1. Hukuk Dairesi 2016/13229 E. , 2019/6495 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, maliki olduğu 94 parsel sayılı taşınmazın satışı konusunda daha önceden tanıdığı ve arkadaşı olan davalı ile anlaştıklarını ve 26.10.2007 tarihinde tapuda devrin yapıldığını, ancak devir esnasında davalının satış bedelinin bankada hazır olduğunu bildirerek işlem bitince parayı aktaracağını bildirmesi sebebi ile arkadaşı olan davalıya güvendiğini ve işlem sırasında satış bedelini almadığını, temlik yapıldıktan sonra davalının bürosuna gittiklerini, internet üzerinden hesabına satış bedelini EFT yolu ile aktaracağını belirtip yanında bilgisayarda bir kısım işlemler yaparak bir bilgisayar çıktısı verdiğini, ancak bu çıktıda herhangi bir bedel yazmaması ve davalının da bu işlerde acemi olması nedeniyle bankaya gittiklerini, banka görevlisinin hesaptaki paranın Euro hesabı olup, Türk Parasına çevrilmeden EFT yapılamayacağı gibi, hesap sahibi Kutlukbey firması olduğundan ödeme için şirketin onayının olması gerektiği şeklinde bilgi verdiğini, davalının da bunun üzerine şirketten yazıyı alıp en kısa sürede parayı hesabına aktaracağını söylediğini, kendisine güvenerek yanından ayrıldığını, sonrasında parayı hesabına yatırmadığı gibi, telefonlarına da çıkmadığını, hile ve desiselerle taşınmazının elinden alındığını, olayla ilgili Savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu ileri sürerek, tapu iptal ve tescile karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında ıslah dilekçesi ile, iptal ve tescil isteğinin kabul edilmemesi halinde 100.000,00 TL satış bedelinin, o da olmazsa 48.903,00 TL"nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davacının hakkında devam eden ceza soruşturmasındaki eylemini ihkakı hakka dönüştürmek için eldeki davayı açtığını, çekişme konusu taşınmazın davacının babası ..."ya ait olduğunu ve onunla 2004 yılında 25.000,00 TL üzerinden satış konusunda anlaşarak 500,00 TL kaparo verdiğini, daha sonra taşınmaz üzerine su ve tarım ürünleri yetiştiriciliği yapmak üzere bina inşaatına başladığını, ancak taşınmazın davacıya aktarıldığını öğrendiğini, bunun üzerine taşınmazın devri konusunda davacı ile görüştüğünü, davacının da satmaktan vazgeçtiğini bildirip 70.000,00 TL vermesi halinde ferağ vereceğini belirttiğini, kabul etmediğini, aradan bir süre zaman geçince davacının arayıp paraya ihtiyacının olduğunu taşınmazı satmak istediğini bildirdiğini, 40.000,00 TL bedelle satışı konusunda anlaştıklarını, ancak davacıya güvenini yitirdiği için satıştan önce 15.000,00 TL, satıştan sonra da 25.000,00 TL ödediğini, buna rağmen davacının şakayla karışık 100.000,00 TL daha vereceksin diyerek yanından uzaklaştığını, sonra da bu durumu ciddiye alıp paranın tahsili için mafya ile anlaştığını, bu konuda hakkında ceza davası bulunduğunu bildirip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, hile iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin karar, Dairece; ‘’ Somut olaya gelince; davacının satış bedelinin ödenmediğini iddia ettiği ve davalı tarafından verilen ""...İleri Tarihli EFT İşlemleri"" başlıklı belgeyi ibraz ettiği görülmektedir.
