
Esas No: 2022/8268
Karar No: 2022/11089
Karar Tarihi: 04.10.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/8268 Esas 2022/11089 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/8268 E. , 2022/11089 K."İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : Kayseri 7. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Kayseri 3. ... Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı vekili asıl davada dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı işyerinde 2011 yılı Haziran ayından 31.03.2018 tarihine kadar temizlik işçisi olarak 3.325,00 TL brüt ücretle çalıştığını, ... sözleşmesini emeklilik nedeniyle haklı fesihle sonlandırdığını, davacıya bir kısım tazminat ödemelerinin yapıldığını, davacının sendika üyesi olduğunu ancak ücretinin sendikalı işçilerin seviyesine getirilmediğini, toplu ... sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarının ödenmediğini, fazla çalışma yapmasına rağmen kanundan ... alacaklarının ödenmediğini iddia ederek kıdem tazminatı farkı, yıllık ücretli izin alacağı, fazla çalışma ücreti, ulusal ... ve genel tatil ücreti, asgari geçim indirimi, ilave tediye, ücret farkı, aile yardımı, çocuk yardımı, yemek yardımı, yol yardımı, giyim yardımı, ek gıda yardımı, yakacak yardımı, pazar çalışması, ek gıda yardımı, bilet yardımı, temizlik yardımı, eğitim yardımı, ... yardımı ve ücret yardımı alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davacı vekili birleşen davada dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı işyerinde 2011 yılı Haziran ayında çalışmaya başladığını, 31.03.2018 tarihine kadar aralıksız çalıştığını, ... sözleşmesini emeklilik nedeniyle sonlandırdığını, ödenmeyen alacakları için dava açtığını, asıl dava dosyasına ibraz olunan bilirkişi raporunda alacaklarının tespit edildiğini, ancak ikinci kez ıslah talebinde bulanamayacağı için yeniden birleştirme talebi ile dava ikamesi zorunda kaldığını belirterek asıl davada aldırılan bilirkişi raporunda belirlenen tutarlarda yıllık ücretli izin, hafta tatili ücreti, çocuk yardımı, ulusal ... ve genel tatil, giyim yardımı, aile yardımı, yakacak yardımı, ek gıda yardımı, pazar mesaisi alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunduklarını, husumet itirazlarının olduğunu, davacının Belediyeden hizmet alım işi üstlenen firmalarda firma işçisi olarak çalıştığını, dolayısıyla ihbar olunan Şirketlerin işçisi olduğunu, davaya konu taleplerin muhatabının diğer ihbar olunan Şirketler olduğunu ve davacının fazla çalışma yapmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
"...Davacının 02/12/2013 tarihinde Hizmet-... sendikasına üye olduğu görüldü.
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; davacının davalı asıl işveren olan Belediye'de değişen alt işverenlerin işçisi olarak temizlik işlerinde çalıştığı, davalı ile taşeron şirketler arasındaki asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayanmadığı, dolayısıyla davalının alt işveren olan taşeron şirketlerin işçisi olarak sendika ile taşeron şirketler arasında yapılan TİS'lere tabi olduğu, hesaplanan işçilik alacaklarından asıl işveren olan davalı Belediye'nin de sorumlu olduğu,
..." gerekçesiyle asıl davanın ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve bilirkişi raporu ile hesaplanan alacaklar hüküm altına alınmıştır.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, muvazaa konusundaki kabulün eksik incelemeye dayalı olduğunu, tanıkların yeniden dinlenmeleri gerektiğini, belediyelerin bir kısım işleri alt işverenlere devretme yetkisi bulunmasının alt işveren asıl işveren ilişkisinde muvazaanın varlığının araştırılmasına engel teşkil etmediğini, salt işçi teminine yönelik bir ... ilişkisinin bulunduğu durumlarda muvazaanın kabulü ile işçinin asıl işveren işçisi gibi kabul edilerek işçilik alacaklarının hesaplanması gerektiğini, davacı işçi ve onun gibi çalışan birçok işçi ilk işe girerken davalı Belediye tarafından işe alınmış olmasına rağmen alt işveren şirketler bünyesinde çalışıyor gibi gösterildiklerini, ancak alt işveren şirketlerin değişmesine rağmen işçilerin aynı işi yapmaya devam ettiğini ve şirketin ihale süresi dolduktan sonra da hizmet ilişkisinin sürdüğünü, konunun emsal yargı karaları ile de değerlendirilip muvazaa olgusunun sübut bulduğu, Mahkemenin redde ilişkin karar gerekçesinin yetersiz olduğunu, otobüs şoförü olarak çalıştırılan işçilerle diğer işçiler arasında bir ayırım gözetildiğine dair herhangi bir yargı kararı bulunmadığını, bilirkişinin alacakları eksik hesapladığını, muvazaa iddialarının kabulü gerektiğini, müvekkilinin asıl işveren Belediyenin işçisi olduğunu, muvazaalı olarak alt işveren işçisi olarak gösterildiğini, ret vekâlet ücretinin de hatalı hesaplandığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasını ve tüm talepleri yönünden tam kabul kararı verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı Belediye vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, dava konusu yapılan alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının müvekkili Belediyeden ihale ile ... alan şirketler nezdinde bu şirketlerin işçisi olarak çalıştığını, bu nedenle dava konusu yapılan alacaklardan sorumlu olmadıklarını, söz konusu alt işveren Şirketlerle yapılan sözleşmelerde muvazaa bulunmadığını, davalı Kuruma husumet yöneltilemeyeceğini, davacının kıdem tazminatı almaya hak kazanmadığını, sair alacak kalemlerinin ise ispat edilemediğini ileri sürerek davanın reddi gerektiğini belirtip İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
"...Somut olayda; davacı 09.05.2001 - ....07.2018 tarihleri arasında değişik alt işverenler nezdinde ve sulh sözleşmesi - taahhütnamede imzalayarak 375 sayılı KHK'nın geçici 24. Maddesi uyarınca kadroya alınarak en son davalı belediyenin şirketinde çalışmıştır. Davacı malulen aylık şartlarını Kurumdan aldığı belge ile taşıdığını belirterek ... sözleşmesini ....07.2018 tarihi itibariyle fesih etmiş ve davacıya 19.300,78 TL kıdem tazminatı ödenmiştir.
