10. Hukuk Dairesi 2011/14938 E. , 2013/325 K.
"İçtihat Metni"....
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağı, 5510 sayılı Yasanın Geçici 7.maddesi kapsamında uygulama alanı bulan 506 sayılı Yasanın 79/10 maddesidir.
506 sayılı Yasanın 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve feragat edilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi karşısında, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzenine ilişkin olduğu, bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğunun gözetilmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde, re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Davacı, .... 9.5.1983 ile 27.11.2007 tarihleri arasında ....ait işyerlerinde kesintisiz bakım işçisi olarak çalıştığı halde, Kuruma eksik bildirilen .... dönemlerinde çalıştığının tespitini istemiş olup, 19.7.2010 tarihli dilekçesi ile, 1984/1. Dönem çalışmaları yönünden, talepten vazgeçilmiştir.
Mahkemece, davacının, 1992 yılına kadar süreklilik arz etmeyen geçici işlerde birer aylık hizmet sözleşmeleri ile çalıştığı, 1992"den sonraki dönem bakımından ise, daimi statüde çalıştığı ve bu dönemin tam olarak bildirilmesine dayalı olarak davanın reddine karar verilmiştir.
Davacıya ait, sigorta hizmet cetveline göre, 1986/1 ve 1992 yılından sonraki çalışmaların tam olarak bildirildiği ve bu dönemler bakımından tespit kararı verilmesinde hukuki fayda bulunmadığı açıktır.Ne var ki, 1992 yılından önceki dönem bakımından eksik incileme ve araştırmaya dayalı olarak karar verildiği anlaşılmaktadır.
./..
-2-
Davacının çalışmalarının geçtiğini iddia ettiği işyerleri kamu kuruluşu niteliğinde olup, bu tip işyerlerinde çalışma ve ücret ödemelerinin kayıtlara geçmesi asıldır. Nitekim, davacının, 1984/1 ile 1992 yılına kadar kesintili ve toplam 1762 günlük çalışmasının kayıtlara geçtiği sigorta hizmet cetvelinden anlaşılmaktadır. Davacının, bu sürelerin haricindeki çalışmaların, hangi nedenle kayıt ve bildirm dışında kaldığı, gereğince araştırılmamıştır.Nitekim, davalı işveren tarafından 1995 yılına kadar 42 adet işe giriş bildirgesi verildiği halde, bildirgelerde bildirilen işe giriş tarihleri ile sigorta hizmet cetvelindeki işe giriş tarihleri ve işyeri sicil numaraları uyumlu olmadığı gibi, davacıya ait işyeri dosyasındaki bir takım belgelerden, kıdem tazminatına esas belgede, işe giriş tarihi olan 9.5.1983 tarihinden itibaren, 22 yıl 9 ay 2 gün hizmeti bulunduğu ve yılık izin süresine ilişkin belgede ise; 9.5.1983 ile 15.6.2005 tarihleri arasında 1984 yılından 20 gün kullanılmayan izin süresi olduğu,15.3.989 tarihli yıllık izin belgesinde; 5 yıl hizmeti bulunmakla, 24 iş günü izni bulunduğunun kayıt altına alındığı görülmekte olup, tüm bu olgular birlikte değerlendirildiğinde, davacının, çalışmalarının kesintili mi, yoksa, sürekli mi olduğu konusunda çelişki olduğu anlaşılmaktadır.
O hâlde, mahkemece yapılacak iş, sigortalının çalışma olgusunu ortaya koyacak şekilde, işyerinde yürüttüğü çalışmalara ilişkin, resmi nitelikteki yazılı delillerin toplanması gerekmektedir.Bu kapsamda, 736, 7487, 40807 , 5516, ve 12316 sicil numaralı işyerlerinde çalıştığı anlaşılmakla bu işyerlerinin ünvan ve kapsam durumu belirlenerek davacıya ait şahsi dosyalar getirilmeli, bu işyerlerine ait dönem bordroları kurumdan celbedilmeli, dönem bordrosu çalışanlarının beyanları alınmalı, çalışmanın süresi, kesintili mi, yoksa, sürekli mi olduğu araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu yönler gözetilmeden eksik inceleme ve araştırma sonucunda yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 17.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.
....