1. Hukuk Dairesi 2016/10691 E. , 2019/6499 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 12.12.2019 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekilleri Avukat ..., Avukat ... it ile temyiz edilen davacı vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, yurt dışında yaşadığı sırada eşi olan davalı ...’yı 11.08.1997 tarihli vekaletname ile vekil tayin ettiğini, davalı ...’nın ise vekalet görevini kötüye kullanarak maliki olduğu 52 sayılı parseldeki payını dava dışı ...’ye 12.01.1998 tarihinde satış yoluyla devrettiğini, Ali’nin de 13.07.1999 tarihinde davalı ...’ya sattığını, daha sonra davalı ... ile boşandıklarını, yapılan devirlerin muvazaalı olduğunu, 52 sayılı parseldeki payının dava konusu 19 no’lu bağımsız bölüme özgülendiğini ileri sürerek, çekişmeli bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.
Davalı, iddiaların gerçeği yansıtmadığını, çekişmeli taşınmazın gerçek sahibinin kendisi olduğunu, bedelini ödemesine rağmen evlilik sırasında alındığı için davacı adına tescil edildiğini, vergi ve bağkur borçları nedeniyle davacının yurt dışına kaçtığını, bu sırada da devrin kendisine yapılması için özel vekaletname verdiğini, veriliş amacına uygun olarak da taşınmazın devredildiğini bildirip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddiaların kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin karar, Dairece; ‘’ Somut olaya gelince, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye elverişli olduğunu söyleyebilme imkânı yoktur. Şöyle ki; davalının savunmasında belirttiği davacının Vergi ve SGK borçlarının temlik tarihi itibariyle ödenip ödenmediği, ödenmişse kim tarafından ödendiği konusunda yeterli araştırma yapılmamış, dosyaya davacı tarafça ibraz edilen dava dışı ... imzalı “Belge” başlıklı tarihsiz belge ile ilgili olarak yapıldığı belirtilen Menemen Cumhuriyet Başsavcılığının 2011/2334 numaralı soruşturmanın akıbeti araştırılmamış soruşturma evrakı incelenmemiştir. Hâl böyle olunca, öncelikle vekâletname ve temlik tarihleri itibariyle davacıya ait Vergi ve SGK borcu bulunup bulunmadığı, bu borçların ödenip ödenmediği, ödenmişse kim tarafından ödendiğinin tereddüde yer bırakmayacak açıklığa kavuşturulması, dosyaya ibraz edilen ... imzalı “Belge” başlıklı belge ile ilgili olarak yapıldığı belirtilen Menemen Cumhuriyet Başsavcılığının 2011/2334 sayılı soruşturma evrakının temini ile incelenmesi, ayrıca tarafların boşanmalarına ilişkin dava dosyasının temini ile tüm delillerin yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda değerlendirilerek hâsıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, anılan hususların göz ardı edilmiş olması doğru değildir. ‘’ gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Eldeki davada ilk olarak çözümlenecek husus, 12.01.1998 tarihinde yapılan devir ile davacı ...’in iradesine aykırı olarak ve onu zararlandırma kastı ile el ve işbirliği içerisinde hareket edilip edilmediğidir.
4721 sayılı TMK’nın 6. maddesinde; ‘’ Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. ‘’, 6100 sayılı HMK’nın 190/1. maddesinde; ‘’ İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. ‘’ düzenlemelerine yer verilmiştir.
Davacı tarafın yukarıda yer verilen açık yasal düzenlemeler karşısında vekalet görevinin kötüye kullanıldığını ispatlaması gerekmektedir.
Ne var ki, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler ile tanık beyanlarından ileri sürülen iddiaların ispatlandığını söyleyebilme olanağı yoktur.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalı vekili için 2.037.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12/12/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.