nin müdürlük görevinden ayrıldığını, ancak ..."nin şirket ortaklığının devam etmesine rağmen aynı iş kolunda, aynı bölgede davacı şirket unvanı ile iltibas teşkil edecek şekilde davalı şirketi kurduğunu ve sonrasında müvekkili şirket ile çalışan bir kısım müşterilerin poliçelerini iptal ettirerek davalı şirket aracılığı ile poliçe tanzim edildiğini ileri sürerek, müşteri portföyünü kendisi tarafından kurulan şirkete yöneltmek amacıyla mevcut sözleşmeleri sona erdirmek, müvekkili şirket ile aynı unvan altında aynı iş kolunda ve aynı bölgede faaliyette bulunmak suretiyle haksız rekabet fiillerini gerçekleştiren davalıların kanuna aykırı fiillerinin tespiti ve önlenmesine, haksız rekabet nedeniyle müşteri portföyü dağılan, davalının gerçek dışı beyanları karşısında ticari itibarı zedelenen müvekkili şirketin maddi zararlarına karşın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000.-TL maddi, 20.000.-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili, davalı ..."nin 13/09/2004 tarihli genel kurulda müdür seçildiğini, esasen diğer ortak ve yöneticilerin gerekli şartları taşımamaları nedeni ile ..."nin yönetici ve müdür görevlerini yerine getirdiğini, oluşan sorunlar ve davacı şirket bünyesindeki diğer maddi ve manevi rahatsızlıklar karşısında davalı ..."nin 08/03/2013 tarihinde olağan genel kurul ile birlikte yönetimden ayrıldığını, huzursuzlukların içinden çıkılmaz hal alması karşısında bu defa 11/03/2013 tarihli ihtarname ile imza yetkisini bıraktığını, yönetim kurulundan ve başkan yardımcılığından istifa ettiğini, poliçe iptallerinin davacı şirketin kendi kusurundan kaynaklandığını, rekabet yasağına aykırı davranıldığı iddialarının somut delillerle belgelendirilmesinin gerektiğini, rekabet yasağının yönetimde olan ortak için ancak geçerlilik arz edebileceğini, meslek ve kariyerine uygun şekilde davalı şirketi kurduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, davalı ..."nin davacı şirket yönetiminden ayrıldıktan çok kısa bir süre sonra davacı şirkete yakın bir yerde, davacı şirketin ticari unvanı ile iltibas yaratacak bir ticari unvan almak suretiyle davacıdan düşük fiyatlar vermek, davacının adresinden taşındığı ve iflas ettiği yönünde beyanlarda bulunarak, davacı şirketin müşteri kaybına sebep olduğu, bu eylemlerin T.T.K."nun 54/1,2, 55/1-a, 1-4,5 fıkraları kapsamında haksız rekabet teşkil ettiği, davacı şirketin poliçe iptalleri nedeniyle komisyon bedellerini iade etmek zorunda kaldığı ve kar mahrumiyetinin bulunduğu, davalı şirketin unvanında kullandığı "Ege" ibaresinin her iki şirketin merkezi, faaliyet çerçeveleri ve konularının aynı olması nedeniyle, iltibas yaratacak nitelikte unvan kullanmasının bağımsız bir haksız rekabet eylemi teşkil ettiği belirtilerek davalı "Ege Risk Yönetimi Kurumsal Sigorta Aracılık Hizmetleri Limited Şirketi"nin, davacı şirketin ticari ünvanında yer alan " Ege " ibaresinin aynı ticari faaliyet çevresi ve aynı iş kolunda iltibas yaratacak şekilde kullanmak, davacı şirketin müşteri portföyünü kendisine yönlendirmek şeklindeki eylemleri ile; davalı şirketin tek ortağı ve yetkili temsilcisi olan davalı ..."nin, eski yönetim kurulu üyesi, genel müdürü ve halen ortağı olduğu davacı şirketin müşteri portföyünü kendi şirketine yönlendirmek, davacı şirketin mali durumu hakkında yanıltıcı bilgi yaymak şeklindeki eylemlerinin haksız rekabet oluşturduğu kabul edilerek bu durumun tespitine ve önlenmesine, 10.000.-TL maddi ve 20.000.-TL manevi tazminat talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden kanuna aykırı bulunmadığı gerekçesiyle davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 1.363,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, 18/06/2019 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Uyuşmazlık, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi, bu kararında temyiz incelemesi sonucunda onanması durumunda gerek Bölge
Adliye Mahkemesi ve gerekse Yargıtayca hükmedilecek istinaf red harcı ile temyiz onama harcının maktu mu yoksa nisbi mi olacağına ilişkindir.