Yukarıda bahsi geçen içtihat uyarınca kadroya geçmeden önceki çalışmalardan sulh sözleşmesi uyarınca davalı belediyenin sorumluluğu yoktur. Davalı belediye kadroya geçişten sonra, yalnızca kendi nezdinde geçen çalışma süresi ile sorumlu olduğundan tüm çalışma süresi boyunca asıl - alt işveren arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğuna ve diğer yönlere ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesine gerek bulunmamaktadır. Bu durumda davacının talebinin belediye şirketi nezdinde kadroya geçiş öncesi olan 31.03.2018 tarihine kadar olan çalışma süresi olduğu için asıl işveren belediyeye karşı açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, aksi kabul yerinde olmadığından ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.
... bu davada ve 08.01.2020 tarihinde açılan birleşen davada 31.03.2018 tarihine kadar davacının çalıştığı belirtilmiştir. Yine yargılama sırasında davacının ....07.2018 tarihine kadar çalışmasına rağmen sevhen 31.03.2018 tarihine kadar çalıştığını ifade ettiklerine yönelik beyan yoktur. Bu durumda taleplerin 31.03.2018 tarihine kadar değerlendirilmesi yerinde görülmüştür.
..." gerekçeleriyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 ncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) nci alt bendi uyarınca, kararın kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle asıl ve birleşen davanın ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; müvekkilinin muvazaalı şekilde alt işveren işçisi olarak gösterildiği iddiası ispatlanmasına karşın Mahkemece muvazaa iddiasının kabul edilmemesi ihtimaline göre yapılan hesaplama doğrultusunda karar verilmesinin yerinde olmadığını, asıl işveren alt işveren ilişkisi muvazaalı olup davacının baştan itibaren davalı Belediyenin işçisi sayılarak işlem görmesi gerektiğini, muvazaa iddiaları reddedilmesine rağmen bu yönde herhangi bir gerekçeye de yer verilmediğini, Yargıtay nezdinde esas alınan hususun davacının hangi işte çalıştığı değil, muvazaanın var olup olmadığının araştırılması olduğunu, bu tip dosyalarda davacıların temizlik işçisi, ... ve bahçe işçisi, büro işçisi veya şoför olmasının da tek başına muvazaanın delili mahiyetinde olmadığını, dolayısıyla yalnızca otobüs şoförleri yönünden muvazaa ihtimaline göre karar verileceği düşüncesinin herhangi bir hukuki dayanağı olmadığı gibi hukuk düzenine de aykırı bir düşünce olacağını, bu şekilde ayrım yapmanın eşitlik ilkesine de aykırılık teşkil edeceğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunun da kanuna ve usule aykırı olduğunu, müvekkilinin tüm dosya kapsamı ve toplu ... sözleşmeleri gereği alacaklara hak kazandığını, 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kadroya geçen işçilere imzalatılan sulh sözleşmesinin şarta bağlı feragat mahiyetinde olduğundan geçersiz olduğunu, aynı işyerinde çalışmaya devam eden bir işçinin önceki haklarından feragat etmesinin de hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, dolayısıyla hukuki geçerliliği bulunmayan bu sözleşmenin dikkate alınması mümkün olmadığını, müvekkilinin emekli olmadan yalnızca 4 ay önce haklarından feragat edeceğinin düşünülemeyeceğini, iradesinin sakatlandığını, dosyaya sunulan bir sulh sözleşmesi de bulunmadığını, Mahkeme kararının bu yönüyle de yerinde olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı İdare ile ihbar olunan Şirketler arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olup olmadığı, buna göre davacının davalı Belediyenin işçisi olarak kabul edilmesi hâlinde ilave tediye ile birlikte dava konusu alacaklara hak kazanıp kazanmadığı noktalarında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4857 sayılı Kanun'un ilgili hükümleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.