Sözkonusu belge ile ilgili, yargılama sırasında banka ile yapılan yazışmalar neticesinde; ...Bankası A.Ş. Şube Operasyonları Daire Başkanlığı"nın 13.10.2008 tarihli yazısında; Lapseki Şubelerinin müşterisi olan ... tarafından EFT"nin ileri tarihli olarak internetten giriş yapıldığı ve daha sonra işlem gerçekleştirilmeden iptal edildiği bildirerek, yazı ekinde davalıdan alınan ve davacının imzasının yeraldığı Bankaya hitaben yazılan 08.10.2008 tarihli dilekçenin gönderildiği, anılan dilekçede de; davalının EFT işlemini yapmak için bilgisayarına girdiğini, ancak ..."in EFT"yi kabul etmeyeceğini paranın tamamını elden ve nakit olarak istediğini belirtince EFT işlemini yarım bıraktığını, yani vazgeçtiğini, şahsın bilgisayarından çıkan ve masasının üzerinde duran tamamlanmamış bu belgeyi daha sonra kötüniyetli olarak kullanmayı tasarlayarak almış olduğunu bankaya beyan etmiş olması, öte yandan; yine aynı bankanın 06.11.2008 tarihli yazısında; ""EFT işleminin Kutlukbey Su ve Tarım Ürünleri hesabından 26.10.2007 tarih ve saat 14.52 itibariyle 02.11.2007 tarihinde gerçekleşmek üzere ileri tarihli girişi yapılan 25.000YTL"lik EFT"nin işlem günü 02.11.2007 tarihinde sistem kapanış saati 15.00 itibariyle hesap bakiyesi yetersiz olduğu için tamamlanamadığının "" bildirilmiş olması karşısında, bu bilgilerin davacının iddialarını teyit eder nitelikte olduğu, öte yandan, dava konusu taşınmazın tapu kaydındaki satış bedeli 42.500.-TL olduğu halde, 40.000.-TL"ye satın aldığını ve bunun 15.000.-TL"sini tapu devrinden önce, 25 Milyar TL"sini devirden sonra ödediğini iddia eden ve bu savunmaları bankanın verdiği bilgilerle çelişen davalının, devirden önce veya sonra satış bedelini ödediğini yazılı bir belge ile kanıtlayamadığı açıktır. … Oysa somut olayda bedelin ileriki tarihlerde ödeneceğine dair taraflar arasında bir anlaşma bulunmamakta, hemen ödeneceği yönünde davacıda bir kanı uyandırılarak kayıt maliki bir oldu bittiye getirilerek temlikin sağlandığı görülmektedir. Öyle ise, davacının hileye maruz bırakılmadığını söyleyebilme olanağı yoktur. Hâl böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. ‘’ gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 12.12.2019 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı Asil ... ile temyiz edilen davacı vekili Avukat ... Ugur Poyraz geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Öncelikle, karar davalı vekili tarafından adli yardım istemli olarak temyiz edildiğinden bu hususta bir karar verilmesi gerekmektedir.
Bilindiği üzere, Anayasamızda hak arama özgürlüğünün kullanılabilmesi ve adil yargılama hakkının unsurlarından olan, taraflar arasında silahların eşitliği ilkesinin hayata geçirilebilmesi için gerekli yargılama giderlerini ödemede sıkıntıya düşecek veya ödeyemeyecek durumda bulunan kişilere, her türlü mali ve hukuki korunma taleplerinde kolaylık sağlanması, sosyal hukuk devletinin ilkelerinden olup, bu gereğin yerine getirilebilmesi de adli yardım ile mümkündür. Bu nedenle adli yardım müessesesi 1086 sayılı HUMK"nin 465 ila 472 maddeleri ile 6100 sayılı HMK"nin 334 ila 340. maddeleri arasında düzenlenmiştir.
Öte yandan; 6100 sayılı HMK"nin 336/3. maddesinde adli yardım talebinin kanun yollarına başvuru sırasında Yargıtay"a da yapılabileceği açıkça belirtilmiş ve 337/1. maddesinde de duruşma yapılmaksızın talep hakkında karar verilebileceği hükme bağlanmıştır.
Somut olaya gelince, adli yardım yönünden yasal şartların oluştuğu görülmekle davalının adli yardım talebinin kabulüne karar verilip, işin esasının incelenmesine geçildi.
Hükmüne uyulan bozma kararında, gösterildiği şekilde işlem yapılarak karar verilmiştir. Davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen vekili için 2.037.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edenden alınmasına ve aşağıda yazılı 44,40.-TL onama harcının temyiz edenden alınmasına, 12/12/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.