12. Ceza Dairesi 2019/6479 E. , 2020/2883 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle öldürme
Hüküm :1- Sanık ... için;
TCK’nın 85/1, 62, 50/1-a, 52/2-4 maddeleri gereğince mahkumiyet,
2-Sanıklar ... ve ... için;
CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince beraat
Taksirle öldürme suçundan sanıklar ..., ...’un beraatlerine ilişkin hüküm mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından, sanık ...’nin mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık ... müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1-Sanık ... hakkında kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanık müdafinin temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Sanık ...‘nin Muş ilinden Siirt iline ...‘e ait olan buğdayı getirmek için yola çıktığı, Siirt‘e gelip, kamyondan buğdayı hamallarla boşalttığı, boşaltmadan sonra ...‘e ait olan 9 metre uzunluğundaki helezonu, sanık ...‘nin de kabul etmesi üzerine sanığın kamyonunun arkasının sol arka yan kısmına yanlış ve yetersiz bir şekilde bağladığı, aynı gün, saat 16:20 sıralarında, azami hız sınırı 50 km/sa olan meskun mahalde, 9.35 m genişliğinde, çift yönlü, düşeyde eğimli, yatayda virajlı, kuru asfalt yolda sanık ağabeyine ait sevk ve idaresindeki kamyon ile bu aracın arkasına bağlanan helezon tarım aletini çekmek suretiyle 632. Sokak üzerinden Aydınlar Caddesi istikametine aşağı doğru seyir halinde iken olay mahalli olan sağa viraja girdiğinde kasada yüklü olan helezonun yerinden ayrılıp devrilerek 626 Sokak No=44 önündeki evin basamağında bulunmakta olan 2 yaşındaki yaya ..."a çarpıp 3-4 metre sürüklemesi neticesinde sanığın asli kusurlu olarak ...‘ın ölümüne neden olduğu olayda; taksirli suçlar açısından temel cezanın belirlenmesinde TCK"nın 61/1. ve 22/4. madde ve fıkralarında yer alan ölçütlerden olan failin kusuru, meydana gelen zararın ağırlığı, suçun işleniş biçimi ile suçun işlendiği yer ve zaman nazara alınmak suretiyle aynı Kanunun 3/1. maddesi uyarınca işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddede öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmolunması gerekirken, asli kusurlu olarak meydana getirdiği kaza sonucu bir kişinin ölmesine neden olan sanık hakkında, adalet ve hakkaniyet kuralları uyarınca cezada orantılılık ilkesi gözetilerek alt sınırdan uzaklaşmak suretiyle ceza tayini gerekirken ve sanık hakkında TCK"nın 85/1 ve 62. maddeleri gereğince tayin edilen 1 yıl 8 ay hapis cezasının adli para cezasına çevrildiği sırada hesap hatası yapılarak sonuç cezanın 12.100 TL yerine 12.000 TL olarak belirlenmesi suretiyle hüküm kurularak sanık hakkında eksik cezaya hükmolunması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Sanığın tutuklulukta geçirdiği sürenin, TCK"nın 63. maddesi uyarınca hükmedilen cezasından mahsup edilmesine karar verilmemiş ise de, bu hususun infaz aşamasında değerlendirilebileceği dikkate alınarak bozma nedeni yapılmamıştır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 23/01/2018 tarih, 2017/463 Esas, 2018/20 Karar sayılı ve 23/01/2018 tarih, 2015/962 Esas, 2018/16 Karar sayılı ilamlarında vurgulandığı üzere, sanık hakkında hükmolunan adli para cezasının ödenmemesi halinin infaz aşamasında değerlendirilmesi gerektiği dikkate alındığında, 5237 sayılı TCK"nın 52/4. maddesi yerine 5275 sayılı Kanunun 106/3. maddesinin uygulanması bozma nedeni yapılmayarak, tebliğnamedeki görüşe iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya toplanıp karar yerinde gösterilen delillere mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine incelenen dosya kapsamına göre sanık müdafiin ,helezonu kamyona yanlış bağlayan sanıkların kusurlu olmasına rağmen mahkemenin tüm kusuru müvekkili sanığa yüklediğini, kusur durumuna ilişkin uzman incelemesi yapılmaksızın eksik inceleme ile karar verildiğini, müvekkilinin tutuklu kaldığı sürelerin cezasından mahsup edilmediğini, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile verilen hükmün bozulmasına yönelik temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
2-Sanıklar ... ve ... için beraat hükmüne yönelik mahalli Cumhuriyet savcısının temyiz taleplerinin incelenmesine gelince;
Yukarıda anlatılan olayda; sanıklar ... ve ... soruşturma aşamasında müdafii olmaksızın kolluk görevlilerince alınan beyanlarında olay günü sanık ...’nin aracına helezon adlı tarım aletini bağladıklarını belirtmişler, kovuşturma aşamasında ise söz konusu tarım aletini bağlamadıkları şeklinde savunmada bulunmuşlardır.Soruşturma aşamasında kolluk görevlilerince yeminsiz olarak beyanı alınan tanık ... bu sanıkların helezon adlı tarım aletini sanık ...’nin aracına bağladıklarını belirtmiş olmasına rağmen kovuşturma aşamasında hakim önündeki yeminli anlatımında ise bu kez bu sanıkların olay yerinde soruşturma aşamasında kolluk görevlilerinde tanık olarak alınan beyanında sanıkların olay yerinde olmadıklarını ifade etmiştir. Çelişkinin giderilmesi amacıyla hakim tarafından yapılan işlemde ise mahkemedeki beyanının doğruluğu hususunda ısrarda bulunmuştur. CMK’nın 148/4 maddesindeki müdafi hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifadenin hakim ve ya mahkeme huzurunda şüpheli ve ya sanık tarafından doğrulanmadıkça hükme esas alınamaz hükmü gözetildiğinde bu sanıklara yüklenen suçu işlediklerine ilişkin mahkumiyetleri için yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı, gerekçeleri gösterilerek sanıkların beraatlerine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden tebliğnamede bozma isteyen görüşe iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılama sonunda,yüklenen suçun sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmadığı, gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, mahalli Cumhuriyet savcısının, sanıkların cezalandırılmaları gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, beraate ilişkin hükmün isteme aykırı olarak ONANMASINA, 02/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.