492 sayılı Harçlar Yasası"nın 2. maddesinde "Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olacağı",
(1) sayılı Tarifenin III karar ve ilam harcı başlıklı 1/a madddesinde "Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı",
1/e maddesinde de "yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay, ve Yargıtay"ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı" düzenlenmiştir.
Bölge Adliye Mahkemelerinde işin esasını hüküm altına aldığı kararlar, ilk derece mahkemesinin yerine geçerek verdiği ve icrai kabiliyeti söz konusu olan kararlardır. Bu kararlar ise, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak 6100 sayılı HMK 353/1-b-2,3 maddelerine göre davanın kabulü veya reddi yönünde verilen kararlardır. İlk Derece Mahkemesi Kararının İstinaf incelemesi sonucunda doğru bulunarak verilen "istinaf başvurusunun esastan reddi" kararı davanın esası hakkında verilen ve işin esasına bölge adliye mahkemesince girilip verilmiş ve icra edilecek bir karar değildir. İlk Derece mahkemesi kararı geçerliliğini sürdürmektedir. Bu itibarla konusu belli bir değere ilişkin davada, davalının istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararı 1 sayılı Tarifenin III-1-a maddesinde ifade edilen "esas hakkında" karar niteliğinde bulunmadığından Bölge Adliye mahkemesince nisbi değil, maktu karar ve ilam harcının alınması gerekmektedir.
Başvurunun esastan reddinde, aslında davanın esasına girilmemekte, ilk derece mahkemesi kararı doğru bulunduğundan dava hakkında ayrıca karar verilmemektedir. Kanun koyucunun buradaki "esastan" ifadesini, istinaf başvurusu sırasında dilekçeye, harca, süreye vb. şekli hususlara ilişkin bir eksiklik olmaması, istinaf sebeplerinin incelenerek ilk derece kararında usul veya esas yönünden hukuka aykırılık bulunmamasıdır. (Pekcanıtez-Usul-Medeni Usul Hukukun Sh. 2270 vd)
Keza İstinaf başvurusunun reddine ilişkin karar temyiz incelemesi olmadığı için onama kararı niteliğinde de değildir.(Pekcanıtez-Atalay-Özekes Sh. 583, Konuralp, Uluslararası Toplantı Sh. 260, Özekes-100 soruda İstinaf ve Temyiz sh. 99)
1) Sayılı Tarifenin III-1-e maddesi tasdik (onama) edilen kararlar için nisbi karar ve ilam harcı alınacağını düzenlemiş olduğundan Bölge Adliye Mahkemesinin kararı niteliğine göre nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi mümkün olmayıp bu nedenle de maktu harç alınmalıdır.
Aksi düşüncenin kabulü T.C. Anayasası"nın 73/3 maddesindeki "Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağına" ilişkin temel hükme de aykırılık teşkil edecektir ki vergi ve harç yükümlülüğü konusunda kıyas veya yorum yoluyla yükümlülük getirilmesi mümkün değildir.
Somut uyuşmazlıkta, nisbi değere tabi bulunan davada, davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhinde davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine ve nisbi karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı hükmedilen karar ve ilam harcı yönünden yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere aykırılık teşkil etmektedir.
Diğer taraftan davalı, istinaf başvurusunun esastdan reddi kararını temyiz etmiş olup, red kararının temyiz incelemesi sonucunda alınması gereken onama harcı (1) sayılı Tarifenin 2.a maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi Kararına, alınan harcın niteliğine göre maktu olmalıdır.Bu halde, Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki nisbi karar ve ilam harcının maktu karar ve ilam harcı olarak düzeltilmesi suretiyle HMK 370/1. maddesi gereğince kararın onanması, Daire onama ilamında da nisbi yerine maktu onama harcına hükmedilmesi gerekirken karar ve ilam harçları konusunda yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesine ilişkin sayın e çoğunluk görüşüne katılamıyorum.